Denizbank Levent Şubesi Müdürü Seçil Erzan, ‘Fatih Terim Fonu’ adı altında 49 kişiden en az 45 milyon dolar para topladı.

Erzan, hem Terim ile yakınlığını kullanarak, insanları çarptı.

Hem de ünlü teknik direktörün kızını, damadını, aile dostlarını ve eski futbolcularını dolandırdı.

Terim, ‘Fatih Terim Fonu’nu duymadı mı?

Ailesinin para verdiğinden haberi yok muydu?

Erzan, mahkemede, Terim’den 300.000 dolar aldığını ve bunun kat be kat üzerinde ödeme yaptığını iddia ediyor.

Evde çıkan alacak-verecek tablosunda, Terim’in 700.000 dolar yatırıp 1.500.000 kazandığı yazıyor.

Terim, Erzan’a para vermediğini iddia ederken, savcılık ifadesinde 3.000.000 dolar alacaklı olduğunu savunuyor. Fakat Denizbank, hesaplarında böyle bir paranın bulunmadığını kaydediyor.

Hangisi doğru?

Terim, 3.000.000 doları Seçil Erzan’a mı verdi?

Terim, ilgisi olmadığı halde skandal patladıktan bir gün sonra Arda Turan ve Emre Belözoğlu ile birlikte görüşmek için neden Denizbank’a gitti? Neden bu görüşmede, “Benim de zararım var ama miktarını bilmiyorum” dedi?

Terim’in avukatı Tufan Karataş, sorularımı yanıtladı.

Seçil Erzan’la Fatih Terim nereden tanışıyor?

Seçil, Florya’ya atandıktan sonra oluyor. Bir iki yıl sonra banka ile kulüp arasında sponsorluk sözleşmesi imzalanıyor, hesaplar aktarılıyor. Herkesle yakın ilişki kuruyor. Bu kadar insanı toplayabilmişse ciddi manipülasyon gücü olduğunu gösterir. Bütün futbolcular orada, kadın her gün kulüpte.

Florya Şubesi’nde kalması için Terim’in ricası olmuş mu? 

Hiçbir ricası yok. Sen bankacılık mevzuatına aykırı bir uygulamayla kadını 11 yıl orada tutarsan müşterilerle ilişkinin derinleşmesine neden olursun.

Erzan, diyor ki “Terim’in finansal danışmanıydım.”

Bu finansal danışmanlık değil. Her şube müdürünün belli bir kalibrasyon üzerindeki müşteriye verdiği temel hizmet.

Tam olarak ne yapmış? 

Mesela hocaya diyor ki “Şu kağıt var, alınıp kâr edilebilir.” “Şu hazine bonosu var, girelim mi?” Bu şekilde banka hesapları üzerinden yatırımlar yapıyor.

Terim, kadınla dostluk geliştiriyor. Nasıl oluyor? 

Erzan, yapısı itibariyle samimiyet kurabilen bir insan. Bu samimiyeti sadece hocayla değil.Sosyal medyada bütün müşterileri ile fotoğrafları var. Düğününe, cenazesine gitmiş-gelmiş.

Candaş Gürol’la sevgili olması Terim’in çabasıyla mı oldu?

Candaş’ın Seçil’le nişanlanmasına kesinlikle çekince koydu. Günün sonunda diyor ki ‘Bunlar koskoca insanlar. Bir yere kadar çekince koyabilirim.”

Erzan “Terim 300 bin dolar verdi. Kat kat geri aldı” dedi. Verdi mi, vermedi mi?

Fon adı altında para vermedi. Tüm yatırımları hesaplar üzeriden işletiliyordu.

Mahkeme salonundaydınız, neden itiraz etmediniz? 

İtiraz etmem. Hoca o dosyada müşteki, sanık değil.

Yani para alışverişi olmadı.

Erzan’la yok. Banka ile var. Hesaplarında yatan para üzerinden Seçil yatırımlarda değerlendirdi.

Elden mi gönderiyor? Hesaptan mı?

Seçil’in kontrolünde olan ve istediği gibi girip çıktığı bir hesap. “Hocam şu kağıdı alacağız” diyor. Saha kenarında topluca oldu bittiyle evrakı imzalatıyor.

DİKKAT ÇEKMEYECEK ŞEKİLDE EKSİLTTİ

Terim’in “Hesabımda 3.000.000 dolar var” dediği para bu para mı? 

Geçmişten beri olduğunu zannettiği para, bu para.

Nerede bu para? 

Bize göre hesapta 3-3,5 milyon dolar olması lazım.

Terim diyor ki,

“3.000.000 dolarım var.”

Doğru.

Banka “Öyle bir para yok” diyor.

Hesaba yatanlar var.

Erzan, parayı çekmiş mi? 

Seçil’in “Kağıt, hazine, fon aldım” diye bir hikayesi var. Bu yatırımlardan sonra meblağlar hesaba geri gelmiş. Ama bakıyoruz ki hesaplarda anlamsız eksilmeler var.

Para mı çalmış?

Dikkat çekmeyecek şekilde eksiltilmiş.

Fon alıyorum diye.

Gerçekten alıp satmış. Ama olması gereken 3-3.5 milyon dolar ortada yok.

Hesaptan çekse Terim’e mesaj gelir. 

Gelmez. Eksilen parayla alakalı kaşla göz arasında evrak imzalatıyor.

Elinizde dekont var mı? 

Bir sürü var.

Bir çizelge var. Resmi evrak değil, herkes düzenleyebilir. 

Geçmişten zinciri kurduğu zaman excel anlam kazanıyor. Salt excel’e bakılıyor. “Böyle bir şey olur mu?” Olmaz. Ama 12 yıllık süreç biliniyor mu?

Ne kadar parası kayboldu hocanın? 

Minimum 3-3.5 milyon dolar.

Erzan, bugüne kadar paranın var olduğuna dair bir hesap göstermiş mi?

12 yıl boyunca yatırılan paralar üzerinden yatırım yapmış.

Hangi hesaptan? Dolar ve Euro hesabı var.

Başka hesaplar da vardır. Muhtemelen yatırım hesabı açıldığı zaman hususi yatırım hesabı açılır. İşlem bittiği zaman kapatılır.

Üç hesabı var. Birinde dolar, birinde Euro, üçüncüsünde 3 milyon dolar var. 

Yatırım yapılmışsa hoca adına çokça hesap açılır, kapanır. Fakat bugün bir excel dosyası üzerinden hocanın bütün geçmişi vasıflandırılmaya çalışılıyor.

27 Eylül’de banka ile mutabakat imzaladınız. Kayıp parayı neden gündeme getirmediniz?

Getirdik.

HOCANIN ADI ÖNE ÇIKARILIYOR

Fatih Terim, ‘Fatih Terim Fonu’nu duymadı mı?

Fatih Terim Fonu ibaresi Erzan gözaltına alındıktan sonra çıktı. Öncesinde yok. Erzan’ın şöyle bir hikayesi var, “Şu kişi Terim’in ismini duyarsa sorgusuz ve sualsiz gelir.”

Fatih Terim Fonu ibaresini kullanan mağdurlar var. İsmail İbrahim Çağlar ve Bülent Çeviker. Bir bölümüne de Terim’in içinde bulunduğu fon diye pazarlanmış. Bunu hiç duymamış mı?

Evet. Fatih hocanın ismi ön plana çıkarılıyor. Ondan da öte bir unsur daha var: Hakan Ateş. Ateş, bankanın genel müdürü. Yardımcısı Mehmet Aydoğdu da var.

Candaş Gürol, “Terim’in ‘Ben yatırımcıyım. Hatta Buse, Volkan ve Terim de katkı koydu” dediğini söylüyor. Kastettiği o fon değil mi?

Bahsettiği fon bu. Candaş’ın kaynağı Seçil. Hocadan duyarak, dekont görerek söylemedi. Seçil’den duydu.

BUSE’DEN HABERİ YOKTU

Buse Terim’in para verdiğinden Terim’in haberi yok mu?

Olmaz. Aile yapılarını bilmek lazım. Fatih Terim olgusu baba-kız ilişkisinin duygusal refleksle yürüdüğü, ihtiyaç varken onlara sınırsız desteğin verildiği, diğer olgulara karışılmadığı bir saygı alanı var.

Bahçekapılı, Emre Belözoğlu’ndan 4.2 milyon dolar alıp veriyor. Terim’e söylemiyor mu? 

Terim’in haberi olma ihtimali yok. Para konuları ayrıdır.

Arda Turan “Terim kârda mı?” diye soruyor.

Şöyle düşünün: Bir bomba patlamış. Enkaz altında kalmışsın. Oluşan şablon şu: Hocanın orada olma ihtimali olur mu?

Kızı, damadı, yakın arkadaşı, damadının kuzeni, yeğeni, herkes sisteme girmiş. Bunun nasıl haberi olmaz? 

Fatih hocayla o evin içerisine girdiğinde dersin ki “olmaz abi.” İlişki bambaşka.

Fatih hoca kârda mıymış?” diye soruyor. O da “Normalde kârdaydı diyor. Ne anlamalıyım?

Kârda” demiyor. Söyleyen Seçil ya. Kafasının arkasında neler var kimse bilemez.

Terim’in ilgisi yoksa ertesi gün neden onlarla bankaya gidiyor? 

Baba gibi yanlarında istiyorlar. Güçlü bir profille gidelim.

Terim neden gidiyor?

Tamamen destek. Yalnız bırakmamak adına gidiyor.

Bankanın açıklamasına göre Seçil için demiş ki “Kızım gibi sevdiğim. Evime girip-çıkan bir insanın neden böyle yaptığını anlamadım. Benim zararım var. Ama miktarını bilemiyorum.” 

Doğru. Hesaba giriyorlar, paralar görünmüyor. Bir kısım para var, bir kısım para yok...

İsmi kullanılarak veya parası alınarak mağdur edilen biri olduğu halde neden dosyada değil?. 

Çünkü onun şikayeti başka bir soruşturma numarası ile tefrik edildi. Hesabından çekilen bir para olduğu için zimmet olarak seyretme ihtimali var.

Tekrar sorayım: Bu fonla ilgisi yoksa neden bankaya gitti?

Babaları gibi yani “ben yanınızdayım, buradayım” diyor. Zaten sonra baktı ki hukuki boyutları var. Ondan sonra zaten yargı süreci devam ediyor.


Adliyede Hakan Ateş krizi: Polis eşliğinde ifadeye getirmek istemişler 


Seçil Erzan vurgunu 7 Nisan’da ortaya çıktı.

Denizbank, aynı gün suç duyurusunda bulunarak şikayetçi oldu.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu soruşturmayı yürütürken...

Futbolcu Selçuk İnan, Emre Çolak’ın kardeşi Emrah ile tercüman Musa Mert Çetin, 19 Nisan’da Dolandırıcılık Bürosu’na başvurarak, ifade verdi.

Savcı A.K.K., dekont diye gösterilen el yazısı notlara dayanarak, Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş ve Yardımcısı Mehmet Aydoğdu’nun dolandırıcılık ve zimmetten ifadelerinin alınması amacıyla polis eşliğinde savcılığa getirilmesi için 21 Nisan’da Emniyet’e yazı yazdı.

Bu yazı adliyede büyük kriz çıkardı.

Başsavcılık korsan soruşturma açıldığını düşünerek, savcı A.K.K.’ye ulaşmak istedi. Ancak A.K.K.’nin o gün yazıyı yazıp izne çıktığı anlaşıldı.

Dosya derhal Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu’ndaki soruşturmayla birleştirildi.

Talimat iptal edildi.

Ateş ve Aydoğdu hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.

‘Bankalar dolandırıcılığa karşı alarm oluşturmalı’


Vakıfbank’ın Ankara GİMAT Şubesi’nde hesabı bulunan Ekrem Altıntan, 11 Mart 2021’de cep telefonundan mobil sisteme giremedi. Müşteri Hizmetleri’ni arayarak, yeni şifre oluşturmak istedi. 20 dakika sonra oluşturabildi.

Ertesi gün de mobil bankacılığa giremedi.

Müşteri Hizmetleri’ni 11 kez aradı.

Hiçbir aktivasyon kodu Altından’a ulaşmadı.

Hesabına girmeyi başardığında, saat 02.37’den 05.29’a kadar bilgisi olmadan kredi kartından 10.995 TL’nin başka hesaplara aktarıldığını gördü.

Altıntan’ın avukatı Doğan Erkan, dava açtı.

Banka adına yapılan savunmada, paranın QR ile çekilmesinde sorumluluğunun olmadığını, işlemlerin yapılması için kart sahibine gelen şifrelerin sisteme girilmesi gerektiğini, SMS’lerle bilgilendirme yapıldığını belirtti.

Banka yüzde 80 kusurlu bulundu.

Ankara 10. Ticaret Mahkemesi, 22 Mart’ta Altıntan’ı haklı buldu.

Kararda “Altından’ın hesabından 10.972 TL’lik işlemlerin gece yarısından sonra yapılması nedeniyle olağan dışı ve şüpheli olduğu, klasik dolandırıcılıkla uyumlu olduğu” belirtildi.

Bankanın ‘Fraud’ adı verilen, riskli işlemler ve dolandırıcılık izleme sistemlerinde alarm oluşturması gerektiği anlatıldı.

Saat gözetildiğinde SMS ile gönderilen şifrelerle işlem yapılması ya da işlemlerin onaylanmış cihaz ve uygulamalarla gerçekleştirilmesi halinde bile bankanın bu tasarrufların sıra dışı ve şüpheli olup olmadıkları açısından izleme yükümlülüğünü kurtarmadığı kaydedildi. Ek güvenlik sürecinin işletilmesi gerektiği, bankanın bu sorumluluğu yerine getirmeyerek, ağır kusurlu olduğu kaydedildi.

Vakıfbank’ın Altıntan’a 12.716 TL ödemesine karar verildi.