“Ekrem İmamoğlu’nun tepesinde ‘Demokles’in kılıcı’ sallanıyor!”

Bu ifade bize ait değil!

Eğer bunu Abdülkadir Selvi’nin yerine başka biri iddia etseydi pek önemli sayılmazdı ama onun yazması durumu değiştiriyor, İmamoğlu’na siyasi bir kumpasın hazırlığı izlenimi veriyor!

Çünkü Selvi, AKP’ye, özellikle Saray’a çok yakın yazarlardan biri. Diyor ki:

“2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası İmamoğlu’nun kafasında Demokles’in kılıcı gibi sallanıp duruyor!”

Vay canına! Sallanan kılıç düşerse, siyasette yangın başlayacak demektir.

Nedir Demokles’in kılıcı? Önce onu hatırlayalım.

★★★

Eski bir Yunan efsanesinden kaynaklanan ünlü bir deyimdir bu…

Efsaneye göre Siraküza Kralı Dionisyus, kral olmanın çok rahat ve güzel olduğunu savunan Demokles’e ders vermek için onu yemeğe davet eder. Demokles’i, ince bir sicimle tavana bağlanmış, ağır bir kılıcın altındaki koltuğa oturtur ve ona kral olmanın aslında büyük sorumluluk isteyen çok zor bir iş olduğunu göstermek ister. Kılıç, ip koptuğu an Demokles’in kafasına düşecektir.

★★★

İmamoğlu’nun durumu Demokles’in hali gibi…

“Ahmak davası” nedeniyle verilen 2 yıl 7 ay 15 günlük hapis cezası yüksek mahkeme tarafından onaylanırsa İmamoğlu için siyasi yasak başlayacak, 5 yıl siyasetten uzak kalacak.

Yani, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en güçlü iki rakibinden biri olan İmamoğlu’nu seçim sandığında yenmek yerine hukuk yoluyla, yarış dışında bırakmak istiyorlar!

İmamoğlu devre dışı bırakıldıktan sonra, diğer güçlü aday Mansur Yavaş’a da kim bilir ne tuzaklar hazırlanacak?

★★★

Hukuki olmayan, siyasi olduğu belli, adaletten uzak, 2 yıl 7 ay 15 günlük hapis ve siyaset yasağı kararına ilişkin dosya şimdi İstinaf Mahkemesi’nde…

Karar onaylanırsa, dosya Yargıtay’a gidecek. Yargıtay da onaylarsa siyasi yasak başlayacak. Kararın kesinleşmesi için Yargıtay’ın onayı şart.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek “Kararın beraat olması lâzım. Aksine bir karar Türkiye’de telafisi mümkün olmayan çok ciddi siyasal ve ekonomik sonuçlar doğurur. Uyarıyorum, siyaset bu davadan elini çeksin” diyor. Haklıdır.

İçinde adalet olmayan bu dava buram buram siyaset kokuyor!

Türk tıbbının gururu…

Değerli insanlarımızı neden harcıyoruz, neden hapislerde çürütüyoruz, bilemiyorum!

Mesela, Türkiye’nin yüzakı Prof. Dr. Mehmet Haberal… Yok yere hayatının 4 yılını Silivri zindanında geçirdi… Oysa o süre içinde birçok hayat kurtarabilirdi.

Yabancılar daha çok kıymet biliyor, bilim insanlarımıza bizden daha fazla önem veriyor.

Dünyanın en seçkin, en saygın bilinen bilim ödüllerinden biri olan “Medawar Ödülü” ilk kez bir Türk bilim insanına, Prof. Dr. Mehmet Haberal’a verildi.

Daha önce de çok sayıda uluslararası ödül alan Prof. Haberal, bunlara bir yenisini daha kattı.

“Dünya Organ Nakli Derneği” tarafından 34 yıldır verilen “Medawar Ödülü”nü alan Haberal, tevazu içinde:

“Benim için ödül, bu ülkenin varlığıdır. Sadece vatandaşlık görevimi yapıyorum. Önemli olan hasta insanlara yeniden hayat kazandırmaktır” dedi. İçtenlikle kutluyorum.

TEBESSÜM

İyi bir çoban ne yapar?

Roma İmparatoru Tiberius, halktan alınan vergileri aşırı derecede artıran eyalet valisini hemen görevden almış. Şaşkına dönen vali
boynunu bükerek
“Suçum nedir efendimiz? Ben ne hata ettim?” diye sorunca, imparator:

“İyi bir çoban, koyunların yününü kırpar ama derisini yüzmez!” diye gürlemiş.

Günümüzde bu söz, bizim vergicilere ders olur mu acaba?

GÜNÜN SÖZÜ

Geçmişe üzülmenin faydası yok, biz geleceğe bakalım!