Galatasaray, Fenerbahçe ve Samsunspor'un Avrupa kupalarında iki hafta üst üste zaferleri, Türkiye için sadece bir istatistikten çok daha fazlasını ifade ediyor. Bu başarı, yıllardır Avrupa sahnesinde kanayan yaramıza merhem olabilecek nitelikte.

Galatasaray'ın UEFA Şampiyonlar Ligi'nde arka arkaya aldığı sonuçlar, sarı-kırmızılı takımın Avrupa'da ne kadar ciddiye alınması gerektiğini gösterdi. Fenerbahçe ise UEFA Avrupa Ligi'nde oynadığı tempolu ve organize futbolla taraftarını umutlandırdı. Ancak asıl sürpriz, Samsunspor'un UEFA Konferans Ligi'ndeki performansı oldu. Karadeniz fırtınası, Avrupa'da da esmeye devam ediyor.

Bu zaferlerin en somut faydası, UEFA katsayısına yaptığı olumlu katkı. Yıllardır Avrupa'da düşüşe geçen katsayımız, bu sonuçlarla birlikte toparlanma sinyali verdi. Unutmayalım: daha fazla takımla Avrupa kupalarında yer almak, daha fazla gelir ve daha fazla tecrübe demek.

Önemli olan, bu başarının geçici bir heyecan olmaktan çıkıp sürdürülebilir bir başarıya dönüşmesi. Kulüp yönetimlerinin bu dönemde daha sabırlı ve akılcı davranması gerekiyor. Kötü sonuçlar alındığında hemen sistem değiştirmek yerin, inanılan yolda ilerlemek gerekiyor.

Artık görev sadece bu üç takımda değil, diğer takımlarımız da. Avrupa'da söz sahibi olmak istiyorsak, kısa vadeli çözümlerden vazgeçip, uzun vadeli projelere yatırım yapmalıyız. Bu haftalar, futbolumuzun geleceği adına umutlarımızı yeşertti.

Şimdi bu umudu kaybetmeden, aynı kararlılıkla yolumuza devam etme zamanı.