Sömürgeci-yayılmacı güçlerin yurdumuzdan yoksun kılma ve varlığımızı sona erdirme çabalarını boşa çıkararak yepyeni bir çağdaş devlet kurarak bize sonsuza değin bağımsız yaşama olanağını veren Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’e saldırıların çirkinliği karşısında insanın kanı donuyor. Ülkemizi yabancıların yönetimine bırakmakta hiçbir çekince göstermeyen Osmanlı yönetiminin sapkınlığını, Müdafaa-i Hukuk ruhu ve Kuva-yı Milliye ateşiyle başlatıp kazandığı Ulusal Kurtuluş Savaşı zaferiyle geçersiz kılan ATATÜRK demokrasiyi amaçlayan cumhuriyeti kurarak tarihsel görevini eşsiz bir örnekle yerine getirmiştir.
Her alandaki enkazı temizleyip temelini düşüncelerinin oluşturduğu Türk Devrimi atılımlarıyla ülkemizi bayındır kılma başarılarını birbirine ekleyen, barışçılığıyla duyurduğu güvenle dostluk anlaşmalarını gerçekleştiren, Osmanlı borçlarını öderken bilim, sanat, spor ve siyaset bağlamında “yoktan var etme” denilecek sonuçlara imza atan ATATÜRK, bugünlerde önemi ve değeri daha iyi ortaya çıkan, düşünce ve vicdan özgürlüğünün güvencesi, ulusal birliğin dayanağı lâikliği cumhuriyetin niteliği saydırdı. O’nunla övünecek, yabancıların bile içtenlikle alkışladığı bu halk adamı ile kıvancımızı sevinçle açıklayacak yerde O’nu karalayıp suçlamaya çalışan değerbilmez bağnazların akıl ve vicdan dışı tutumlarını izliyoruz.
Yalan dolan ustaları olmadık nedenlerle saldırılarını sürdürüyor. Ulusumuzu gönendiren, Türkiye’mizle özdeşleşerek kurumlaşan ATATÜRK’le ümmetten ulus düzeyine geldiğimizi bile unutuyorlar. Ulusal Kurtuluş Savaşı sonrasında nüfusumuz 11,5 milyondu. Her ailede en az bir şehit vardı. Erkeklerimizin çoğu gazi idi. Kişi başına gelir 50 kuruşu geçmiyordu. Şimdi nüfus 78 milyon. Bütçe geliri, açıklara ve borçlara karşın gereksiz giderler yapacak kadar yeterli. Şimdi ne varsa temeli cumhuriyetin eseri. Kuruluş yıllarının koşullarıyla şimdikileri karşılaştırmak, isyanları, İkinci Dünya Savaşı’nı gözardı etmek, her yanı bir atölyeye, bir fabrikaya dönen ülkenin sorunlarını bilmemek bağışlanamaz.
“Resmî tarih” diyerek suçlamaya kalkışan iktidar kuklalarının saçmalıkları tiksindiricidir. Kuruluştan sonra devrimlerle çağdaşlığa ve insanlık donanımlarıyla barışa uzanan engin açılımlarıyla ATATÜRK, İNÖNÜ ve arkadaşları ulusumuzun göğsünde gururla taşıyacağımız onur madalyalarıdır. Onların kazandırdıklarıyla bugünün yöneticilerinin kazandırdıklarını düşünürsek yapılan kınanacak yanlışlar daha iyi anlaşılır. Kazanılanların çoğu yitirilmiş, satılmış, peşkeş çekilmiş, nitelikleri bozulmuş, hepsinden önemlisi toplumsal barış ve ulusal dayanışma sarsılmıştır.
Şimdikiler ne kazandırmışlar, neyi başarmışlardır? Ayrımcılık, bölücülük, yakıcılık, çıkarcılık, terör, kadınlara saldırı, değişik ağır suçlar, köktendincilik, mezhepçilik, partizanlık, eğitim-öğretimde gerileme, işsizlik, iç güvenlik ve dış ilişkilerde bozulmalar, ekonomide endişeli süreç... Ne ile övünebilirler, nelerle anılabilirler? “2023 hedef”leri bir aşama, bir atılım değil, 1923’ün rövanşı olarak dillendiriliyor.