100 yıllık oyunu bozuyoruz. Cumhuriyet bir geçiş süreciydi, 100 yıl parantezini kapatıyoruz. Bu söylemlerle “halkın bir bölümü üzerinde duygusal bağlılık yaratma” propagandasını önceleri Fesli Kadir adlı biri vardı; o yazar, dile getirirdi. Şimdi bu cümleleri; 23 yıldır kesintisiz iktidar olan partinin başkanı ve sözcüleri dillerine doladılar.
★★★
100 yıllık oyun dedikleri ve kapatılacak parantezin geçmişi nedir, gelişmesi nedir, kimler rol verdi, kimler rol aldı, kimler rol çaldı anlamak için; “Dedem Koruk Yemiş… Emekçilerle Yanyana Bir Hayat” başlıklı anı kitabını okumanızı öneririm.
720 sayfa.
1000’den fazla belge.
2000’den fazla isim.
Yeni yayımlandı.
★★★
Yazarı İzmir’in Menemen İlçesi’nde 1947 yılında doğmuş, emekli öğretmenden Arapça yazı dersleri, annesinden “namaza durmayı” öğrenmiş Boğaziçi Üniversitesi’nin (öncesi Robert Kolej) kimya bölümünü birincilikle bitirip kimya mühendisi olmuş Faruk Pekin, bir gün bile kimya mühendisliği yapmamış. Hayatının en verimli yıllarını, enerjisini, bilgisini, benliğini “Türkiye’nin sosyalist olmasına” adadığı için işçi sendikalarında emekçilerle birlikte geçirmiş.
★★★
1968 kuşağından.
İşçi gençlik el ele!
Kendini feda etme özverisiyle “sömürüsüz ve baskısız bir dünya ve Türkiye için” var olanı değiştirme mücadelesini seçen gençlik içinde yer aldım diye yazmış.
Ağır işkence gördü.
5 yıl hapis yattı.
★★★
720 sayfalık kitap içinde yazarın kendini anlatması çok az yer tutuyor. Faruk Pekin’in belgelere, isimlere, olaylara yer vererek asıl anlattığı; Cumhuriyet’in 100 yılı içinde en özel, en renkli, en değeli, en oyunbaz, en kışkırtıcı, en derin kırılma, savurulma, dayatmalarla Türkiye’nin tam bağımsızlıktan, laiklikten, demokrasinin ileri düzeye atlama çizgisinden kopartılıp devletin bütün gücünü bir sınıfın arkasına verip diğer sınıfı ezmesine zemin hazırlayan 1960 ile 1980 yılları arasında geçenler.
★★★
Yazar Faruk Pekin’in anılarında sergilediği gerçeklere göre bugün topluma rehberlik etsin diye uydurulan hikayeler, görüşe, eğilime, aşirete, tarikata, partiye doğru savrulmalar 1960-1980 arası atılan adımların sonucu olarak geldi.
Darbeler.
Kışkırtmalar.
Kumpaslar.
Baskılar.
İşkenceler.
Solculara, aydınlara, tam bağımsızlıktan, laiklikten, bölünmez bütünlükten, ileri demokrasiden yana olanlara yapıldı fakat bugünün İslamcıları, sanki darbe onlara karşı yapılmış gibi rol çalıyorlar. Oysa 1960-1980 döneminde onlar korundu, önleri açıldı, iktidar olsunlar diye önlerine fırsatlar döşendi.
★★★
Yazar Faruk Pekin kitabının 289’uncu sayfasında şunları yazıyor: “İlim Yayma Cemiyeti, Türkiye Kuran Kursları Koruma ve İdame Ettirme dernekleri, Türkiye Din Adamları Yardımlaşma dernekleri ve Federasyonu, Konya Mücadele Birliği ve Cemiyeti, Türkiye Yüksek Öğretim Huzur ve Dayanışma Cemiyeti, Aydınlar Ocağı, Fetullah Gülen’in kurucusu ve TC Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in bir ara fahri başkanı olduğu Komünizmle Mücadele dernekleri, Anadolu Milliyetçiler Derneği, Kuran kursları, İslam Enstitüleri, MTTB gibi gençlik kuruluşları, Hizbut Tahir, Rabıta-tül Alemi-i İslamin….”
★★★
Faruk Pekin!
Belge, belge..
İsim, isim…
Yıl, yıl yazmış.
Bugün; “100 yıllık oyunu bozuyoruz… Cumhuriyet bir geçiş süreciydi parantezi kapatıyoruz…” diyenler aslında o dönemin devlet güçlerince korunan, kollanan, kayrılanları oldular.
Dedem Koruk Yemiş…
Torunun dişi kamaşmış.…
Reza Zarrab evlendi gökten üç elma düştü!
İran ile altın ticareti yaparken Türkiye’nin gümrüklerini, devlet bankalarını, bakanlar, bakan eşleri, bakan oğulları ile kurduğu “değerli hediyeler vermeye” dayalı yakın ilişkileri kullanarak “kara para aklamaktan ve ABD’yi dolandırmaktan” tutuklanıp hapis yatan Reza Zarrab, ismini değiştirdi, Amerikan ismi aldı, Miami’de tarihi şatoda yeniden evlendi. Gökten 3 elma düştü. 3 elma kime yeter? 10 yıl önce Reza Zarrab Türkiye’de bir plaket töreninde protokolün ön safında duruyordu. Yanında şarkıcı eşi Ebru Gündeş vardı. Ebru Gündeş’in yanında, o sırada Başbakan eşi olan Emine Erdoğan ve onun yanında Bakan Egemen Bağış’ın eşi Beyhan Bağış duruyordu. Beyhan Bağış’ın yanında orduya zırhlı araç satan ve aynı zamanda medya patronu olan Ethem Sancak dikilmişti. Ethem Sancak’ın yanında dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in eşi Neval Güler vardı. Bu fotoğraf çekildikten sonra Emine Erdoğan, Reza Zarrab’a plaket verdi. Reza Zarrab, Emine Erdoğan’ın başkanı olduğu derneğe yüklü bir para bağışı yaptığı için bu plaketi alıyordu. Reza Zarrab plaketini alıp arka planda duran protokol koltuğuna oturdu. Yanında AKP iktidarının konut kralı Ali Ağaoğlu oturuyordu. Ali Ağaoğlu’nun yanında dönemin Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar vardı. Onun yanında dönemin Spor Bakanı Suat Kılıç ve Kılıç’ın yanında da dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan oturuyordu. Başbakan, Pakistan gezisi dönüşünde Reza Zarrab için “hayırsever bir işadamı” demişti.
Gökten 3 elma düştü. 3 elma kime yeter?