MESS’e bağlı fabrikalarda çalışan Birleşik Metal-İş üyesi işçiler ek zam talebiyle fabrikalarda 1 saat üretimi durdurdu.

1 SAAT İŞ BIRAKTILAR

Metal iş kolunda, Türk Metal, Birleşik Metal-İş, Özçelik-İş’in örgütlü olduğu MESS kapsamında olan işyerlerinin tümünde işçiler ek zam talebiyle 1 saatlik iş bırakma eylemi yaptı. Metal işçileri sendika temsilcileriyle ve örgütlü oldukları şubelerle görüşerek, fabrika içerisinde çalışma alanlarını ek zam yazılarıyla doldurarak ve sosyal medyada bu konuyu gündeme getirerek ek zam talebinde bulundu. MESS’e bağlı fabrikalarda çalışan DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş üyesi işçiler ek zam talebiyle 1 saat üretimi durdurdu.

İş bırakma eylemine, Eskişehir'den Haier grup bünyesinde bulunan Renta Kurutucu, Renta Pişirici, Renta Bulaşık Makinesi, Bilecik'ten Demisaş ve Accuride işyerlerinde çalışan işçiler destek verdi. Fabrika bahçesinde yürüyüş yapan işçiler, 'Patronların kölesi olmayacağız. Metal işçileri direniyor' yazılı pankart açarak, 'İnadına sendika, inadına DİSK' sloganları attı.

"ZAMLAR YAĞMUR GİBİ YAĞIYOR"

Ek zam talebi ile 1 saat iş bırakma eyleminde okunan bildiride şu ifadelere yer verildi:

"Yaşadığımız şiddetli yoksullaşmaya, reel ücret kayıplarına karşı ek zam talepli mücadelemizi sürdürüyoruz. İnsanca yaşayacak bir ücret ve çalışma koşulları tüm işçilerin en temel hakkıdır. Tüm işçiler gibi metal işçileri de şiddetli bir yoksullaşma içinde. Bizlerin bu ücretlerle yaşaması, asgari ihtiyaçlarını karşılaması artık mümkün değildir.

Temel tüketim maddelerine ardı ardına yapılan zamlar ve gerçek dışı enflasyon rakamlarına bağlı ücret zamları sonucu alım gücümüz eridi. Yoksulluk sınırının altında bir
ücretle, neredeyse açlık sınırında yaşamaya başladık. Bıçak gerçek anlamıyla kemiğe dayanmış durumda. Zamlar yağmur gibi yağıyor. Tüm mal ve hizmetlere her gün zam yapılıyor. Kiralar ateş pahası. Normal bir semtte oturmak neredeyse imkansız hale geldi. Bugün, işçilerin büyük çoğunluğu asgari ücret ya da biraz üzerinde ücret alır hale
gelmiştir. Bunun kabul edilmesi mümkün değildir. İşçilerin asgari düzeyde geçimlerini sağlayacak bir ücret almaları kadar doğal bir talep olamaz.

Oysa, her geçen gün daha da yoksullaşıyor, dün aldığımızı bugün alamıyoruz. Öte yandan, işçiler yoksullaşırken, patronlar karlarına kar katmaya devam ediyor. Bilançolar sürekli kar yazıyor. En zor koşullarda, en ağır işlerde, gece gündüz, pandemi demeden çalışıyoruz. Onların elde ettiği karı yaratan biziz. Şimdi, bu yarattığımızın bir kısmını istiyoruz. İstediğimiz hakkımızdır ve bu hakkımızı mutlaka alacağız."



"EMEKÇİLER GİDEREK FAKİRLEŞİYOR"

Ücret zamlarında resmi enflasyonun bir parametre olmaktan çıktığı ve resmi enflasyon ya da bir miktar üzerindeki ücret zamlarının kabul edilmesinin mümkün olmadığı belirtilen bildiride, "Memlekette TÜİK tarafından açıklanan enflasyona inanan hiç ama hiç kimse yoktur. İnanılmasını beklemek de zaten insan aklıyla dalga geçmek olur.

İktidarın sermaye yanlısı ve emek karşıtı politikaları uzunca bir dönemdir devam ediyor. Bu politikaların sonucunda özellikle son bir yıldır işçilerin ve emekçilerin alım gücü çok azaldı. İşçiler, ağır çalışma koşulları altında, uzun sürelerle çalışmaya zorlanmakta, iş cinayetlerine ve yaralanmaya maruz kalmaktadır.

Ağır çalışma koşulları yanında, alınan ücretler ise gerçekçi olmayan enflasyon karşısında erirken, emekçiler giderek fakirleşirken, patronlar karlarına kar katıyor. Bütün bu olumsuzlukların kaynağı elbette iktidarın işçileri yok sayan sermaye yanlısı politikalarıdır. Bunun yanı sıra aç gözlü işverenlerin de daha fazla kazanma hırsı işçi ve emekçileri canından bezdirir hale getirmiştir.

İşçilerin bu ücretlerle yaşaması, asgari ihtiyaçlarını karşılaması mümkün değildir. İşçilerin içine girdiği bu cendereden kurtulmaları, biraz olsun nefes almaları için ek zam zorunlu ve kaçınılmaz bir hale gelmiştir" ifadelerine yer verildi.