Büyük felaketin üzerindeki toz bulutu kalkınca gerçek fotoğrafı daha net görebiliyoruz:

Hatay, Adıyaman ve Kahramanmaraş’ta haberlerde, ekranlarda görebildiğimizin ötesinde korkunç bir yıkım var.

Bu yıkım içinde, arama kurtarma profesyonelleriyle gönüllüler, askerler, itfaiyeciler, madenciler sahaya çıktıkları andan itibaren gece gündüz, canla başla çalışarak kurtarabildikleri canları kurtardılar. Onlara hepimiz çok şey borçluyuz.

Günlerdir enkaz başında yakınlarını bekleyenler, onlar sayesinde canlarına kavuştu.

Ancak daha fazla insan, ne yazık ki yakınlarının cansız bedenlerini alabildi sadece.

Enkaz altında hala umut var.

Enkaz altında hala cansız bedenler var.

İnsanlar, büyük felakette can veren yakınlarına son görevlerini dahi layıkıyla yapamıyor.

Yardımların dağıtımı, çadır kentlerin inşası, sağlık ve temizlik işleri, güvenlik ve her şeyden önemlisi koordinasyon konusundaki sorunlar hala tam olarak çözülemedi.

Peki siz, bunca sorun ortadayken, depremden sonraki 36 saatte arama, kurtarma ve yardım konusunda dahi harekete geçememişken, 120’nci saatte büyük inşaat şirketlerine “gelin enkazları kaldırın” talimatını neden veriyorsunuz?

Bu acele niye?

Bırakın insanlar kayıplarını bulsunlar, cenazelerini alsınlar hiç olmasa!

Kimliklerini tespit etsinler, son görevlerini yapsınlar.

Enkaz altında artık can ya da cansız beden kalmadığından herkes emin olsun.

Şuraya bakın!

Hatay’da Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün tek katlı binası, hukukçuların, mimarların, mühendislerin direnişine rağmen yangından mal kaçırırcasına içindeki arşivle birlikte alelacele yıkılmaya çalışılıyor.

Depremde adeta kâğıt gibi yırtılan, yerle yeksan olan o binaların yapı denetim raporlarına, planlarına, onaylarına ulaşılmasının, arşivlerin saklanmasının kime ne zararı olacak?

Neyi yok etmek istiyorsunuz?

Evet inşaat sizin işiniz!

Evet, içindeki canı, cansız bedeni hesaba katmadan hızlı enkaz kaldırmak, sizin işiniz!

Peki büyük yıkımın insanların omuzlarında, zihinlerinde, yüreklerinde ve ruhlarında bıraktığı enkazı kim kaldıracak?

Saldırın efendiler!


İktidar, deprem konusunda da üste çıkma çabası içinde. Skandal boyutunda ihmaller, suiistimaller, beceriksizlik örnekleri gün gibi ortadayken onlar troll ordularıyla muhalefete, eleştirenlere, konuşanlara saldırma, susturma peşindeler.

Saldırın efendiler saldırın!

Ama unutmayın!

Ne yaparsanız yapın,

- “Deprem geliyor, önlem alın” diyen deprem bilimcileri dinlemediğiniz gibi “felaket tellalı” ilan ederek hedef tahtasına koyduğunuzu, kent suçlarına karşı mücadele eden mimarlar, sivil toplum kuruluşu temsilcilerini cezaevlerine attığınızı kimse unutmayacak.

- Hatay’da Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın, Kahramanmaraş’ta CHP Milletvekili Ali Öztunç ile İYİ Parti İl Başkanı Ahmet Çabukel’in aylar yıllar önce yaptığı “deprem geliyor” uyarılarını kale dahi almadığınızı kimse unutmayacak.

- İmar aflarını, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 31 Mart 2019’daki yerel seçimler öncesinde kurduğu “İmar Barışı ile 144 bin 556 Maraşlı vatandaşımızın sorununu çözdük” ve “İmar barışıyla, toplam 205 bin Hataylı vatandaşımızın sorununu çözdük” cümlelerini, vatandaşların o sorunu çözülen binaların altında can verdiğini kimse unutmayacak.

- Kızılay’ı tasfiye ettiğinizi, organizasyon ve koordinasyon sorunları son depremlerde gün gibi ortaya çıkan, afetlerle mücadele kurumumuz AFAD’ın aslında liyakatsiz “eş, dost, yandaş ve eniştelerin” üst düzey görevlere getirildiği bir kuruma dönüştürdüğünüzü kimse unutmayacak.

- TSK’yı bütün donanımına ve insan gücüne karşın zamanında ve yeterince sahaya indirmediğinizi, enkazdan insan çıkarma konusunda başarıları kanıtlanmış madencileri deprem bölgesine zamanında ve hızlıca yönlendirmediğinizi, ilk anlarda yüzlerce enkazdan “bizi kurtaracak kimse yok mu” diye seslenen depremzedelerin, zamanında müdahale edilemediği için kurtarılamadığını kimse unutmayacak.

- İhmaller, yanlışlar, sahtecilikler, aflar, suiistimaller sonucunda binlerce insanımızı toprağa verdiğimizi kimse unutmayacak!

Daha da uzatıp canınızı sıkmak istemem.

Zira şimdi dayanışma ve yaraları sarma zamanı.

Troll saldırılarını, iktidar yanlılarının saçma çıkışlarını şimdilik görmezden gelip dayanışmaya, yaraları sarmaya ve gerçekleri ortaya çıkarmaya devam edelim.

En saçma tedbir!


Gerçekten “Okullar olmasa şu maarif ne güzel yönetilirdi” aşamasına geldik.

10 kentte deprem oldu 81 ilde eğitime ara verildi. Sadece ilk ve orta öğretimde değil Üniversitelerde de...

Üniversitelerde bu dönem uzaktan eğitim olacakmış!

Çünkü gençlerin kaldığı yurtlar depremzedelere tahsis edilecekmiş.

Kamunun misafirhaneleri, oteller, inşaat rantçıların yaptığı ve satmaya çalıştığı yüzbinlerce daire boşken, bula bula öğrencilerin yurtlarını mı buldunuz?

Depremzedeler elbette hepimizin başının tacı.

Bu millet onları aç ve açıkta bırakmaz.

Ancak başka çözümler bulunmalı ve üniversiteler örgün eğitime devam etmelidir.