İşyerinden çıkınca bir “metroya gider” tabelası koydular, bir de evin orada “Metro çıkışı” levhası vardı sadece...
Birisini görüyorsun, dolmuşa binip ikincisine varınca, sanki metroya binmiş gibi oluyor insan...
*
Hatta muhterem karım “Niye geciktin?” dediğinde “Metro bu sefer bir-iki yere uğradı” dediğim oldu...
O da her zaman “Metro işte, bara oturtup yanında kuruyemiş de veriyorlarsa, insan geç kalabiliyor” demiştir...
*
Motorsuz uçak yaptılar bunlar... O zaman başbakandı, pilot montunu giyip, kemeri de bağladı ki ters taklada düşmesin...
Arkasına da yardımcı pilot oturttular, hani ola ki motorsuz uçak uçarsa, havada kalmasın...
*
Astronot okulu açtılar...
Bursa’da temeli atıldı, hoca geldi, kurban kesildi, Kuran okundu, dualar edildi... Yani ha biraz daha gayret, heyet uzay araçsız uçtu-uçacak...
*
Üretimsiz büyüme...
Uçan etiketli “düşük enflasyon”...
Fabrikasız sanayii...
Emeksiz zenginlik...
Doktorsuz hastane...
Hukuksuz adalet...
Hakimsiz mahkeme...
Suçsuz ceza...
Oruçsuz iftar...
Abdestsiz namaz..
*
“Metro” tabelasının altında metro deliğinin olup olmaması önemli değil...
Cumhurbaşkanı olmayan üniversiteden mezun mu, değil mi?..
*
Şimdi sıra geldi; parlamentosuz demokrasi yapıyorlar bize...
Bu ayın 24’ünde, üç kuvvet; yasama, yargı ve yürütmenin tek kişide olduğu demokrasiyi oylayacak millet...
*
Eğer bu sefer de “tek adama” oy verirse Türkiye...
Deliksiz metro ile iyi yolculuklar...