Çok bilinen ve ilk akla gelen örnektir. Mevlana’ya sormuşlar: O kadar okur, o kadar yazarsın. Peki ne bilirsin? Mevlana şu cevabı vermiş:

Haddimi bilirim.

★★★

23 yıl önce:

Mevlana’dan şiirler okuyarak ve “haddimi bileceğim” sözü verip seçilerek geldi, tam tersini yaptı. Ordu, polis, mahkemeler, savcılar, yargıçlar, meclis, parti, medya, devletin bütün kuvvetlerini, diyanetin, valililerin, kaymakamların, iktidar güdümlü memur, işçi sendikalarının, yandaş esnaf, tüccar, işveren örgütlerinin, küçük hesapçı ve çıkarcı sanayi ve ticaret odalarının gücünü tek elinde topladı ve o kadar güç sahibi oldu ki; “had bildirmeyi” en doğal hakkı saydı.

★★★

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ile Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras, “sistem çöktü” dediler diye parti başkanı Cumhurbaşkanı tarafından, parti toplantısında “hadlerini aştılar” azarı ile azarlandılar. Başsavcılık, zaten harekete geçmişti ve iki işadamı gece yarılarında iki yanında iki polis adliye koridorunda yürütülüp bütün halk görsün diye TV ekranlarından “Türkiye tipi Afganistan modeli manzarası” yayımlanır, seyrettirilir oldu.

★★★

Bu iki işadamından biri Orhan Turhan, yargıca şunları söyledi: “Yurt dışı ile ilgili yoğun ihracat yapmaktayım, şirketim yalıtım sektöründedir. 80’e yakın ülkeye ihracat yapmaktayız. Yoğun yurt dışı seyahatlerim olmaktadır. Ticaret Bakanımız ile yurt dışına gidiyorum. Mart ve Nisan ayında Çin ve Amerika seyahatlerimiz olacaktır. Yapay zeka ile ilgili çalışmalar yapıyoruz. Türk girişimcilerini bir araya getirmeye çalışıyoruz. Adresim bellidir. Yurt dışı çıkış yasağı adli kontrol tedbirinin reddine karar verilmesini talep ederim”

★★★

Bu iki işadamından diğeri Mehmet Ömer Arif Aras da yargıca şu savunmayı yaptı: “Konuşmamda kamuyu yanıltıcı herhangi bir bilgi vermedim. Eğitim dili ve hukuk üstünlüğü, ekonomide alınması gereken tedbirler, ülkemizin kalkınması için kadın hakları, girişimcilik ekosistemi ve birçok alanda Türkiye’nin önünün açılması için örnekler vererek, toplumun genel olarak hassasiyetini dile getirmeye çalıştım. 40 yıldır adresim ve işim herkesçe bilinmektedir. 33 yıldır aynı evdeyim. 38 senedir aynı işte çalışıyorum, uluslararası bir bankanın 15 yıldır yönetim kurulu başkanıyım. Bu bankanın başında olduğum için, başta Katar olmak üzere, bir çok ülkeye gidiyorum. Yurt dışı çıkış yasağının tarafıma uygulanmamasını arz ederim.”

★★★

Yurtdışı yasağı geldi.

Hadleri bildirilen bu işadamlarından TÜSİAD Başkanı Orhan Turhan,  3 ay önce iktidar ile yine ters düşmüş; “işçinin emeğini ucuzlatarak ekonomik krizin aşılmayacağını” belirterek şu cümleyi herkes duysun diye TV kameraları önünde söylemiş; “Dünya ticaretinde yüksek teknolojili ürün ve hizmetlerin payı artarken düşük ücret, düşük beceri, düşük teknoloji ile üretim yaparak rekabet edemeyiz” demişti.

★★★

Düşük ücretle!

Düşük eğitimle.

Düşük hukukla.

Düşük beceriyle.

Demir yumrukla.

Tek Adamlı yönetimle.

Herkesi korkutarak.

Afganistan olunur.

★★★

Emekli çırpınıyor.

Çiftçiler mutsuz.

Gençler umutsuz.

Ülke derin krizde.

Vergiler çok ağır.

Afganistan olduk!

Hakkını isteyen işçileri, valilere dövdürüyor, hukukun üstünlüğünü isteyen işverenleri “haddinizi aştınız” diye iki yanında iki polisle korkutuyor. Oysa 23 yıl önce; Avrupa Birliği ülkelerinin ulaştığı ileri demokrasiye geçeceğiz sözü vererek seçilmişti.

Türkiye’den Afganistan görüntüleri!

Cumhurbaşkanı’nın sağlığı ile ilgili tahminde bulunan astrolog cezaevine kondu. TOGG’ a sadece hükümet üyeleri binebiliyor diyen teğmen ordudan atıldı. Yargıya telkinde bulunmak suç kapsamına alındı. 36’sı çocuk 78 kişinin can verdiği otel yangınının sorumlusu 25 gün geçmesine rağmen bulunamadı. Diyanetin kurduğu Yunus Emre Vakfı üzerinden 146 milyon lira devlet parasını soyup yurt dışına kaçanlar yakalanamadı. Türkiye talimatla konuşulan, talimatla susulan ülke oldu. Gözaltına almalar, gözdağı vermeye dönüştü. Türkiye 40 milyon insanın açlık sınırında yaşadığı ülke haline geldi. Karanlık işler, karanlık adamlar, karanlık beklentiler, karanlık tahminler ülkenin üzerine çöktü.