Hem vatan hainliği, hem insanlık düşmanlığı, hem ahlaksızlık, hem şerefsizlik,  hem vicdansızlık, hem canilik, hem dolandırıcılık, hem hortumculuk ortamı hazırlanırken; 4 sağlık bakanı, 6 sağlık bakanı müsteşarı, 4 sağlık bakanı yardımcısı, 3 başbakan ve 1 cumhurbaşkanı görev başındaydılar.

Onlar!

İddianamede yoklar.

Niçin yoklar?

★★★

Bebek öldürüp SGK’dan kamu parası alan özel hastaneler yılda 6-7 kez denetleniyor. Nasıl oluyor da 6-7 kez denetlenen hastane aklanmış, paklanmış çıkıyor? Ve yine nasıl oluyor da “bebek öldürme üzerinden devleti soyma çetesi, İstanbul il sağlık müdürü ve şimdi de Sağlık Bakanı olan partili politikacının döneminde varlık ve faaliyet alanı” bulmuş oluyor?

İddianamede bu yok.

Neden yok?

★★★

Yeni doğan bebeği öldür, karşılığında devlet kurumu SGK’dan sana para versinler. Öyle böyle değil, yüklü para. Kurduğun özel hastaneyi bebek öldürmeyi ticarete dönüştürerek büyüt.

Davası başladı.

47 sanık var.

22’si tutuklu.

★★★

1399 sayfa iddianame hazırlandı; açık yazılmış: Acil yardıma muhtaç ya da muhtaç değil yeni doğmuş bebekler, özel hastanenin yenidoğan ünitesine sevk edilip 5 gün kaldıysa 10 gün yazılıp SGK’dan, yani devletten daha fazla para hortumluyorlar.

★★★

Kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçiriyor. Kamu zararına dolandırıcılık yapıyor. Suç işlemek amacıyla örgüt kuruyor. Resmi belgede sahtecilik yapıyor. Bebek öldürüyor. Bu katil sürüsünün aralarında doktorlar, hemşireler, sağlık personeli, özel hastane sahibi, yöneticileri var.

★★★

İddianameye örgütün başını çekenler: Doktor Fırat Sarı, doktor İlker Gönen ve ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir diye yazılmış. Örgütün başını çekenler bunlar ama bu örgüte hayat veren, fırsat sunan, arka çıkan, göz yuman, bebek öldürme üzerinden devleti soyma yolunu açan yapıyı hazırlayan birileri de var.

★★★

Bebek cinayetlerinden “1 Cumhurbaşkanı, 3 Başbakan, 4 Sağlık Bakanı, 6 Sağlık Bakanlığı Müsteşarı, 4 Sağlık Bakan Yardımcısının haberleri olmamıştır (!)” diye avunup kabullenecek miyiz? Haberleri vardı ve göz yumdular; hastane sahipleri bizdendir, partilidir, tarikattandır dediler diye şüphelenmeyecek miyiz?

★★★

İddianamede adı geçen, ruhsatları iptal edilip ödemeleri durdurulan 10 özel hastaneden biri de sağlık bakanlığı yapmış partililerden biri çıktı. Soruşturmayı yürüten savcı, makamında tehdit edildi. Savcıyı tehdit edenler kime güvendiler? Aralarında özel hastane sahipleri, başhekimler, üst düzey yöneticilerin de bulunduğu 25 kişi çete ile birlikte hareket ettiği, kasten bebek öldürme ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işledikleri tespit edilmiş olmasına rağmen niçin tutuksuz bırakıldılar?

★★★

Dava dosyasında müfettişlerin hazırladığı rapor var. Eski sağlık bakanının (Müezzinoğlu) sahibi olduğu özel hastane devletten 3 milyon TL transfer etmiş. TRG Hospitalist 57 milyon TL, Şafak Hastanesi 200 milyon TL ile SGK’yı soyanlar arasında öne  çıkıyorlar. 16.000 kişinin sağlam olan gözleri gereksiz yere lazerle ameliyat edilerek ve hiç yapılmamış ameliyatlar yapılmış gösterilerek devlet (SGK) hortumlanmış.

1 Cumhurbaşkanı.

3 Başbakan.

4 Sağlık Bakanı.

6 Müsteşar.

4 Bakan Yardımcısı.

Soygun yapılırken ve bebekler (en az 10) öldürülürken ne yapıyordu?

Bebek cinayetlerine böyle gelindi!

SSK, Bağ- Kur, Emekli Sandığı birleştirilip SGK’da toplandı. “Bütün hastaneleri sigortalılara açtık” propagandası yükseldi. SGK’nın çalışanlardan topladığı fonlar özel hastanelere akıtıldı. Sonra kendi bölgesinde bir doktor, bir hemşire, bir ebe ve bir sağlık memurunun bulunduğu ekiple “hem koruyucu ve hem tedavi edici hizmet veren sağlık ocakları” kapatıldı. Bu sağlık ocaklarının sayısı 6.377’ydi ve hem tedavi yapıyor ve hem de salgın hastalıkları takip ediyorlardı. Hastanelerde doktorlar için “performansa dayalı ücrete” geçildi yani doktorlar “ne kadar çok hasta bakar, ne kadar çok ameliyat yaparsa o kadar çok maaş alır” durumuna itildi. Bunun sonucu da Türkiye’de ameliyat geçirmemiş insan neredeyse kalmadı ve AKP’nin iktidara geldiği tarih olan 2002 yılında bir vatandaş yılda ortalama 3.1 kez doktora giderken bu sayı 2023 yılında 11.4’e çıktı. Salgın hastalık takibi kalktığı için Türkiye hep hastalanan insanlar ülkesi oldu. Bir yılda acil servislere başvuran hasta sayısı Türkiye nüfusunun bir buçuk katını geçti. Hastanelere kesintisiz yoğun hasta baskısı sonunda da doktorların bir hastaya ayıracakları muayene süresi 5 dakikaya kadar indi. COVID salgınında 285 insanımızı kaybettik ve aşı bile geliştiremedik. Türkiye’nin sağlığa kavuşması değil özel hastanenin çok para kazanması üzerine kurulu sistemin yan ürünü de; “cebimizden beş kuruş çıkmayacak yalanı” ile 17 şehir hastanesi müteahhidine 2017-2023 döneminde “hizmet bedeli ve kira olarak” 102 milyar TL devlet parası aktarılması oldu. Bebek cinayetlerine böyle gelindi. Bebek cinayetleri üzerinden devleti soyma düzeni kuranlar gizleniyor. Uyanın.