27 Mart 2023 Salı günü yazdığım “Bölünerek kaybetmek solun kaderi mi?” başlıklı yazıma Memleket Partisi lideri Muharrem İnce son derece zarif bir mektupla yanıt vermiş.

Mektubu virgülüne dahi dokunmadan cevap hakkı bağlamında köşemde yayınlamak istemiştim.

Ancak kendisi sosyal medya ortamında “Açık Mektup” olarak paylaşarak milyonlar tarafından okunmasını sağlayıp, beni de sosyal medya arenasında trollerin hedef tahtasına koyunca, bunu yapmama gerek kalmadı.

Ben İnce’nin mektubundan şunu anladım:

1) Kemal Kılıçdaroğlu adaylığı hak etmemiş. “Küçük partiler” dediği Demokrat Parti ile DEVA, Gelecek ve Saadet Partileri adaylığı vermiş, Kılıçdaroğlu da karşılığında onlara “rüyalarında göremeyecekleri” makamlar vadetmiş. Bu birliktelik ilkeler etrafında değil, menfaat etrafındaymış.

2)  Altılı Masa’daki sağ partilerin tabanları Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermeyecekmiş. Gönülsüz oy verenler de umut olduğunu anladıklarında sel gibi İnce’ye akacakmış.

3) Kılıçdaroğlu adaylığını bir ay önce açıklamış. İnce’nin adaylığı ise iki yıldır biliniyormuş. İnce Kılıçdaroğlu’na değil, Kılıçdaroğlu İnce’ye karşı aday olmuş.

★★★

Bu tespitlere katılmam mümkün değil. En azından Altılı Masa’nın birçok ilke konusunda hemfikir kaldığını, ortak bir yol haritasını ve Anayasa metnini belirleyip halka duyurduğunu biliyoruz. Yani “ilkeler etrafında değil menfaat etrafında birleştikleri” tezi biraz insafsız.

“Ben acaba İnce’nin mektubundaki görüşleri anlamak için fazla mı yaşlıyım, gençler başka mı anlıyor?” diye, etrafımdaki birkaç gence okutturup analiz yapmalarını istedim. Bir ODTÜ Makina Mühendisliği öğrencisi görüşlerini yazılı olarak iletti. Bakın İnce’nin mektubunu nasıl yorumlamış:

■ İkinci paragrafta ortak ilkelere laf atmış, bence Altılı Masa’nın birleştiği Türkiye’nin demokrasiye döndürülmesi ilkesi başlı başına yeterlidir?

■ Dördüncü paragrafta “Birleşmek tabanda olur tavanda olmaz” demiş, Türkiye liderleri önemseyen insanlarla doludur. Liderler birleşmez ise tabanlar asla birleşmez. Bunu da zaten liderler tarafından kutuplaştırılmış toplumda görebilirler.

■ Beşinci paragrafta “oy bölmüyorum” demiş. Bu zaten en komik iddiası. Üç nedeni var:

1- Meclis seçiminde partisi barajı geçemeyeceği için bu durum AKP’ye yarayacak.

2- Cumhurbaşkanlığı seçimi birinci turda sonuçlanmazsa, Meclis seçimi tamamlanmış olacağından CHP dışındaki partilere oy veren insanların sandığa gitmemesi muhtemel.

3- Bence en önemlisi bu ve Tayyip Erdoğan iki tur arasındaki iki haftada 7 Haziran 2015 ile 1 Kasım 20215 seçimleri arasında olduğu gibi, koltuğu kaybetmemek için elinden geleni yapacaktır.

■ Sekizinci paragraftan önce anketlerin yanlış olduğunu savunmuşlar. Ancak kendilerinde veri olmadan “Bizim oylarımızın yarısını Cumhur İttifakı’ndan geliyor. Bundan kuşku duymuyorum” demişler. Verisi varsa bunu açıklamalı!

■ Son olarak da “Tabanda masaya ve adayına itiraz var” diyorlar. Masaya bir itiraz varsa kendilerine 10 itiraz var. AKP bütün trollerini sahaya sürmesine rağmen, sosyal medyada sokakta İnce’ye karşı büyük bir “Aday olma” baskısı var. Madem tabandaki itiraz bu kadar önemli bu itirazı dinlemeliler. Oysa kendileri itirazları dinlemek bir yana, itiraz edenleri FETÖ’cüler, PKK’lılar, “sözde sanatçılar”, “viskiciler” diye etiketlemeyi tercih ediyor. Bu da milleti değil, sadece kendisini düşündüğünü gösteriyor.

★★★

Bu arada, Twitter arenasında trollerin ortasına atılıp 20 saat TT (Trend Topic - en popüler konu) listesinde kalınca şunu fark ettim:

İnce’yi savunuyor görünüp, bana saldıranların arasında çok fazla AKTroll idi. Bazılarını seçtim:



Görüyorsunuz ya İnce’yi destekliyor, profil resmi Erdoğan; İnce’yi destekliyor, “Recep Tayyip Erdoğan yüzde 54” twitini atıyor (aynı zamanda AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen tarafından takip ediliyor); İnce’yi destekliyor, Selçuk Bayraktar’ı RT ediyor.

Belli ki AK Parti de İnce’ye sosyal medya desteğini artık saklamaya ihtiyaç duymuyor.

Ne diyeyim, hayırlı olsun!