Özlem GÜRSES / SÖZCÜ



 

Gezi ile kalplerde

1980’li yıllarda küçük bir taraftar grubunun başlattığı Çarşı, bugün sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada tanınan bir “sivil direniş hareketi”. Gezi Olayları’ndan çok önce bile manifestoları ve duruşları nedeniyle Türkiye’de çok sevilen Çarşı, Gezi sonrasında ise binlerce kişinin Beşiktaş taraftarı olmasını sağladı. Onlardan biri de benim! Yıllar önce ATV Haber Merkezi’nde bizzat Ali Kırca’nın taktığı GS rozetini aylar önce çıkardım ve artık Beşiktaşlı olduğumu açıkladım. Çarşı’nın liderleriyle Çarşı’da buluştum. Türkiye’yi, davayı ve hayallerini konuştuk...

Gezi’ye destek verdikleri için haklarında “darbecilik” iddiasıyla dava açılan Çarşı Türkiye’nin en çok konuştuğu taraftar grubu. Çarşı’nın önde gelen isimleri Ankaralı Ayhan, Deve Erol, Sosyete Meral ve 18’lik Müge ile Beşiktaş Çarşı’da buluştuk Hem Gezi’yi, hem Beşiktaş’ı hem Türkiye’yi konuştuk. İşte derbi öncesi anlattıkları

ANKARALI AYHAN ANLATIYOR: Asıl adı Ayhan Güner... Ama ona Çarşı’da Ankaralı Ayhan diyorlar. Tuzluçayır’da, yoksulla varlıklının bir arada olduğu ama genelde dünyaya “sol”dan bakılan bir mahallede büyümüş. Annesi işçi, babası memur. Okuldan kaçıp İstanbul’da maçlara gelirmiş... Çarşı grubunun yargılandığı Gezi davasında darbecilikle suçlanıyor. Müebbet hapis cezası isteniyor. İstanbul’da çayçılık yapıyor.
- ÇARŞI nedir sizin için?
- Çarşı Beşiktaş çatısı altında kurulmuştur. Beşiktaş için hayatını adayan insanların “feda” dedikleri bir gruptur. Biz Çarşı’ya öyle bakarız. Sonuçta herkes kendinde bir şey buluyor. Çarşı bir aşure tatlısı gibi. İçinde narı var, nohutu var, karanfili var, tarçını var... Bölge bölge, şehir şehir değişir tarifi. Ama bereketlidir. Faydalıdır. Her haneye girmiştir. Çarşı da böyledir yani. Herkes kendince içinde bir şey bulur, o bulduğu şeyden yola çıkar.
- Futbol kadar hem ekonomisi hem de sahadaki rekabeti vahşi olan bir alanda Çarşı’nın hiç hırsı yok sanki?
- Biz yıllarca hayatımızı futbola feda ettik. Ama belli bir noktaya geldikten sonra “Futbolu artık hayata feda ederiz” dedik. Zaten bunu dedikten sonra ne olduysa oldu! Toplumsal fikirlerimizle var olduğumuzda bizi istemediler. Hayat için futbolu elli bin kere de olsa feda ederiz! Statlar, tribünler, yeşil alanlar artık istedikleri gibi “koyun sürüsü” değildir. Kitlelerin derdini, sıkıntısını anlatacağı bir noktadır.

GEZİDE EV SAHİBİ BİZDİK

- Gezi’de herkes ÇARŞI’yı bu fikirleriyle tanıdı...
- Beşiktaş’ın Gezi olaylarındaki bir farkı şuydu; ev sahibiydik zaten, bir de burada kişiye karşı şiddet olmadı. Bizim buradaki varlığımızdan... İnanın Berkin Elvan Beşiktaş’ta bakkala gidip ekmek almak durumunda kalsaydı belki on kere on beş kere giderdi o bakkala, hiçbir şey de olmazdı. Ali İsmail Beşiktaş’ta bir öğrenci olsaydı, ona bırakın esnaf saldırmasını, esnaf kurtarırdı. Ethem Sarısülük polis memuruyla o halde kalmazdı.
- Stat konusu ne olacak?
- Stadın gecikmesi de bence siyasi bir nedenden olabilir çünkü Beşiktaş taraftarı Uğur Mumcu’nun kitabındaki Sakıncalı Piyade gibi... Dolayısı ile bekliyoruz.
- Bugün Çarşı hakkında çok ciddi gerekçelerle açılmış bir dava var... Ne olur?
- Keşke Rıfat Ilgaz yaşasaydı, Hababam Sınıfı Mahkemede romanını da yazsaydı ! Allah rahmet eylesin ona... Onu da böyle anmış olalım. O romanı yaşıyoruz şu anda biz: Hababam Sınıfı Mahkemede.
- Korkuyor musunuz?
- Hiçbir zaman korkmuyorum. Çünkü korku kaderi değiştirmez. Korkmakla da bir şey elde edilmez. Bu ülke korkular üzerine kurulmadı, kahramanlıklar üzerine kuruldu. Biz zaten kendi dünyamızı, kendi hayatımızı gençlik için adadık. Ondan dolayı korkmuyorum, gülerek her olaya, her davaya gidiyorum. Ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyoruz ki ben idamımı istiyorum.
- Çarşı çok ünlü oldu. Bu iyi bir şey mi?
- Hesaba katmadık biz bunları hiç. Gezi süreci boyunca peynir ekmek gibi BJK Store’larda senin ürünlerin satılmış. Bizler darbe ile yargılanıyoruz, kulüp yanımızda değil. O zaman kulübün de terör örgütüne yardım ve yataklık etmekten yargılanması gerekiyor.
- Korkuyorlardır belki?
- Korkuyorlar. Sonuçta böyle kulüpleri hep şımarık aile çocukları yönetiyor.

Gezi’de en büyük eylemimiz yürümekti


DEVE EROL ANLATIYOR Çarşı’nın pankartları onun eseri, sosyal sorumluk kampanyalarını da yapıyor. Müebbet hapsi isteniyor. Fotoğraf vermiyor. “Gezi’de de en büyük eylemimiz yürümekti. Herhangi bir şiddet olayına karışmadık” diyor. Yaptıklarını şöyle anlatıyor: “Geçen yıl ormanda açlıktan birbirini yiyen binlerce köpeğe 500 tane tahta kulübe inşa ettik. Çarşı Köy Okullarına Koşuyor kampanyası var. Ben bu kampanyalarla da ilgileniyorum. İki yılda 30 bin öğrenciye kışlık bot, mont, çanta gönderdik, hepsi yeni.”

Sevgiliyle buluşmaya gider gibi gideriz maça


Sosyete Meral Anlatıyor: Asıl adı Meral Eylem. Ama ona Sosyete Meral diyorlar.
- Niye “sosyete” diyorlar?
- Çok uzun yıllardır maçları VIP’ten izlerdim. Gezi’den sonra tribüne geçtim. O nedenle bana Sosyete Meral derler. .
- Çarşı nasıl bir yer?
- Dayanışması çok yüksek olan bir yer. Burada semtçilik de çok fazladır. Burada fırından ekmek alıyorsanız, bir tane fazla alırsınız. Yolda illa ki biri koparır, birine ikram edilir.
- Nasıl başlar bir maç günü sizin için?
- Bir maç günü herkes sosyal medyasına “kalkın, Beşiktaş’ın maçı var” diye yazar. Erkenden kalkarız. Kızlar olarak kuaförlerimize gideriz, böyle sevgiliyle yemeğe gider gibi hazırlanırız heyecanla.
- Sevgilinizi ekebilir misiniz maç için?
- Çoook, çok yapmışlığım var.
- Peki Beşiktaşlı olmayan biriyle olabilir misiniz?
- Tabii, o da olabiliyor, ama BJK hep çok öncelikli. Bizim kızların bir sözü vardır sevgililerine “Düşünsene seni Beşiktaş kadar sevdiğimi, çıldırırsın!”...
- Son olarak davayı sormak istiyorum, siz yargılanmıyorsunuz ama dava hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Ben davayı ilk duyduğumda Ayhan abiye “Yapabileceğimiz bir şey var mı ?” dedim. “Evet, var” dedi, “dik durun, sadece dik durun.” Biz de şu anda onların yanında dimdik duruyoruz.

Çarşı benim okulum hayat dersini alıyorum


EN GENÇ ÇARŞILI ANLATIYOR:
- Sen kimsin?.. Anlat bana .
- Ben Müge Bayır. Sanırım en küçük Çarşılı benim. 18 yaşındayım, Sanat Tasarım öğrencisiyim. Annem çok koyu GS’lı, babam da çok koyu BJK’lıdır. Benim ilk maçım Kasımpaşa’da bir deplasmandı, 4 yaşındaydım.
- Başına hiçbir sakatlık gelmedi mi?
- Okuldan çok kaçmışlığım var! Şu an Ayhan abinin yanında bunu söylemek zor...
- Çekinir misin Çarşı’nın abilerinden, ablalarından?
- Evet, çekinirim. Ben buraya gelirim, Musa abim olsun, Ayhan abim olsun hemen
“e-okulunu aç” derler. Notlarıma bakarlar, ödevlerime... Devamsızlığıma bakarlar. Eğitime çok öncelik verirler.
- O zaman Çarşı Beşiktaş’ın içinde bir okul aynı zamanda.
- Aynen öyle. Ben bir derdim olur buraya gelirim, bir yardıma ihtiyacım olur buraya gelirim. Onlardan çok şeyler öğreniyorum. Seviyorum onlarla olmayı. Bir hayat dersi burası.