Siyasette takdir ettiğim politikacılardan biri Hüsamettin Cindoruk’tur.

Bugün 89 yaşında olan Cindoruk, Türk siyasî hayatında bir çınarıdır ve geçmişi tertemizdir. Onun yaptığı açıklamalar her zaman çok önemli olmuştur.

70 yıldır politikanın içinde bulunan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 17’nci başkanı olarak görev yapan Hüsamettin Cindoruk, Turgut Özal’ın ölümünden sonra vekâleten Cumhurbaşkanlığı yapmış ve önemli kararlara imza atmıştır.

İşte bu siyaset duayeni, AKP iktidarının 20 yılda Türkiye’ye çok zarar verdiğini söylüyor, “Askeri idareler bile AKP’nin yaptığını yapmadı!” diyerek şöyle devam ediyor:

“Şu an Türkiye Cumhuriyeti’nin idari şekli katı bir başkanlık sistemidir ve gerçek anlamda bir hükümet yoktur. Türkiye Cumhuriyeti bugün hükümetsiz idare ediliyor. Sayın Cumhurbaşkanı ülkeyi kararnamelerle idare ediyor.

Son 20 yıl Türkiye’nin duraklama dönemidir. Bu 20 yıl içinde Türkiye Cumhuriyeti kurucu değerleri zayıflamıştır ama bitmemiştir, çünkü yüzlerce yıllık bir gelenek vardır.”

★★★

Cindoruk, Cumhuriyet muhabiri İklim Öngel ile yaptığı görüşmede, “Haziran 2023” seçimlerinin Türkiye için “Rejim referandumu” olacağını belirterek:

“Bunların hedefi şeriat devletidir!” dedi.

Cindoruk’a göre:

“Tartışma şeri devletle medeni devlet arasındadır ve Siyasi İslâm Türkiye için tehlikelidir.

Cumhuriyet 20 yılda iki taarruzla karşılaşmıştır. İlki Ortadoğu’da başkanlık iddiası, ikincisi siyasal İslâm’ın iktidar olmasıdır.

AK Parti çok iddialı biçimde bir şeriat devleti kurmak istiyor.

2023 seçimleri rejimin referandumudur.

Bugün terminolojisi ‘Nas’a dayalı olan bir siyasi İslâm iktidarda...

Ülkeye din kurallarının hâkim olması isteniyor.

Bu seçimi yine şeriat yanlıları kazanırsa Türkiye sıkıntıya düşer.

Bunlar, bizim yaptığımız yürürlükteki anayasa yerine şeri anayasa istiyorlar.

Türk kültüründe ‘getir-götür’ yok. Birini iktidara getiriyor ama götürmüyor. Çivi gibi kalıyorlar orada... Götürmediği için de bayat yemekler midemizi bozuyor!”

Belediyenin tuzağı!


İstanbul Kadıköy Belediyesi’nden şikâyet var...

Aslında şikâyet çok da ülkemizin yoğun gündemi nedeniyle bunlara pek değinemiyoruz.

İlçe belediyesinin tuzağına düşen kazazede Sevil Numanoğlu yazıyor:

“Kadıköy Özgürlük Parkı’nın bakımsızlığı ve yerlerin bozukluğu bir tuzak gibi... Sabah yürüyüşüne çıkmıştım. Girintili çıkıntılı berbat döşenmiş taşlar, takılıp düşmeme sebep oldu. Burun üstü düştüm. Bir hayli kanadı. Kafamı yere çarpmaktan kurtuldum ama ayak bileğim çatladı. Acıklı halimi görenler ambulans çağırdılar.

Maddi-manevi çok zarara uğradım.

Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı’nın taşeronları işlerini doğru yapmıyor. Taşlar kötü döşenmiş... Aynı yerde düşen çok kişi olmuş!

Park yönetimi kaç kere dilekçe verdiği halde başkan bey kayıtsız kalmış!

Özgürlük Parkı Kadıköy’ün en güzel parkıydı. Şimdiki hali üzücü... Şerdil Başkan bir zahmet gidip parkın halini görsün de utansın!”

TEBESSÜM

Neden bu hale geldik?


Dursun, Temel’e “Bayılıyorum şu atasözlerimize” der.

Temel “Söyle de ben de bayılayım” diye cevap verir. Dursun sıralar:

“Bal tutan parmak yalar... Devlet malı deniz, yemeyen keriz... Üzümünü ye, bağını sorma...”

Temel “Bu sözler iyi de memleketin halini yansıtmıyor” der ve ekler:

“Zengin arabasını dağdan aşırır, fakir düz ovada yolunu şaşırır. Neden bu halde olduğumuzun özeti budur kardeşim!”

GÜNÜN SÖZÜ


Bu devirde paraya tapmayan insana “Adamdır adam” denir