Parti içerisinde FETÖ gibi organize çalışan, insanları yalanla, namussuzlukla kötüleyen bir sistemin çalıştığını öne süren ve bu çark içerisindeki kişilerin Genel Başkan Meral Akşener'i avuçlarına aldığını ifade eden Ankara milletvekili Adnan Beker, kendisini istifaya götüren süreçle ilgili sorulara şu yanıtları verdi:
Neden istifa ettiniz?
-Seçimlerden sonra yaptığımız kongrede genel başkan kendisine milletvekilliklerinden dolayı iftira atıldığını söyledi.
-Orada milletvekili olaylarını duyduk. Eylül ayının sonuna kadar devamlı gündemde kaldı. Hep milletvekili toplantılarında bu konuşuldu.
-Milletvekilleri yazılmış sıralara; bunlardan para alındığı söylendi. Bunu söyleyenin kim olduğunu bilmiyorum. Genel başkana gittim. Kendisine “abla” diyorum. “Abla bu konulara girmeye gerek yok, kimsenin bir şey konuştuğu yok” dedim.
-Bu arada bir iki TV’de konuşmamdan dolayı… İşte “HDP’nin desteklediği taraf kazanamaz” dedim. Bir demeç verdim, "Allah memleketi korumuş” diye. Cumhurbaşkanı olayı oldu, mecliste ayağa kalkıp alkışlamamdan dolayı. Genel başkanla aramızda serinlik oldu.
-Bu konu biterken Uğurhan Tiryaki’nin (Genel İdare Kurulu üyesi) ofisi var. Hiç gitmediğim, yerini bilmediğim ofiste Ümit Dikbayir, Uğur Poyraz, Cihan Paçacı ve benim de olduğum; genel başkan aleyhine konuşulduğu; arkasında benim olduğum gibi dedikodular yayıldı.
-Sedat Aksakallı (Genel Başkan Yardımcısı) bana “Sen oraya gidiyormuşsun, gitme” deyince genel başkanı aradım. “Abla ben Tiryaki’nin ofisini bilmem, hiç gitmedim, gittiğim yerde senin hakkında kimse konuşamaz” dedim. O da “Biliyorum” dedi. “Biliyorsun da” dedim, “Bana böyle söylüyorsunuz.”
Bu süreç bittiğinde genel merkez tarafından milletvekillerinden para isteme olayı oldu.
Ne kadar istediler?
-Bizlerden 1 milyon, bazılarından 500 bin, bazılarından 250 bin; bazılarından istemediler. Meclis bahçesinde çay içerken Poyraz’ın, Dikbayır’ın, benim, bir sürü milletvekilinin olduğu yerde Nebi Hatipoğlu, Dikbayır’a dedi ki “Ya bizden ne parası istiyorlar, ben baktım partinin 130 küsur milyon parası var.”
-Dikbayır da dedi ki “Doğru” dedi. Kime ne götürdüyse genel başkana, sanki Dikbayır “Partinin parası varken niye para istiyor, bu paralar nereye gitti” dedi gibi dedikodu yayıldı.
-Akabinde genel başkana bir devlet görevlisi gelmiş demiş ki “Dikbayır banka hesaplarınıza baktırdı.” Bu da partinin iki ay gündeminde oldu. Bu da çöktü.
-Bunları gördüğüm zaman, başka şeyler de var, ben sütümün hakkını hükmünü veriyorum, konuşmuyorum.
-İYİ Parti’nin başkanlık katına çöreklenme olmuş, genel başkanı almışlar avuçlarının içine. İnsanlara iftiralar atıyorlar. Aynı FETÖ taktiği geziyor. Midem bulandı, burada durmama kararı aldım, istifa ettim.
Aksakallı ile son görüşmenizde nasıl geçti diyaloğunuz?
Ümit’in tacizden disipline verileceğini duydum. Genel başkan yardımcısına söyledim. “Bunları yapmayın, iftiradır, yazık, günahtır.” Dört sene önce taciz diye bir şey olur mu? Partide kıza mı saldırmış? Ne yapmış? Şikayetçi niye olmamış dört sene önce? Bugün mü aklı başına gelmiş?
Bunu deyince ne dediler?
“Genel başkana mı inanıyorsun Ümit’e mi inanıyorsun?” Ben de “Ümit’e inanıyorum” dedim.
İstifanız Dikbayır ile ilgili son sürecin etkisiyle mi oldu?
Tabi. Dikbayır ile ilgili dedikodulardan dolayı artık partinin memlekete hizmetinden uzakta olduğundan dolayı istifa ettim. Olay bu.
Oğlunuz ve yeğeninizin iki kadına işkence ettiği ileri sürülüyor?
-Oğlumun alakası yok. Bununla ilgili bir belge, bilgi, kayıt yok. Oğlumla ilgili yüzde 1’i doğruysa istifa etmezsem şerefsiz namussuzum. Bunu böyle dolandırıp bize iftira atanlar şerefleri, namusları varsa onlar da gazeteciyse gazeteciliği bıraksın, siyasetçiyse de siyaseti bıraksın.
Bir de polis memurlarının işlettiği otel iddiası var. Sizin de bu kişiyle tanıştığınız iddia edildi.
-Bu parti nasıl bir parti ki genel başkana en yakın iki kişi; birisi için fuhuş oteli söyleniyor. Her gün yanında oturan, evinden alıp evine bırakan, beş yıldır oğlu gibi olan Dikbayır da tacizle suçlanıyor. Bu nasıl bir partidir, nasıl insanlardır bunlar?
-Genel başkana on kere evime gelmiş, gitmiştir. Genel başkana hayatım boyunca “abla” derim. Evlatlarım onun elini öper, ben onun evine gelmiş, gitmişimdir. Ailece tanışırız, Ümit ailece tanışır. Genel başkanın yanında arkasında duran iki kişi vardı; biri bendim, biri Ümit Dikbayır’dı.
-Bu partinin kurulmadığı günden beri Akşener ile beraberim. 2015’ten beri varım. Bu partinin betonunda, demirinde, çimentosunda varım. Varım derken, gövdemle hepsinin altına girmişim.
Otel, ne oteliyse bilmiyorum. O kimse bilmiyorum. Hayatımda bilmediğim insanlarla..
-Bakın İsmail Bey, şu an FETÖ operasyonu var ya! Bu partide şu an FETÖ gibi organize çalışan bir sistem; genel başkanı avuçlarının içine almışlar, iftirayla, yalanla, namussuzlukla insanları kötülüyorlar. Nasıl olacak, sen bir düşünsene yani, biri tacizden suçlanan Ümit Dikbayır, bir fuhuş oteli diyorlar. Arkasına koydukları hiçbir belgesi, bilgisi olmadan…
-Bunların hepsinin cevabını Akşener verecek. Bu otel neyse, bu otelin cevabını Akşener verecek. Kimi kastettiyse, bunun içinde kimler varsa, bu müdürler kimse, şunlar kimse, bunlar kimse…
-Burada devletin polisi suçlanıyor. Eğer İçişleri Bakanına dosyayı vermişse İçişleri Bakanına da sesleneceğim. O da bu dosyayı açıklasın. Akşener o otel hikayesini laf olsun diye söyleyip insanları karalayamazsın. İnsanlardan özür dileyecek.
AK Parti’ye geçme durumunuz doğru mudur?
AK Parti’den bana bir teklif gelmedi. Ben de AK Parti’ye bir girişimde bulunmadım. Olayın neti bu.
Adnan Beker: İYİ Parti’de FETÖ taktiği geziyor
İYİ Parti'den bir hafta önce istifa eden Ankara milletvekili Adnan Beker, tedbirli ve kesin ihraç istemiyle Disiplin Kurulu’na sevk edilen yakın arkadaşı Ümit Dikbayır'a atılan iftiraların ayrılık sürecinde etkili olduğunu belirterek, "İnsanlara iftiralar atıyorlar. Aynı FETÖ taktiği geziyor. Midem bulandı, burada durmama kararı aldım, istifa ettim" dedi.