Hazine ve Maliye Bakanlığı’nı Mehmet Şimşek’e devrettikten sonra Nebati’nin mesajı oldukça enteresandı... “Elhamdülillah. Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine başlarken yaptığım ilk duamı kabul eden Rabbime şükrediyorum” diye başladı.

Duası “Türkiye ekonomisini öyle bir hale getireyim ki, düze çıkarmak için gelenin anasından emdiği süt burnundan gelsin” değilse, bilsin ki o dua tutmadı!



★★★

Mehmet Şimşek kendisine yapılan teklifi “Benim o sirkte ne işim var? Toparlanmaz o ekonomi...” diyerek tam dört kez reddettikten sonra yapılan baskı ve duygu sömürülülerine dayanamayıp kabul etti.

İlk resmi açıklaması da “Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır” şeklindeydi.

★★★

Rasyonel “akla dayanan, akıllıca” demektir. Bu da demek ki bakanın dediğine göre “Türk ekonomisi akla dayanmayan, akılsızca” politikalarla yönetilmiştir.

Haliyle bunu anlamadı tabii Nebati... Anlamasına da gerek yok, hayatımıza bir daha girmesin, yeterli! Yine de bilmesini isterim, kendisi hiçbir başarısı olmayan ekonomiyi batmanın eşiğine getiren birisi...

Burada tek “kural” kural olmamasıdır!


İlk izlenimlerime göre yeni kabine bir öncekine göre çok daha kalifiye... Hayırlı olsun vatana ve millete... Benim için en önemlisi Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek haliyle...

İşi çok zor ve o da bunun farkında... “Kurala dayalı ve öngörülebilir bir Türkiye ekonomisi özlenen refaha ulaşmamızda anahtar olacaktır” ilk açıklamaları arasında...

★★★

Kendisine hatırlatmakta fayda var, ülkenin başında kendisine “ekonomist” diyen bir lider varken bakalım aklındakileri nasıl uygulayacak.

Ali Babacan ile yıllarca birlikte çalıştılar.  Mesela “kurala dayalı” derken “mali kural” kanunu çalışmalarını ve işin sonunu illa hatırlar...

Ülkenin büyük harcamalar için sürekli borçlanmasının sonunda tıkanmaya yol açması kaçınılmazdı.

Bu işin böyle gitmeyeceğini Ali Babacan fark etti; “Bari bir yasa çıkaralım kendimizi hizaya sokalım, hiç değilse harcamaları kısalım” dedi.

★★★

Aylarca çalıştı, didindi, “mali kural” yasa tasarısını hazırladı. Herkesi ikna etti. En azından ikna ettiğini sandı. Oysa herkesi değil bir kişiyi ikna etmesi lazımdı!

Mali Kural yasa tasarısı Meclis’e geldi. Komisyonda kabul edildi. Garibim Ali Babacan yasanın çıkacağına o kadar inanmıştı ki; “Artık Türkiye’nin de bir mali kuralı var. Mali kural ile birlikte Türkiye artık birçok ülkenin 5 adım önüne geçti!” gibi büyük konuşuyordu. Lakin maç bitmemişti!

Yasanın çıkmasına ramak kala Sanayi Bakanı Nihat Ergün çıktı; “Yatırım yapan Ulaştırma ve Bayındırlık Bakanlığı’nın çekinceleri ve itirazı nedeniyle kuralın ertelendiğini” açıkladı. Ertelenme falan değildi, bildiğiniz iptal edildi!

Çekincesi olan Ulaştırma ve Bayındırlık Bakanı kimdi? Çok amaçlı İsviçre çakısı, her görevin adamı Binali Yıldırım! Tabii ki Binali Yıldırım’ın bu itirazdan haberi bile yoktu. Nitekim yasa tasarısına ilk imzayı atanlardan biri oydu!

★★★

Hemen arkasından Erdoğan olayı, “Kendi IMF’mizi yaratmaya gerek yok” sözleriyle bağladı... Şimdi ne değişti de kabul edecek kuralları?

Öncelikle ülkede para kalmadı. Bırakın harcamaları para basmadan maaşları bile ödeyebilmek mümkün değil... Mehmet Şimşek’in elinde sihirli değnek olmadığına göre...

Zor dostum zor, bu şartlarda devam etmek. Dokuz ay sonra yerel seçimler varken onu ikna etmek. Kural, öngörülebilir derken sek sek sekerek, bade süzerek belli ki kazık yine bize girecek!

İşte hendek işte deve!


Erdoğan seçim gazına gelerek temmuz ayında en düşük memur maaşının 22 bin TL olacağı sözünü verdi.

Dolayısıyla bedava doğalgaz hesabıyla düşürülecek enflasyonun hayli üzerinde bir zam söz konusu... Bütçenin hali herkesin malumu...



Ekonominin kaldırabileceği yükler değil bunlar... Şimşek karşı çıkacak ama laf ağızdan çıktı, illa o söz tutulacak, o zam yapılacak.

Bunun yanı sıra EYT, deprem harcamaları derken para kalmayan Hazine’nin nesini yönetecek Mehmet Şimşek?