Arjantin, Türkiye’den 12 bin km uzaklıktadır. Arjantin ile Türkiye arasında bugüne kadar hiç sınır (?) ihtilafı olmamıştır. Olmayan ilişkilerimiz mükemmeldir. Arjantin’in yüzölçümü, Türkiye’nin 3.6 katı olup 2.8 milyon km karedir. Zengin doğal kaynakları olan bir ülkedir. 1929’dan önce Orta Avrupa düzeyinde bir kişi başına milli gelire sahipti. Şimdilerde kişi başına milli geliri (reel olarak) Türkiye’den biraz fazladır. Nüfusu 48 milyondur. Bunun %97’si Avrupa asıllı veya onların melezidir. Yarıya yakını İtalyan asıllı olmakla birlikte resmi dili İspanyolcadır. Çünkü ülke, eski bir İspanyol kolonisidir. Arjantin her şeyiyle bize çok yabancı olmakla birlikte, konu ekonomi olunca aramızda “dalgalanan ama kalıcı olarak indirilemeyen yüksek enflasyon” bakımından yakın bir benzerlik olduğunu görülür. Arjantin ekonomisi de devletçidir. Daha doğrusu iki yıl öncesine kadar devletçiydi. Halk devletin sonsuz parası olduğu düşünür ve milli geliri hem büyütmesi hem de adil dağıtması ondan beklenirdi. En büyük sorunları, bizim gibi ulusal para birimlerinin zafiyetiydi. Enflasyonu düşürmek için bu zafiyeti gidermenin şart olduğunu görüp, ulusal paralarını güçlü ABD dolarına bağlamaya karar vermişlerdi. Nitekim, Harvard’dan doktoralı Cavallo 1991’de Maliye Bakanı olmuş ve Arjantin Pesosu’nu ABD dolarına mıhlayarak 1990’da %1300 olan enflasyonu 1992’de %20’ye daha sonra da sıfıra indirmiştir. Ama milli kültürleri (ahlaki, sosyal, siyasi ve iktisadi değer yargıları) bu mucizenin devamına izin vermemiştir.
DELİ, AKILLIYA KARŞI
ABD tarzı bir başkanlık sistemiyle yönetilen Arjantin’de, enflasyon 2023’ün Kasım ayında %211’e çıkmıştı. Daha da yukarı gidecek gibi duruyordu. Ülke bir yol çatına gelmişti. Bu ortamda seçimlere gidildi. İki adaydan biri, Peronist (devletçi-sosyalist ve kısmen Keynesçi) mevcut Maliye Bakanı Sergio Massa idi. Massa, akıllı uslu bir adamdı. Ortodoks iktisatçıydı. Diğeri de “deliyi oynayan” bir iktisatçı Javier Milei (Havye Miley diye okuyun) idi. “Para yok” sloganıyla seçime girdi. %10 oy farkıyla kazanan o oldu. Milei, devleti daha doğrusu “devletçiliği” Arjantin’in iktisadi sorunlarının çözümü değil, sebebi olarak görüyordu. Ekonomiyi hale yola koyma stratejisi devleti küçültmekti. Hesaba göre Peso dolara göre aşırı değerliydi. Bu da iç piyasada ucuz dolara talebi kamçılıyordu. Peso devalüe edilmeliydi. Ama devalüasyonun, enflasyonu daha da yükseltmesi kaçınılmazdı. Milei burada “J Eğrisi” (kötü gidişat, daha da kötüleşmeden iyiye dönmez) kavramıyla düşündü. Peso aşırı değerli olduğu sürece, doların cazibesi azalmayacak dedi. İktidara gelince “halkın güveni henüz sarsılmadan” şok bir kararla Peso’yu %50 devalüe ederek işe başladı. Ortalık toz duman oldu. Sokak biraz karıştı, sonra ümitli bekleyiş başladı.
MİLEİ’NİN EKONOMİK MUCİZESİ
8 Kasım 2023’te The Guardian gazetesinde (aralarında Thomas Piketty, Jayati Ghosh ve Branco Milanovic’in de bulunduğu) 100 kadar iktisatçı “Milei’nin seçimi kazanması Arjantin için bir yıkım olacaktır” tezli bir açık mektup yayınlamış. 2 Temmuz 2025 tarihli makalesine bunu hatırlatarak başlayan Milei’nin destekçilerinden Emmanuel Rincon, yıkım oldu ama bu Arjantin’de değil ünlü iktisatçıların öngörülerinde gerçekleşti diyor. Arjantin’de aylık enflasyon Haziran 2025’te aylık %1.5’a inmiş durumda. Üstelik UNICEF’in tespitlerine göre Milei’den önce nüfusun %53’ü yoksulluk sınırı altında yaşarken şimdi bu oran %38’e düşmüş. 1.7 milyon çocuk da yoksulluktan kurtulmuş. Süper başarı değil mi? Ama zihinsel yapım icabı, inanılmaz başarılara, hele iktisatta mucizeye inanmam. Yine de Arjantin’de yaşananlardan bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum.
SON SÖZ: Devlet, halka para vermez; devlet halktan para alır.
SÜREYYA SERDENGEÇTİ KUBBEDE KALAN HOŞ BİR SEDA
ODTÜ’nün başarısıyla onur duyduğu mezunlarından Süreyya Serdengeçti aramızdan ayrıldı. 2001 krizinden sonra göreve çağrılan Kemal Derviş tarafından Merkez Bankası başkanlığına getirildi. AKP iktidara geldikten sonra da 2006’ya kadar bu görevde kaldı. Enflasyonun tek haneye inmesi ve eski TL’den 6 sıfır atılması onun başkanlığı döneminde oldu.