Memleket öyle bir yer ki…
Bir tarafta torba torba düzenlemelerle maaşları katlanan meslek grupları…
Diğer tarafta ise devletin en kritik damarlarında çalışan, ama yıllardır kimsenin duymadığı sessiz bir çığlık: uzmanlar, müfettişler, denetçiler…
Ve nihayet…
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, bu sessiz çığlığı duyan birileri çıkmış olacak ki, yıllardır kangrene dönmüş özlük hakkı sorununa yönelik bir düzenleme yapıldı.
***
Konu öyle bir noktaya geldi ki tartışmanın tamamen yanlış mecraya kaydığına şahitlik ediyorum. Kim zam alıyor, ne kadar alıyor, neden alıyor… Ortada ciddi bir bilgi kirliliği var.
Şimdi gelin, asıl fotoğrafa bakalım
Ocak 2012’den Temmuz 2025’e kadarki 13,5 yıllık dönemde;
-> Birinci sınıf hâkim-savcı maaşı 27 kat artmış.
-> Doktor maaşı 36 kat artmış.
-> Araştırma görevlisi 34 kat, öğretmen 34 kat, hemşire 32 kat, asgari ücret 35 kat artmış.
Aynı dönemde müfettiş/uzman maaşı?
Yalnızca 21 kat.
Devletin beyni olması gereken kadrolar…
Devletin damarlarında dolaşan kanı analiz eden, finansı, kamu zararı riskini, piyasa dengesini, milyonların hakkını koruyan insanlar…
Yıllar içinde, hepsinin maaşında “en düşük artış” yapılmış.
Hani derler ya:
“Bu ülke niye böyle?”
Buyurun cevabı burada.
***
Vergi müfettişi, murakıp, uzman, denetçi olmak için gençler yıllarca çalışıyor.
Zor sınavlar, yabancı dil şartları, meslek içi eğitimler, usta-çırak geleneği…
Devlet diyor ki:
“Benim en nitelikli personelim sensin.”
Ama maaş bordrosu diyor ki:
“Benim en son hatırladığım kişi de sensin.”
2011 yılında kurulan Vergi Denetim Kuruluna mensup Vergi Müfettişleri sadece yılın ilk sekiz ayında tam 300 milyar TL yani 7 milyar dolarlık kayıtdışı/matrah farkı tespit etmiş.
Vergi incelemesi yapıyor, teftiş yapıyor, soruşturma yapıyor, kara para incelemesi yapıyor, savcılık soruşturmalarında görev alıyor, adeta “Devlet Aklı”.
Bu kişilerin özlük haklarına 2011’den beri tek bir iyileştirme yapılmamış.
Böyle bir ülkede ne olur?
Olacağı olmuş zaten:
-> Tecrübeli olanlar özel sektöre kaçıyor.
-> Gençler bu mesleklere artık başvurmuyor.
-> Devlette usta-çırak zinciri kırılıyor.
-> Ve devlet, kendi eliyle kendi denetim kapasitesini eritiyor.
***
Peki bu yeni düzenleme neyi amaçlıyor?
Bu bir “lüks zam” değil.
Bu bir “maaş şöleni” değil.
Bu bir “ballı kıyak” hiç değil.
Bu, devletin yıllardır ihmal ettiği kendi evlatlarına iade-i itibarıdır.
Fakat ortalıkta dolaşan bir yanlış bilgi daha var:
“Herkese 30 bin TL zam geliyor.”
Hayır.
Bu rakam üst sınır. Gerçekte iyileştirme 8.257 TL – 29.684 TL aralığında.
Üstelik kapsamın kahir ekseriyeti zaten uzman–müfettiş–murakıp–denetçi grubundan oluşuyor.
Yani memlekette yıllardır konuşulan “bürokrasi şişmanlıyor” söylemiyle de alakası yok.
Asıl dikkat edilmesi gereken bir nokta daha var:
Düzenleme, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda tüm siyasi partilerin oy birliğiyle kabul edilmiş.
Bu ülkede hangi konu oy birliği görüyor artık, düşünebiliyor musunuz?
Demek ki mesele siyaset değil…
Mesele devlet aklı.
Mesele, kamu denetim kapasitesinin çökmemesi.
Mesele, “devlet dediğin kurumun” nitelikli personelle ayakta kalması.
***
Gelgelelim asıl soruya:
Bu düzenleme 15 yıl önce yapılsaydı bugün kaç uzmanımız, kaç müfettişimiz hâlâ kamuda olurdu?
Kaç usulsüzlük raporu daha sağlıklı hazırlanırdı?
Kaç kamu zararı önceden engellenirdi?
Kaç genç, özel sektöre değil devlete hizmet etmeyi seçerdi?
Bu soruların cevabı yok…
Çünkü kaybolan yılları geri getirmek mümkün değil.
Ama en azından bugün için bir adım atıldı.
Bu ülkenin sesini çıkarmayan, şov yapmayan, PR peşinde koşmayan…
Ama devlet çarkının görünmeyen en kritik dişlileri olan insanların hatırlanması…
Belki de uzun zaman sonra ilk kez doğru yapılan işlerden biri.
***
Devletin omurgası güçlü olacaksa…
Bu omurgayı taşıyan insanların da güçlü olması gerekir.
Bugün yapılan şey bir lütuf değil, bir sadaka değil…
Bu ülkeye yıllarca hizmet etmiş insanların alın terine gecikmiş bir saygı duruşudur.