İstanbul Sözleşmesi’nin neden hayati bir sözleşme olduğuna dair, yılın ilk açıklaması Diyanet tv’den geldi.

“Kadınlar yalnız seyahat edebilir mi?” diye soruldu, diyanetin başkanlık müşaviri cevapladı, “yanında oğlu veya kocası yoksa, 90 kilometreden fazla mesafeye yalnız gitmeleri caiz değildir” dedi.



Tarikat-cemaat-zırcahil zihniyetinin kadın düşmanı olduğunu zaten biliyoruz ama, doğrusu ben “kilometre”ye daha çok takılıyorum.



89 kilometre helal.

90 kilometre, caiz.

91 kilometre haram.



Halbuki...

1795 yılına kadar dünyada standart uzunluk ölçüsü birimi bile yoktu.

Antik Mısır’da mesela, tee milattan önce dört bin yılında firavun’un dirseğiyle eli arasındaki mesafeyi ölçmüşlerdi, o mesafeyi uzunluk ölçüsü birimi olarak kullanıyorlardı.

İngiltere’de, rivayet odur ki, kral 1’inci Henry sağ kolunu ileri doğru uzatmıştı, burnundan orta parmağının ucuna kadar olan mesafe “bir yard” olarak belirlenmişti, 12’nci yüzyıldan beri onu kullanıyorlardı.



Osmanlı’da “arşın” vardı.

Abbasilerden beri dirsekle orta parmak arasındaki mesafeye arşın deniyordu, oradan uyarlanmıştı ama, firavun gibi, kral gibi sabit birinin dirseğiyle orta parmağı esas alınmadığı için, her alanda farklı arşın kullanılıyordu, çarşı arşını başkaydı, mimar arşını başkaydı.

Çarşı arşını 65 santim kadardı, mimar arşını 75 santim civarındaydı; kumaş alınırken, dirseğe dolanarak ölçülürdü.



O tarihlerde bu tür farklılıklar pek de sorun olmuyordu, göz kararı idare ediliyordu, ama ülkelerarası ticaret büyüyünce, birbirine uymayan alakasız uzunluk ölçüleri uluslararası sorun yaratmaya başladı.



Fransız Devrimi bu kargaşaya son verdi.

Bilimi esas alarak, kraliyet ve kilise saçmalıklarını kökünden değiştiren cumhuriyetçiler, tüm dünyanın kabul edebileceği ortak uzunluk ölçüsünü saptamak üzere, Fransız Bilimler Akademisi’ni görevlendirdiler; seçkin biliminsanlarından komisyon kurdular.

Dünyayı esas aldılar.

“Ölçü” anlamına gelen Yunanca “metron” kelimesinden esinlenerek “metre” adını verdiler.

Paris üzerinden geçen meridyende trigonometrik hesaplarla ölçüm yaptılar; Kuzey Kutbu’yla Ekvator arasındaki mesafenin 10 milyonda birine “bir metre” dediler.

Böylece, metrik sistem doğmuş oldu.

Uzunluk ölçüsünün, dünya gezegeninin kendisine dayanıyor olması, tüm dünyanın ortak aklına elbette mantıklı geldi.

Bilim, ortak lisan oldu.

Ellerimizde 10 parmağımız olduğu için 10’un katları şeklinde tasarlandı, milimetre, santimetre, desimetre, metre... Tutarlı ve basitti, hesaplanması gayet kolaydı.



Abd bugün hâlâ direniyor.

Kraliyet sistemi olan inç, fit, yard, mil’i kullanıyor.

10’un katları şeklinde devam etmediği için kullanması hayli zor, çarpma bölme işlemleri karmakarışık.

Bu kafa karışıklığı nedeniyle Mars’a gönderdikleri uzay aracını bile düşürdüler!

Şaka değil, gerçek... Mars’taki mevsim hareketlerini incelemek üzere Mars Climate Orbiter’ı gönderdiler, İngiliz ölçü birimine göre üretilen uzay aracını, yanlışlıkla metrik sisteme göre yönlendirdiler, hesaplarda sapma oldu, araç Mars’a çakıldı.

Bu ve benzeri tuhaflıklar nedeniyle, Abd’de metrik sisteme geçilmesini isteyenlerin sayısı giderek artıyor.



İngiltere’de günlük yaşamda inç, fit, yard’ı duyarsınız ama, mecburen dünyaya ayak uydurmak zorunda kaldılar, kendi sistemlerinden kademeli olarak vazgeçtiler, 1995 yılından itibaren eğitimde ve teknik yaşamda metrik sisteme geçtiler.



Türkiye, 1926 yılından beri, Atatürk devrimleri sayesinde metrik sistemi kullanıyor. Cumhuriyet ilan edilir edilmez yaptığımız ilk işlerden biri, evrensel ölçü birimlerine geçmek oldu.



Hal böyleyken...

Diyanet televizyonunda “yanında oğlu veya kocası yoksa, kadınların 90 kilometre uzağa yalnız gitmesi haramdır” filan deniyor.



200 yıl öncesine kadar metre kavramı bile yok.

Bu arkadaş kilometre’yi İslamiyet’in başlangıcına dayandırıyor!



Türk kadını...

1932’den beri, Samiye Cahid Morkaya’dan beri otomobil ehliyetine sahip.

1932’den beri, Bedriye Tahir Gökmen’den beri pilot.

1946’dan beri, Adile Tuğrul, Mualla Bayülken, Münevver Erdoğdu, Nermin Şen’den beri hostes.

1959’dan beri, İlgi Öztuncer’den beri kaptan.

1961’den beri, Dilhan Eryurt’tan beri Nasa’da.

1990’dan beri, Seher Aytaç’tan beri makinist.

2005’ten beri, Eylem Elif Maviş, Burçak Özoğlu Poçan, Meltem Özmine ve Suna Yılmaz’dan beri Everest’in zirvesinde.



2023 olmuş, diyanetin sınırları hâlâ 90 kilometrede.



İnsani sınırları illa 90 kilometrede tutacaksak...

Günümüz dünyasında artık olsa olsa, bu diyanetin kadınlara 90 kilometre yaklaşmasını yasaklamakta fayda var!