Ekonomi Nobel’i alan Daron Acemoğlu, James Robinson ile birlikte yazdığı “Ulusların Düşüşü” kitabıyla tüm dikkatleri üzerinde toplamıştı. “Why Nations Fail” orijinal adı... 2012 ilk basımı...
Bu kitabın cevabını aradığı soru: “Neden bazı ülkeler zenginleşirken bazıları sürekli yoksul kalıyor?”
Neden bazı ülkeler jet hızıyla ilerlerken, bazıları kaplumbağa hızında bile ilerleyemiyor? Acaba zengin ülkelerin gizli bir refah iksiri mi var? Yoksa fakir ülkeler kalkınma laneti mi taşıyor?
★★★
Yıllardır “coğrafya kaderdir” sözüyle açıklanmaya çalışılsa da bunun tam olarak doğru olmadığı aslında biliniyor. Etkisiz olduğunu söyleyemeyiz, ancak tamamen kabul etmek de mümkün değil.
Nogales Arizona ve Nogales Sonora... Birbirine komşu olan ama farklı ülkelerde yer alan iki şehir. Bir adım atmak bile sınır geçmek anlamına gelebilir.
★★★
ABD tarafı Nogales Arizona ve Meksika tarafı Nogales Sonora... Hem Amerika hem Meksika bir adım uzağınızda...
ABD tarafı daha yüksek yaşam standartları, düzenli sokaklar ve büyük alışveriş merkezleriyle tanınıyor. Zenginlik kendini her adımda belli ediyor.
Meksika tarafı sefaletle, çetelerle, uyuşturucu kartelleriyle can güvenliği olmadan hayatını sürdürüyor. Sefalet kol geziyor.
Aynı toplum, aynı toprak, aynı iklim... İki ayrı ülke... Peki fark ne? Kitap buna odaklanıyor.
Cevap, kurumlar... Kitapta iki tür kurumdan bahsediliyor. Kapsayıcı kurumlar; bu kurumlar, tıpkı açık büfe kahvaltı gibi... Herkese eşit fırsatlar sunuyor. Dışlayıcı kurumlar; bu kurumlar ise kapalı özel parti gibi... Sadece davetliler girebilir, geri kalanlar kapıda bekler!
Davetlilerin kimler olduğunu söylememe gerek yok herhalde...
★★★
Kapsayıcı kurumlar, adından da anlaşılacağı gibi, toplumun geniş bir kesimini kapsayan ve herkese eşit fırsatlar sunan yapılar.
Bu tür kurumlar, insanların yeteneklerini ve yaratıcılıklarını ortaya çıkarmaları için gereken özgürlüğü ve destekleyici ortamı sağlar.
Güçlü bir hukuk sistemi, fikri mülkiyet haklarının korunması ve rekabetçi piyasa ekonomileri, kapsayıcı kurumların örneklerindendir.
Bu tür bir yapıda herkes, kendi çabalarıyla başarıya ulaşabilir ve bu da ülkenin genel zenginliğini artırır.
★★★
Dışlayıcı kurumlar ise gücü ve kaynakları az sayıda elde toplar. Bu tür kurumlar, siyasi ve ekonomik gücü belirli bir elit grubun kontrolünde tutar, böylece çoğunluğun ekonomik fırsatlardan faydalanması engellenir.
Dışlayıcı kurumlar, yenilik ve gelişmeyi teşvik etmek yerine, mevcut güç yapılarını korumaya odaklanır. Bu yapılar, genellikle yolsuzluk, adaletsizlik ve eşitsizlikle iç içedir ve toplumsal gerilimlerin sebebidir.
★★★
Dikkatimi çeken kısmı, kitap 485 sayfa... Son 40 sayfası kaynakların sıralaması... Nasıl bir araştırma yapıldığını anlaşılması açısından çok önemli bir ayrıntı.
İşin enteresan tarafı, kurumların olumsuz kullanılmasını yazarken sil o ülkenin adını, yaz Türkiye’yi onun yerine... Zerre sırıtmıyor bence... O Nobel aldığına göre hata galiba bizde!