Ne sanmıştınız?

Siz Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) 125 binden fazla insanı ekmeğinden edeceksiniz, ülkeyi açık cezaevine çevirip KHK’lılara medeni ölümü reva göreceksiniz; onlar da kurbanlık koyun gibi bıçağın boyunlarına vurulmasını bekleyecekler, öyle mi?

Elbette ki yaşattığınız zulmü belgeleyecekler, yazacaklar ve filme çekecekler.

Yönetmen Nejla Demirci de öyle yaptı.

Daha önce Ergene Havzası’ndaki kirlenme üzerine ‘Gündöndü’ ve kanser hakkında ‘Yüzleşme’ adlı iki belgesel ve bir kısa film çeken Demirci, kamerasını kız kardeşinin uğradığı hukuksuzluğa doğrulttu.

Demirci, Bodrum Devlet Hastanesi’de kardiyolog olarak görev kız kardeşi Yasemin Demirci ile ilkokul öğretmeni Engin Karataş’ın KHK ile ihraç edildikten sonra verdikleri mücadeleden yola çıkarak, ‘Kanun Hükmü’ belgeselini çekti.

İKİ SOLCU KHK’LI

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, yandaş medyanın ve besleme ak-trollerin “FETÖ’cü belgesel” kampanyasına sakın aldanmayın.

Demirci ve Karataş, sol görüşlü Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu üyesi.

Eğitim-Sen’li Karataş, neden ihraç edildiğini soranlara “Laik ve bilimsel eğitimi savunduğum için” diyen, el yazısını Atatürk’ün yazısına benzeten bir öğretmen.

Bu iftira kampanyasının arkasında KHK hukuksuzluğunu örtme çabası yatıyor.

BELGESELİ İZLEDİM

Önceki gün yönetmen Demirci’yi aradım.

Gönderdiği bir link sayesinde belgeseli izledim.

Belgeselde FETÖ’nün F’si bile yok!

Ne var?

Demirci’nin ihraç edildikten sonra ayakta kalma mücadelesi ve hastalarıyla kurduğu ailevi bağ var. İktidarın hiçbir delil göstermeden terörist ilan ettiği doktoruna hastası sahip çıkıyor!

Bunları aktarmak suçsa, evet bu suç işleniyor.

Karataş’ın çalıştığı ilkokulun önünde, Bodrum Meydanı’nda, denizde ve havada gerçekleştirdiği “İşimi ve öğrencilerimi geri istiyorum” eylemlerini izliyoruz.

Bazen balon uçurarak, bazen tekneye pankart asıp sahilde koy koy dolaşarak, bazen paraşütle atlayıp döviz açarak, bazen betona suyla yazı yazarak...

Yanlış okumadınız, evet, suyla yazı yazarak.

İnanmayacaksınız ama gözaltına alındığında polis tutanağında şöyle denilmiş:

“İhbar üzerine gittiğimizde beton zemin üzerine pet şişe içinde suyla yere yazılmış olduğu, kurumaya başladığı, adelet yazısının görüldüğü tespit edilmiştir.”

Adaletin betona suyla yazılan yazı gibi olduğunu ve buharlaşıp uçtuğunu  görmeyelim diye ‘Kanun Hükmü’ yasaklanıyor.

ÇEKİLİRKEN DE YASAKLANDI

Yasak derken, sadece Altın Portakal Film Festivali seçkisinden çıkarılmasını kastetmiyorum.

‘Kanun Hükmü’ daha çekilirken engellendi.

Yönetmeni ve kameramanı defalarca gözaltına alındı.

Demirci, belgesel çektiğini haber vermek için 7 Eylül 2017’de Bodrum Kaymakamlığı’na başvurdu.

Yanıt gelmedi.

29 Ocak 2018’de bir daha kaymakamlığa başvurarak engelendiğini belirtti ve yasaklama kararı varsa bildirilmesini istedi.

Ses yok.

1 Mart 2018’de Bodrum Meydanı’nda çekim için izin talep etti.

İzin verilmedi.

3 Mayıs 2018’de kaymakamlığa giderek, sürekli engellendiğini söyledi ve çekimler için uygun bir tarih verilmesini istedi. Kaymakamlık OHAL’i gerekçe göstererek reddetti.

Demirci, Anayasa Mahkemesi’ne gitti.

AYM, ifade özgürlüğünün engellendiğine ve 13.500 TL manevi tazminata hükmetti.

Yani ‘Kanun Hükmünde’nin kendisi de, iki KHK’lının adalet mücadelesini belgelerken, bir başka adalet mücadelesinin belgesi oldu.

Hem çekilirken...

Hem de Altın Portakal’a kabul edildiğinde!

BAKANLIKTAN TELEFON

Ancak geçen hafta Kültür Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nden Altın Portakal Film Festivali Direktörü Ahmet Boyacıoğlu’na telefon geldi. Telefonda, “FETÖ’cü film almışsınız” denildi. Boyacıoğlu, “Filmi izlemediniz. FETÖ’cü olduğunu nereden biliyorsunuz” diye karışılık verdi.

Ertesi gün Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’i arayarak, “FETÖ’cü filmi 24 saat içerisinde çıkarın ve açıklama yapın” diye gözdağı verdi.

Ardından belediyeye tehditler yağdı.

Festival komitesi belgeselde anlatılan kişilerin yargılanmasının devam ettiği gerekçesiyle ‘Kanun Hükmü’nü seçkiden çıkarınca kıyamet koptu.

Jüri ve yönetmenler, festivalden çekildi.

Altın Portakal ha çöktü ha çökecekti.

Antalya Büyükşehir Belediyesi ve festival komitesi önceki gün toplanarak, “Belgeselde yer alan kişiyle ilgili yargılama süreci devam etmediği” için filmi geri çağırdı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı gece yarısı “FETÖ propagandası yapılmasına vesile olunması son derece üzücüdür” diye açıklama yaparak, festivalden çekildiğini açıkladı.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Terör örgütünün propagandasına kesinlikle müsade edilemez” dedi.

Tunç, demişken...

Kardeşinin ByLock kullanıcısı olduğunu, yargılandığını, bakan ağabeyi sayesinde kurtulduğunu eklemeliyim.

KOMİTE TEDİRGİN

Festival Komitesi, gözaltına alınmayı bekliyor desem yeridir.

Bir festival yetkilisi “Bundan sonra başımıza ne gelir, bilmiyorum. Kafkaesk bir durumla karşı karşıyayız” diyor.

Yetkili şöyle devam ediyor:

“İnsan seyretmediği film hakkında nasıl yorum yapabilir? İki insanı anlatan, komik, insancıl, nahif bir belgesel. Bunu göstersek suç mu işleriz? Film FETÖ ile ilgili değil. KHK ile işini kaybeden iki insanın hikayesi. Ama burası Türkiye. Bakan FETÖ’cü dediyse elbette FETÖ’cüdür!”

Bu arada Ankara Film Festivali yetkililerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “Bize rahatsızlık yaratan filmler gösterirseniz para vermeyebiliriz” diye uyarıldığı belirtiliyor.

‘LÜTFEN, İZLESİNLER

Yönetmen Nejla Demirci, festivale geri çağrıldıkları için mutlu olduklarını kaydediyor. “Bu dayanışma inanılmaz güzel. Toplum olarak özlediğimiz bir şey. Geri adım diye değerlendirmiyorum. Festival kararını gözden geçirmesi, büyüklüğünü gösterir” diyor.

Demirci, “FETÖ’cü belgesel” iddialarına ilişkin “Lütfen, filmi  seyretsinler. Eğer isterlerse gönderebilirim” diye ekliyor.

Filmdeki iki KHK’lıya gelirsem.

Demirci, bir buçuk yıl önce işine döndü.

Karataş, halen açıkta...

Bir köyde yaşıyor ve hayvancılık yaparak geçimini sürdürüyor.

Karataş’ın suyla ‘adalet’ yazmasına bile soruşturma açan iktidarın baskısı sonucunda dün gece film ikinci kez festivalden çıkarıldı.

Festival Yönetmeni Ahmet Boyacıoğlu, yaptığı açıklamada kendisine soruşturma açıldığını, tehdit edildiklerini ve can güvenliklerinin risk altında olduğunu söyledi.

İktidar Altın Portakal’ı bir gecede ‘teneke portakala’ çevirdi.