Şelale gibi bir açıklamayı gökyüzünde uçarken yaptı. Ben şahsen kulaklarıma inanamadım. Sevindim. Acaba doğru mu anladım diye yakın dostlarıma telefon ettim.
Onlar da mutluydular.
Öneri bile yaptılar.
Destek yazısı yaz.
★★★
Neyini, neresini destekleyeyim diyecek oldum. Lafı ağzıma tıkadılar.
“Özlediğimiz Cumhurbaşkanı” işte böyle olur dediler! Firavun, padişah, kral, tek adam gücüne ulaşmış bir otoriter liderin demokrat olmaya karar vermesi, Türkiye’nin önünü açar diye umut yükselttiler.
★★★
Bir uçak dolusu gazetecinin önünde; “Benim tekrar seçilme veya tekrar aday olma gibi bir derdim yok” cümlesi Cumhurbaşkanı’nın ağzından çıkmışsa bunun mesajı ve anlamı büyüktür.
Tam bir demokratım.
Anayasaya uyacağım.
Gözüm yok.
Dert etmem.
Koltuk sevici değilim.
Yeniden aday olmam.
Çünkü hakkım yok.
Hak yemem.
★★★
Kanunlar var, orada yazıyor: Bir cumhurbaşkanı iki dönem seçildikten sonra yeniden aday olamaz. İkinci beş yılının ortalarında; türlü siyasi oyunlar, yalanlar, ittifaklar, ihtiraslar kumkuması yaratıp; “kilometreyi sıfırlayarak” yeniden 2 dönem daha (10 yıl) cumhurbaşkanı kalma pozisyonu üretmez.
★★★
Bunu yaptı.
Üçü referandum yoluyla olmak üzere 12 kez değişiklikle 177 maddelik Anayasa’nın 134 maddesi yenilendi.
Kilometre doldu.
Yeniden sıfırlandı.
Her anayasa değiştirilip kilometre sıfırlanarak yeniden cumhurbaşkanı olunca Türkiye hep geriye, kötüye, bunalıma, derin ekonomik ve ahlaki krize, ağır otoriter yapıya geldi, saplandı. Her anayasa değişikliği ile ülkemiz demokrasiden hızla uzaklaştı.
★★★
Savcılar, yargıçlar, hukuk, polis, bürokrasi iktidar yandaşlarını korumaya, muhalefeti ise tutuklayıp hapse atmaya zorlandı. Düşünce ve ifade özgürlüğünü yazıya dökmek suç oldu. Gösteriler polis şiddeti ile bastırıldı. Meydanlarda iktidarı eleştirdiler diye üniversite öğrencileri hapse kondu. Devletin bütün makam koltuklarına partililer yerleştirildi.
Parti oligarşisi doğdu.
★★★
Devletin tüm gücü, sivil toplum, sendikalar, basın, din ve diyanet iktidarın güdümüne sokuldu. Ekonomik kaynaklar, devlet bankaları, devlet şirketleri, devlet kurumları, valiler, kaymakamlar, cami imamları iktidar yandaşları için “servet zincirleri” oluşturmanın aletleri olmaya dönüştü.
★★★
İktidar diktası kuruldu.
Hapse konmuş Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu döneminde açılan; “4 kap yemek 40 TL Kent lokantasında” çıkan yemekleri beğenen yazı yazdı diye yemek yazarı bile savcının sorgusuna alındı.
★★★
Parlamentosunda adam dövülen, başkent Ankara’nın orta yerinde gündüz vakti muhalif oldu diye Ülkü Ocakları eski Başkan’ı öldürülen bir ülke olmuşken Cumhurbaşkanı, beklemedik bir müjdeyle; “Benim tekrar seçilme veya tekrar aday olma gibi bir derdim yok” deyiverdi. Böylece “işte özlenen demokrat cumhurbaşkanı” diye umutlanma ortamı doğdu.
★★★
Umut doğmadan öldü.
Doğarken boğuldu.
Sözde bile olsa “Demokrat Cumhurbaşkanı olabilmesi” bir tek gün bile sürmedi. Yakın çevresi ayağa kalktı; “Aman Reis sensiz bu ülke yapamaz” feryadı başladı. “Vazgeçemezsin, Cumhurbaşkanın aday olmaktan caymaya hakkın yoktur” diye nerdeyse tehdit edildi.
Sesini çıkarmadı.
★★★
Reis tam kuşatıldı!
Sözde bile “demokrat olmasına” asla izin yok. “Cumhurbaşkanı olma derdiniz yoksa Ekrem İmamoğlu’nu niçin hapse koydunuz?” sorusu en yalın haliyle orta yerde duruyor.
Kuşatanlar ballı!
Son üç gün içinde gazetelere yansıyan haberler şöyle: AKP’li eski Aile Bakanı Zümrüt Zehra Selçuk’un Devlet şirketi KARDEMİR’in yönetim kurulu üyesi yapıldığı ortaya çıktı. DHMİ eski genel müdürü Hüseyin Keskin ile Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un eşi Fatmanur Altun, THY yönetiminden ayrıldılar. Yerlerine AKP Kadıköy Belediye Başkan adayı ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz ve AKP İstanbul Kadın Kolları İl Başkan Yardımcısı Gülden Nacar getirildi. 80.000 TL aylık ücret ve yılda 4 maaş ikramiye alacaklar. Rize Limanı devletin malı iken satıldı özelleşti. AKP Milletvekili adayı Betül Birer, özelleşen Rize Limanı’na Türkiye Denizcilik İşletmeleri yönetim kurulu üyesi olarak atandı. Vakıflar Genel Müdürlüğü Müfettişlerince hazırlanan “yolsuzluk raporunda” Yunus Emre Vakfı’nda 61 ihale sürecinde 43.000.000 TL yolsuzluk yapıldığını isimler de sıralanarak yazıldı. AKP Ağrı eski Belediye Başkanı Savcı Sayan, AKP’li bir önde gelen için; “Erdoğan’ın yanında el pençe durup, devletin arazilerinin üzerine konmaya doymuyorsun” diye anlamlı açıklamalar yaptı.