Vahşet bir kişinin delibozuk- akıl dışı eylemi midir?

Suçlu yalnızca kendi iradesiyle mi hareket edip suç işler?

Kriminal suçluyu yaratan genellikle mevcut toplumsal sistem değil midir?

Sonucu konuşup, sebebi atlıyoruz!

Bencilliği, kıyasıya rekabeti, fırsatçılığı hayatın özü yapan, sosyal devleti yok ederek kişiyi korunaksız bırakan, ekonomik siyasi kültürel bu adaletsiz eşitsiz sistemin son yıllarda artan suçlu profiline etkisi yok mu?

Dayanışmayı, güveni, sıcaklığı yıkan bu ideolojik sistemi  sorgulamadan tekil olaylar üzerinden değerlendirme yapmak ana sorunu giderebilir mi?

Kırk yıldır tüketim bağımlısı yapılan/ paraya-eşyaya köle edilerek “tek tektipçileştirilen” toplum nihayetinde tümüyle çürüdü. 

Toplumun zayıflamasıyla ahlaki kodlarda büyük kopuş meydana geldi, ulusal etik değerler aşındırıldı, kolektif uzlaşı paramparça edildi, empati, dayanışma yok edildi...

Her türlü “öteki” riskli bulundu, korkulmaya başlandı. Mahalle, sokak, cadde tekinsiz görülür oldu.

Aile zayıflatıldı, işlevi bozuldu, çözüldü. 

Tutunamayan, tek başına kalan insan, travmatik- psikolojik vaka haline geldi.

Vurun abalıya...

★★★

Şizoid kişilik bozukluğu; yakın ilişkiler kurmaktan, topluma karışmaktan kaçınan, duygularını belli etmediği için soğuk-itici görünen içe dönük kişilerdir... 

Kolay arkadaşlık kuramayan, kendini izole eden yalnız kişilerdir...  

Övgüye ve yergiye ilgisiz kişilerdir...

Şizofreni başlangıcıdır bu ruh hali...

Kişi böyledir, ya toplum?

Toplumsal yapıda da, tıpkı kişilik bozuklukta olduğu gibi kuşkucu-içe dönük psikolojik etkileri olan paranoid- şizoid durum vardır!

Cinsellikten etnisiteye benlik kimlikleri bölüp parçalayan/ darmadağın eden, doymak bilmez bu düzenin sebebi/ nedeni üzerinde durmadan vakaları çözümleyemez, her seferinde aslında birbirine benzer olayları yaşayıp dururuz...

Evet, asıl suçlu ne? Hayatı, kimler bu derece bozdu?

Yeni dünya düzeni yaratan (çok uluslu sermayenin/ emperyalizminin kibarca söylenişi olan) küreselleşmenin dayattığı yaşam biçimi/kültür şoku sorgulanmadan bu adli vakaları kavrayamazsınız! Her olayda dedektiflik oynamayı bırakınız...

İşe ilk olarak; toplumu, aileyi, insanı “şaşkın sürüye” dönüştürerek/ evcilleştirek sistemi sorgulatmayan bu sömürücü ideolojiye-rejime nasıl rıza edildiğiniz ile başlayabilirsiniz.

Dayanışmayı/ mahremiyeti, cinselliği, aşkı, arkadaşlığı bozan bu yıkıcı düzene insani yüz kazandırmalıyız. Başka çıkış yolu yok.

★★★

Küreselleşmenin bireyin-toplumun fiziksel olduğu gibi ruh sağlığı üzerindeki etkilerini masaya yatırmak zorundayız.

Tek suçlu, konforlu yaşam beklentisi uğruna ruhunu küresel şeytani sisteme satmaya mecbur bırakılan insan değildir. 

Bu sistemi kırk yıldır ülkeye dayatan siyasiler günahsız sayılabilir mi?

Ya toplum; tüm değerlerin erozyona uğratılmasına ne derece ses çıkardı? Hiç.

Tik Tok videolarını çok öğretici buluyorum. Örneğin: Tesettürlü kadınların tüketim hayranlıklarını/ meta fetişizmini şaşkınlıkla takip ediyorum! Açlık doymuyor. Görgüsüzlük çığ gibi büyüyor...

Kadın cinayetleri gibi her yerde karşınıza çıkan şiddet yanlısı fanatizm/ kitlesel anormallikler bundan farklı değil...

Küreselleşmeye boyun eğen 22 yıllık neoliberal AKP iktidarının sadece ekonomi politiğe değil, ülkeye verdiği kültürel zararların sonuçlarıdır bunlar. İmam hatip okulu açmakla olmuyor...

Diğer muhalefet partileri farklı mı? İdeolojiyi-siyaseti hep kişiler üzerinden tartışarak toplumsal çürümüşlüğün önüne geçinebilinir mi? Hayır.

Politik paranoya bile tek başına kargaşa halindeki siyaseti kontrolü altına aldı! Ezilen hep çimenler oluyor:

Küreselci -teknoloji gibi- hızla değişime uyum sağlayamayan, güvencesiz, kimliksiz, yalnız bırakılan, ruh sağlığı bozuk bireyi iyileştirmek için düzen değişikliği şarttır.

Yoksa, bu yeni dünya düzenin sakıncaları herkesin ruh sağlığını bozmayı sürdürecek.