Aşağıda 2024-YKS testleriyle ilgili bir istatistik var.

Öğrencilere değişik alanlarda belli sayıda sorular sorulmuş ve verilen yanıtların ortalamaları alınmış.

Matematik, fen, sosyal bilimler konusunda ortalamanın düşük olmasına artık alıştık, zira Milli Eğitim’in bu alanlarda bir başarıya imza atma derdi yok.

O nedenle ben dikkatinizi din kültürü ve ahlak bilgisi dersine çekmek istiyorum.

Alan Yeterlilik Sınavı’nda öğrencilere altı adet din kültürü ve ahlak bilgisi sorusu sorulmuş.

Lise son sınıfta okuyan 863 bin 976 öğrenci de bu soruları yanıtlamış. Ortalamaları ne çıkmış dersiniz?

Sadece 1,275

Lise son sınıf öğrencilerine, önceki yıllarda liseyi bitirmiş ama bir üniversiteye girmek için sınava girmiş mezunlar eklenmiş. Rakam 1 milyon 776 bin 449’a çıkmış.

Bu kadar öğrenci içinde ortalama ne olmuş?

1,390.

Düşünsenize bir iktidarımız var, en çok Milli Eğitim bakanı değiştiriyor.

Milli Eğitim bakanlarımız “tarikat ve cemaatlere en yakın olan benim” yarışına giriyor.

Milli Eğitim bürokrasisi tarikat ve cemaatlerin kontenjanlarına göre belirleniyor.

Milli Eğitim Bakanlığımız, on yıllardır bütün enerjisini ve maddi kaynaklarını dindar bir nesil yetiştirmeye harcıyor.

Normal liseler ve ortaokulların binaları bakımsızlıktan dökülürken, onlar sürekli saray yavrusu gibi İmam Hatip liseleri inşa ediyor.

Atamalarda geçmişte en çok yabancı dil ve sınıf öğretmenliği branşları öne çıkarken, bu hükümet en çok din kültürü ve ahlak bilgisi dersine atama yapıyor.

Okul yöneticileri hep din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenleri arasından tercih ediliyor.

Din kültürü ve ahlak bilgisi dersine ek olarak en az üç adet din dersi daha çocuklara “zorunlu seçmeli” olarak dayatılıyor.

Bu detayı da unutmak olmaz:

Sınavdan önceki son cuma, sınava girecek bütün öğrenciler öğretmenleriyle birlikte sabah namazına gitmeye ve sınavda başarılı olmak için dua etmeye çağrılıyor (Yaptıkları en gerçekçi uygulama bu olsa gerek, zira öğrencilere “işiniz duaya kaldı” demek en mantıklı icraat olur).

★★★

Bütün bunlar da yetmiyor.

Bakan Bey’in “Sivil Toplum Kuruluşu” dediği tarikat ve cemaatlere, iktidar yanlısı vakıflara milyarlar akıtılıyor ve “iş birliği” yapılıyor.

Abiler/ablalar okullara gidip öğretmenlere patronluk taslayarak çocukları cami sohbetlerine, tarikat/cemaat dergahlarına götürüyor.

Bunlar da yetmiyor, başlattıkları ÇEDES programıyla çocuklara mezarlık temizletiyorlar, sınıflara mezar maketi getirip çocuklara “anneniz ölmüş, ona ağıt yakın” deniliyor, camilerde (çocukların ilgisini çeksin diye) palyaço gösterisi yaptırıp bowling oynatıyorlar.

Daha neler neler?

★★★

Peki sonuç ne oluyor?

Türkiye’nin en muhafazakâr, en dindar hükümetinin 22 yıllık iktidarının sonunda, din kültürü ve ahlak bilgisi dersinde, 1 milyona yakın lise son sınıf öğrencisi altı adet din kültürü ve ahlak bilgisi dersi sorusundan sadece birini doğru yanıtlayabiliyor.

İmam Hatip liseleri başta olmak üzere bütün okullar “deist” yetiştirme merkezine dönüşüyor (Bunu ben söylemiyorum, Diyanet’in hasır altı edilen raporunda yapılmış bir tespit).

Buna ne denir biliyor musunuz?

BECERİKSİZLİK!

★★★

Bu ülkenin janjanlı İmam Hatip binaları için harcanan milyarlarına yazık!

Tarikat ve cemaatlere akıtılan ve aslında tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan milyarlara yazık!

Ayrıca şunu da söylemek gerek:

YAZIKLAR OLSUN!

Bu kaynakları har vurup harman savuran Milli Eğitim Bakanlığı yönetimine yazıklar olsun!

“Biz buradayız, bu dersi en iyi biz öğretiriz. Tarikat ve cemaatlerin abi/ablalarına ne gerek var” demeyen din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerine yazıklar olsun!

“Dindar nesil yetiştireceğiz” diye çıktıkları yolda sadece “kindar nesil” yetiştirebilenlere yazıklar olsun!