İlkel, vahşi ve hoyrat bir olay bu... Uygar bir ülkeye yakışmıyor.
Muğla’nın Milas İlçesi’ndeki Akbelen Ormanı insafsızca kesilip yok edilmeye çalışılıyor! Hem de devlet eliyle... Devletin jandarması ve güvenlik güçleriyle...
“Böyle zulüm görmedik. Bu katliamı durdurun!” diye çığlıklar atarak direnen köylülere ve onlara destek olan çevre gönüllülerine orantısız şiddet uygulanıyor, üzerlerine biber gazı sıkılıyor, tazyikli su ve cop kullanılıyor.
24 Temmuz’da başlayan ağaç kesimine karşı direniş bir haftayı doldurdu.
Olaylarda yaralanalar var. 18 kişi gözaltına alındı!
O güzelim çam ağaçlarını koruma mücadelesi veren köylülerin ağlamasına, çığlıklarına, yerlerde sürüklenmelerine tüm yetkililerin kulaklarını tıkaması hazindir.
Mahkeme kararlarına rağmen devlet güçlerinin, kıyıcı ve çıkarcı iki şirketin yanında yer almasına da üzülmemek mümkün değil.
Yargı hiçe sayılıyor, halkın çıkarlarını koruması gereken devletin jandarması, güvenlik güçleri, gözü çıkar hırsıyla kararmış şirketlerin işini kolaylaştırmak için direnişçilere çok haşin davranıyor. Aldıkları emir böyle!
★★★
Neden bu kavga? Neden bu vahşi doğa katliamı?
Akbelen Ormanı’nın altında zengin linyit yatakları var. Linyit, termik santrallarda kullanılan bir kömür...
İki şirket, bu yataklardan faydalanmak için devletten geniş bir tahsis alarak o güzelim ormana dalmış, acımasız bir kıyıma başlamış!
Linyit kömürü için koca ormanı gaddarca mahvetmek, bitki örtüsünü yok edip binlerce köylümüzü mağdur ve perişan etmek herhalde akıllıca bir iş değil... Fakat ne çare ki, günümüzde milli değerlerimizi çıldırmışçasına tahrip ediyoruz!
Dünyadaki tüm ülkeler ormanlarına gözünün içi gibi bakıyor, biz ise termik santrallara kömür bulacağız diye binlerce ağacı katlediyor, doğaya sahip çıkan insanlarımıza zulüm uyguluyoruz.
Memleketi uygarlıktan uzaklaştırıp geriye götüren egemenleri gelecek kuşaklar nasıl anar bilemiyorum. Herhalde hayırla yad etmezler!
AYDEM, ölüm mü bekliyor?
Efendim, memleketin çivisi çıktı...
Ünlü sözdür: Deveye “Sırtın yamuk’ demişler, ‘Nerem doğru ki?’ diye cevap vermiş...
Bizim de halimiz o hesap...
Bodrum Gündoğan’dan önemi bir şikâyet aldım.
Bir değil, birkaç okur birden bildirdi...
Tercüman Evleri karşısındaki elektrik panosuna bir araç çarpmış ve panonun üzerinde “Ölüm Tehlikesi” işareti bulunan kapağını kopartmış... Tercüman Evleri sakinleri ve aynı yerdeki Polpo Beach Restoran yetkilileri elektrik dağıtım şirketi AYDEM’e panonun kapaksız ve çıplak halde olduğunu, kablolarında yüzlerce voltluk cereyan olduğu için tehlike yarattığını, derhal kapatılması gerektiğini bildirmişler...
Aradan 10 gün geçtiği halde AYDEM Elektrik Şirketi’nden gelen giden olmamış... Elektrik panosu açık halde duruyor. Herhalde birinin cereyana kapılıp ölmesini bekliyorlar!
TEBESSÜM
Vatan kurtaranlar nerede?
Ülkenin neresinde bir doğa katliamı olsa, ağaçlar acımasızca kesilmeye, ormanlar vahşice yok edilmeye başlansa, direnenler, engel olmaya çalışanlar nedense hep, “Solcular... Aktivistler... Ateistler... Deistler... Vatan haini” denilen gençler oluyor...
“Vatan, Millet, Sakarya” diye bağırıp çağıran, “Bayrak için ölürüz” diyen, bir karış vatan toprağı için kainatı yıkacaklarını söyleyenlerin hiç biri ortalıkta görünmüyor.
Bunların Akbelen orman katliamını ses seda çıkarmadan sadece seyretmeleri nedendir acep? Vatan sevgilerinden mi?
GÜNÜN SÖZÜ
Gerçek fakirler aza sahip olanlar değil gözü doymayanlardır!
