Türk sporunun neden birkaç branş dışında başarısız olduğunu anlamak için kahin olmanız gerekmez! Herkesin işi gücü magazin olunca... Saha içini, gerçekleri konuşan olmayınca... Küçücük ülkelere bile gıpta ile bakıyoruz. Bilgi sahibi değilken fikir sahibi olanlar, klavye kahramanı çok bilmişler, sosyal medyada onun bunun trollüğünü yapanlar en başarılı milli takımı da karıştırmayı başardı!

Önce... FIVB Milletler Ligi (VNL) sırasında, hangi milli takımın nasıl seyahat ettiğini bilmeden ona buna saldırdılar. Neden çeyrek finalde takıldık, neden 1 numara iken 4’e düştük, kimse sorgulamadı.

Sonra... Asıl hedef olan olimpiyat öncesi kadro tartışması. Oyuncuların pozisyonlarını sorsan cevap veremezler. Kim kimi yedekliyor bilmezler. VNL’de Tuğba 8, İlkin 7 maç oynamışken; tüm yazı evinde geçiren Meliha neden Paris’te, anlamazlar. Tercih nedeniyle sorgulanması gereken menajer ve antrenörken, oyuncuyu hedef alırlar!

Oyuncuları, antrenörü tanımadan yazıp çizen bu akılsız, klavye kahramanı trollerden ister istemez mental olarak etkilenmiş bir takım gördük dün sahada. Türkiye’de oynamış veya oynayacak, voleybolumuzu tanıyan isimlerden oluşan Hollanda “Nasıl kazanırız” sorusunun yanıtını bulmak için çok ders çalışmıştı. Çok hata yapsa da Vargas’ı durduramadılar ama harika savunma yaptılar. İyi servis attılar. Bireysel olarak kimseyi öne çıkarmadan, yorulana kadar, sınırlı silahlarıyla ‘takım gibi’ oynadılar.

Takıma seviye atlatan Vargas’la hücum etmek dışında opsiyon bulmakta zorlanan takımımız VNL’de sallanmıştı. Voleybolda asıl kilit oyuncuların smaçör veya çaprazlar değil, pasörler olduğu yine kanıtlandı. Servislerimiz etkisiz, manşetlerimiz kötüydü. Elif de Cansu da hücum setleri kuramayınca ilk 2 set gitti ama geri dönüşe ve galibiyete ‘yarım Türkiye’ yetti. 2 puanı aldık, tur ufukta göründü. Perşembe günü puansız Dominik’i yendik mi tamam. Ama bu oyun, İtalya’ya ve çeyrek finalden ötesine yetmez.Aman dikkat!