Sigara içilmeyen koğuşa geçmek istedi. Dilekçesinde astım tedavisi gördüğünü, koğuşta 24 saat sigara içilmesi nedeniyle ciğerlerinin yandığını, bu durumun sağlığını ve psikolojisini yıprattığını vurguladı.
Yönetim, sigara içilmeyen tek koğuş olduğunu, diğer suç guruplarından kişilerle aynı koğuşta barındırılmasının mümkün olmadığı belirtilerek talebini reddetti.
İnfaz hakimliği de cezaevi yönetiminin kararının hukuka uygun olduğuna karar verince Durmuş, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu.
CEZAEVLERİNDE SİGARA YASAĞI YOK
Abdulkadir Durmuş'un 6 yıldır devam eden yargı sürecinde dosyaya giren belgeler sigara yasağının cezaevlerinde neredeyse hiç uygulanmadığını açıkça ortaya koydu.
Anayasa Mahkemesi şu tespit ve değerlendirmelerde bulundu:
"Tütün mamullerinin kullanılmasına yönelik düzenlemeler içeren 4207 sayılı Kanun'un 2. maddesi incelendiğinde özellikle kapalı alanlarda tütün kullanılmamasının esas olarak kabul edildiği açıkça görülmektedir
Kanunda tütün ürünleri kullanılmasına mahsus alanlar oluşturulabilecek kurumlar arasında ceza infaz kurumları da sayılmıştır.
Ceza infaz kurumunda bulunma insanın beden ve ruh sağlığından feragat edilmesini gerektirmez. Diğer bireyler gibi mahpuslar da beden ve ruh sağlıklarını koruma haklarına sahiptir.
Buna rağmen devletin sigara içilmeyen ortam sağlanması yönündeki yükümlülüğüne ilişkin düzenlemelere uygun olarak sigara içmeyen mahpuslara ilişkin olarak alternatif çözümler üretildiğine ve bu kapsamda başvurucunun rahatsızlığı da gözetilmek suretiyle değerlendirme yapıldığına dair yeterli açıklamaya yer verilmemiştir.
Sonuç olarak somut olayda başvurucunun sigara içilmeyen odada kalma talebinin reddedilmesi suretiyle maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına yapılan müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyaca cevap vermediği, bu nedenle demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı kanaatine varılmıştır.
Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir."
HÜKÜM: HAK İHLALİ VE TAZMİNAT
Anayasa Mahkemesi şu hükmü kurdu:
- Kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
- Anayasa’nın 17. maddesindegüvence altına alınan kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
- Başvurucuya net 13.500 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
- OYBİRLİĞİYLE karar verildi.