Geçen ay cumhurbaşkanlığı seçiminde aday çıkarmama kararı aldığını açıklayan Halkların Demokratik Partisi’nin Kemal Kılıçdaroğlu’na destek vereceği biliniyordu. Ancak HDP, siyasi çizgisi gereği Kılıçdaroğlu’nu açıkça ve doğrudan işaret etmedi.

HDP tutumunu bu söyleşiyle birlikte değiştiriyor.

Dün görüştüğüm HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar, Kılıçdaroğlu’na oy verme yönünde aldıkları kararı ilk kez bana açıkladı.

Sancar, “tek adam rejimine son vermek” hedefi doğrultusunda Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceklerini söylüyor. Sancar, “Amacımız seçimin ilk turda bitmesidir. Bunun Türkiye’de demokratik dönüşüme giden yolda önemli adım olacağını düşünüyoruz” diyor. Sancar, bu destekten ötürü Kılıçdaroğlu’ndan taleplerinin olmadığını da ekliyor.

İşte Sancar’ın açıklamaları:

Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğinizi ilan etme kararı aldığınızı öğrendim.

Evet. Biz bu seçimi Türkiye tarihinin en kritik seçimi görüyoruz. İki stratejik hedefimiz var. Birinci hedef, tek adam rejimine son vermek. İkinci hedef, demokratik dönüşüm konusunda en etkili güç haline gelmek. Tek adam rejimine son vermenin yolu cumhurbaşkanlığı seçiminden geçiyor. Bir tarafta rejimi kalıcı hale getirmek isteyen Cumhur İttifakı’nın adayı var; Erdoğan. Diğer yanda, rejimi değiştirme sözü veren Kılıçdaroğlu var. Tek adam rejimini sonlandırma noktasında Kılıçdaroğlu ile hedeflerimiz örtüşüyor. Bu nedenle Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı verdik.

Gerçi aday çıkarmama tercihimizi kamuoyuyla paylaştığımızda bu yönde işaretler vermiştik. Ama şu aşamada tercihimizi somutlaştırmak gerekiyor. Seçmen ve kamuoyunun beklentisi bu yönde.

Amacımız seçimin ilk turda bitmesidir. İkinci tura kalmamasıdır. Bunun Türkiye’de demokratik dönüşüme giden yolda önemli bir adım olacağını düşünüyoruz. O nedenle herkesi demokratik sorumluluk bilinciyle hareket etmeye davet ediyoruz.

Mevcut rejim ülkeyi felaketler girdabına sokmuş ve her alanda çöküşün eşeğine getirmiştir. Ülkeyi bu karanlıktan çıkarmak için tek adam rejiminden kurtulmak gerekir.

Kılıçdaroğlu’nun kazanmasının demokrasi ve hukuk devletine giden yolun açılmasını sağlamada bir adım olacağına inanıyoruz.

Ancak bu durumun birden ve kökten dönüşüm yaratacağı gibi bir beklentimiz yok. Bunu gerçekleştirecek, demokratik dönüşümü sağlayacak asıl aktör olarak kendimizi görüyoruz.

Bu yüzden parlamento seçimlerine çok önem veriyoruz. En yüksek temsiliyete ulaşmayı stratejik hedefimiz olarak belirledik. Amacımız parlamentoda anahtar konuma ulaşmak. 100. yılında Cumhuriyet’i demokrasiyle buluşturma ve demokratik Cumhuriyet’i inşa etme sorumluluğu bizlere düşüyor. Tabi barışı gerçekleştirmek konusunda belirleyici misyonun ve iradenin taşıyıcısı olacağız.

Yerel seçimlerde CHP adaylarını açıkça işaret etmemiştiniz.

Cumhurbaşkanlığı ile yerel seçimin dinamikleri farklıdır. Yerel seçimde hedefimiz, iktidara kaybettirmek ve demokrasi güçlerine alan açmaktı. Burada tek adam rejiminin sonlandırılması hedefi belirleyici. Rejime son vereceği sözünü veren ve bu programla aday olan Kılıçdaroğlu ile hedefimiz örtüşüyor. O nedenle ismi açıkça telaffuz etmek gereği vardır.

Kılıçdaroğlu’ndan talebiniz oldu mu?

Bizim talebimiz, demokrasi ve hukuk devletinin yolunu açacak yönetim ve iradeyi göstermesidir. Tek adam rejimine son vermek, barış giden yolun açılmasında sorumluluk üstlenmesi  temel beklentimizdir.

Bürokraside ya da kabinede bir pozisyon...

Hayır, kararımız politiktir ve bir pazarlık söz konusu değildir.

Türkeş: Toplumda Hüda Par’la ilgili ciddi rahatsızlık var


AK Parti Ankara Milletvekili adayı Tuğrul Türkeş, önceki gün katıldığı bir radyo yayınında, “Türk Bayrağı ismi bana problemli geliyor. Neden Türkiye bayrağı değil de, Türk Bayrağı” ifadesini kullanan Hüda Par lideri Zekeriya Yapıcıoğlu’nu eleştirerek, şöyle dedi:

“Onun o bayraktan rahatsız olma hakkı varsa benim de Hüda Par’dan ve onun başkanından rahatsız olma hakkım demokratik bir hak. Yani yapsın da görelim.”

Bu açıklamaları üzerine önceki gün Türkeş’i aradım.

Türkeş’in diğer AK Partililer gibi iktidara zarar gelmemesi için  nadiren açıklama yaptığını biliyorum. Partisinin bir milletvekili adayını ağır şekilde eleştirdiğine göre ciddi rahatsızlık duyuyor olmalı diye düşündüm.

Hiç de haksız değilmişim.

Türkeş, bana şunları söyledi:

“Toplumda bu yapıyla ilgili ciddi manada rahatsızlık var. Bunu birçok neden altında toplayabiliriz. Bayrağa saygısızlık diye algılayan var. Anayasa’nın değişmez diye bizim önemli bulduğumuz konularda beyanları var. Milletvekili andının tarihi geçmiş olduğu iddiası var. Böyle bir şey olmaz ki!

Hiçbir sözün tarihi geçmez. “Ta Platon ve Aristo’nun söylediği tekrar edilirken, cumhuriyet kurulurken ortaya konmuş bir yeminin tarihi nasıl geçebilir?” diyen var.

En önemlisi, siyasi fark gözetmeksizin kadınların tepkileri var.

Kadına karşı yaklaşımları, beyanları... Onların söylediğini  tekrar etmem. Herkes kimin ne olduğunu biliyor.”

Türkeş’e milletvekili andının eskide kaldığına ilişkin Zekeriya Yapıcıoğlu’nun sözlerini hatırlattım.

Türkeş, şunları söyledi:

“Takvim yılına göre görüşler geride kaldıysa kendilerini nasıl Müslüman olarak tarif edip İslamiyet’in sözlerini tekrar ediyorlar? Bu tenakuz (çelişki) değil mi?”

Türkeş’e partisinden tepki alıp almadığını sordum.

“Teşekkür ve takdirin ötesinden bir şey duymadım. Toplumun hassasiyet noktalarında bir rahatlamaya ihtiyaç varmış, onu gördüm” diye yanıtladı.

Bu arada, kardeşi Ayyüce Türkeş’in İYİ Parti’den milletvekili adayı olduğunu hatırlatarak, “Ne düşünüyorsunuz?” diye sordum.

Türkeş, gülerek:

“Her partide bir Türkeş olmalı. Keşke CHP de alsa” dedi.

“Kardeşinizle rakipsiniz” diye ekledim.

Dedi ki:

“Hiçbir rekabetimiz yok. Türkeş ailesi bir bütündür, bölünemez. Kardeşimle konuştuk. Her desteği sunmaya hazır olduğumu Ayyüce biliyor. Adana’da güzel neticeler alıyor. Babamın ilk milletvekili seçildiği yerdir, manevi bir yeri vardır Adana’nın.”