Sevgili okurlarım, birkaç gün önce ekranlarda yine acı dolu deprem sahnelerini izlerken karşımıza bir küçük çocuk çıktı.

Yedi sekiz yaşlarında bir erkek çocuğu...

Günlerce kaldığı enkazın altından alkışlarla çıkarıldı ve epeyce sağlam görünüyordu. Ellerinden tuttular, sırtından tutup dışarıya çektiler ve kurtardılar.

Sanırım kurtarma ekibinden biri, belleğinin açık olup olmadığını anlamak için olsa gerek çocuğa sordu:

-Bizden istediğin bir şey var mı?

Çocuk yanıt verdi:

-Bana su verin, çok susadım.

Ama onun bir isteği daha vardı.

-Etli yemek istiyorum.

★★★

Çocuğun bu son cümlesi beni yerimden zıplattı...

Demek ki aradan geçen günler boyunca enkaz altında kurduğu hayallerden biri de etli bir yemek yiyebilmekti...

Kuru fasulye, nohut, ya da başka bir şey ama ille de etli olacak...

Bu cümle bence onun gibi milyonlarca insanımızın özlemiydi.

Etli bir yemek.

Eti özlemişti...

★★★

Depremsiz normal yaşamda da et özlemi sürüp gidiyor.

Kıymanın bile kilosu 200 liraya dayanmış, insanlar et yemek istiyor ama alıp pişirmek mümkün olmuyor.   

Bizim iktidar partisi ise sürekli nutuk atıp hava basıyor:

“Deprem bölgesinde her gün on binlerce kişinin karnını doyuruyoruz, sıcak yemek veriyoruz. Çadırlar tamam, konteynerler tamam, daha ne olsun!..”

Deprem siyaseti çok farklı bir olay...

★★★

Dikkatle izleyin göreceksiniz...

Siyaset ve özellikle de seçim tarihi yakında gündeme gelecek, ortalık yeniden kızışacak ve iktidarın dedikodu ve fısıltı mekanizması bütün hızıyla devreye sokulacak:

“Ey benim milletim, bu arsız yüzsüz Millet İttifakı iktidar olduğu takdirde, şimdi size ne veriyorsak elinizden alacak. Çadırlarınıza bile el koyacakları şimdiden belli oldu. Yemek dağıtımını bile durduracaklar. Sadece o gece televizyonda toplattığımız bağışlara değil, AFAD’la birlikte Kızılay’a da el koyacaklar. Biz bunların hepsini şimdiden not ediyoruz.”

Devletin ve milletin paralarına o gece televizyonda el koydular, bağış adı altında kendi emirlerinde olan kurumlara ve özel kuruluşlara transfer ettiler.

Siyaset henüz kızışmadı ama kızışmasına çok az bir zaman kaldı...

Ak koyun kara koyun işte o zaman ortaya çıkacak.

Bakalım o gece toplanan 115 milyar lira nerelere nasıl harcanmış olacak!

Enkazdan kurtulunca etli yemek isteyen çocuğun ne demek istediği işte o zaman anlaşılacak.



Okurum Seadettin Karadeniz Almanya’dan yazıyor:

“Saygılar Emin Bey, size tekrar geçmiş olsun ve ülkemizin başı sağolsun.

Depremden sonra babamın cenazesi için Almanya’ya eşimle beraber uçtuk. Türk Hava Yolları bizden giderken 369 Euro aldı, dönüşte 679 Euro ödedik.

Bu nasıl bir iştir, nasıl bir zihniyettir?

İnsanlar cenazelerini kaldırmak için mecburen uçak kullanıyor.

Oysa bu tarihlerde uçak biletleri 89 ila 98 Euro’ya satılıyordu.

Düsseldorf  havaalanında bir tane bile THY uçağı göremedik.

İnanır mısınız, içimden bazen isyan etmek geliyor.

Babamın ölümünden çok depremzedelere üzülüyorum çünkü babam en azından hayatını sonuna kadar yaşadı.

20 yıl bu iktidarın değişmesini bekledi ama göremeden gitti.

Bizi belki medyada susturabilirler ama içimizi susturamazlar.

İşlerine geldiği zaman kader!

Kuran’ın bize verdiği yaşam hakkını bile elimizden almaya çalışıyorlar.

Bunlarda biraz vicdan ve insanlık olsa ortaya çıkıp istifa ederler ama Allah büyük. Allah sonumuzu hayır etsin.

Yandaş medyalar artık kabak tadı vermeye başladı. Saygılarımla. Seadettin Karadeniz.”