Sevgili okurlarım, Türkiye’de her gün yüzlerce adli vakaya hep birlikte tanıklık ediyoruz.

Bunun önemli nedenlerinden biri de toplum yapısının neredeyse 180 derece değişmiş olması...

-İnsanlar tam kadro silahlandı.

-Neredeyse her evde ruhsatlı veya ruhsatsız silah var. Sadece evler ve iş yerleri böyle değil, araçlar da benzer durumda. Bagajlarda demir levyeler, önceden hazırlanmış beyzbol sopaları hazırda bekliyor.

-En küçük bir trafik kazasında bile her türlü silahlar çekiliyor.

-Toplum son derece gergin.

-Toplum psikolojisi tümüyle altüst oldu.

-Ahlak kavramı ve güven duygusu neredeyse sıfırlandı. 

★★★

Bütün bunlara öteki adi suçları da ekleyin.

Kadın cinayetleri, gasp, hırsızlık, tecavüz, dolandırıcılık, uyuşturucu ticareti ve aklınıza neler gelirse...

Milletin ekonomik durumu zaten belli.

Büyük kitleler, özellikle dar gelirli çoğunluk tam bir çöküş yaşıyor.

İnsanların sinir sistemi bozuldu.

Cezayı, kanunu falan takan yok...

Çünkü devlete ve özellikle de yargıya güven kalmadı.

Biz geçmişte böyle değildik.

★★★

Şimdi gelelim “Acaba 29 Ekim’de bir af yasası çıkar mı” sorusunun yanıtına.

Önce bazı rakamlar vereyim ki hadisenin önemini ve büyüklüğünü biraz daha net olarak anlamaya çalışalım.

-Devletin resmi rakamlarına göre temmuz 2023 itibariyle Türkiye’de 278 kapalı, 93 açık, 11 kadın kapalı, 8 kadın açık, 9 çocuk kapalı ve 4 çocuk eğitim evi  olmak üzere toplam 413 adet ceza infaz kurumu var.

Bu kurumların toplam hükümlü ve tutuklu kapasitesi 293 bin 473 kişi.

Çoğu cezaevi AKP döneminde yapıldı ve bitirildi.

Yatmakta olanların sayısı özellikle 15 Temmuz olayından sonra büyük artış gösterdi.

Şu an itibariyle cezaevlerinde yatmakta olanların sayısı 314 bin 502 kişi.

Aradaki farka bakar mısınız!..

★★★

Peki ne yapıyor, nasıl ve hangi koşullarda yaşıyor o fazlalıklar!

Koğuşlarda kucak kucağa yatmak zorunda kalıyorlar.

Yeterli karyola olmadığından bazıları yerde yatıyor.

Bir cezaevinden birkaç gün önce aldığım mektubu kısaca özetliyorum:

“18 kişilik koğuşta 32 kişi kalıyoruz. Sadece iki tuvalet var. Günün 24 saati tuvaletlerin önünde kuyruk oluşuyor, kavgalar çıkıyor. Koğuşta sadece bir adet normal buzdolabı var. Bütün yiyeceklerimiz orada ama 32 kişiye yetmiyor ki!..”

★★★

Tek kişilik odalarda kalanların, hele de küçük çocuklarıyla kalmak durumunda olan annelerin durumunu doğrusunu isterseniz bilemiyorum.

Oralardan mektup gelmiyor.

Ancak hükümlü veya tutuklu olarak cezaevlerinde bulunan on binlerce kişinin çok ciddi sıkıntıları olduğunu gelen mektuplardan öğrenmiş oluyorum.

★★★

Dünyanın hemen her ülkesinde devlet tarafından belli yıldönümlerinde ‘Af’ çıkarılır.

Bizde niçin olmasın...

İşi sıkı kurallara bağlar ve yatanlardan bir bölümünü tahliye edebilirsiniz.

Önümüzde kısa süre sonra çok önemli bir tarih var.

Cumhuriyet’in 100. yıldönümü.

İktidarın hiç umursamadığı, takmadığı, ağzına almaktan, kulağı ile duymaktan bile nefret ettiği çok önemli bir tarih.

Şimdi bu on binlerce, hatta daha doğrusu yüz binlerce insan bir af, ya da ceza indirimi  müjdesiyle yanıp tutuşuyor.

★★★

Anladığım kadarıyla çoğunluğu her türlü suça karışmış ama pişman.

Ya da haksızlığa uğradığını savunuyor.

Bazıları, özellikle 15 Temmuz sanıkları hiçbir suç işlemediklerini yazıyor, belgeler gönderiyor, adi hatalara kurban gittiklerini savunuyor.

Cezaevlerinde yaşanan sıkıntıların Adalet Bakanlığı için de büyük sorunlar yarattığı bilinen bir gerçek.

Ama içeride olan çoğunluğun, Cumhuriyet’in 100. yılında kısmi de olsa bir af, ya da ceza indirimi beklediği kesin.

Burada hemen belirteyim, geçtiğimiz ay itibariyle cezaevlerinde yatmakta olanların sayısı 275.965 hükümlü, 38.537 tutuklu.

Ayrıca 12.173 kadın, 2.067 çocuk hükümlü ve tutuklu var.

★★★

Hükümet acaba önümüzdeki 29 Ekim’i fırsat bilir ve bir af yasası çıkarır mı?

Bence çıkarmaz.

İçeridekiler boşuna umutlanmasın.

Yanılmayı dilerim.