Dilimizde bazı sözler var ki herkes tarafından sıkça kullanılıyor, ancak yanlış olduklarını fark etmiyoruz bile. İşte bu tür ifadelere "galat-ı meşhur" deniyor. Arapça kökenli bu terim, "yanlış ama yaygın" anlamına gelir. Yani doğrusu farklı olsa da halk arasında o kadar benimsenmiştir ki bu yanlışlık adeta dilin bir parçası haline gelmiştir.

Mesela "Göz var, nizam var" ifadesini ele alalım. Aslı "Göz var, izan var"dır. Buradaki "İzan", anlayış veya sağduyu anlamına gelir. Ancak "nizam" kelimesi halk arasında daha yaygın olduğu için doğru şekli unutulmuş, yanlış ama yaygın olan versiyonu benimsenmiştir.

***

Bir başka örnek, "Ana gibi yâr, Bağdat gibi diyar olmaz." Bu sözün aslının "Ane gibi yâr; Bağdat gibi diyar olmaz" olduğu söylenir. Buradaki "Ane", Bağdat yakınlarında dik bir geçidin adıdır. Yani asıl anlamıyla "Bağdat gibi güzel şehir, Ane gibi sarp ama manzaralı bir yar (uçurum) olmaz" demektir. Ancak halk arasında "Ane" kelimesi "ana"ya dönüşmüş ve deyimin anlamı, anne sevgisinin eşsizliği üzerine bir yoruma kaymıştır. E kötü de olmamış. Ana gibi yâr olmaz tabii. Sevgiliniz dahil hiç kimse sizi anneniz gibi sevemez.

***

Dikkat çekici bir diğer ifade, "Zürafanın düşkünü beyaz giyer kış günü." Günümüzde bu deyim, zarafetine fazla düşkün kişilerin şartlara uygun olmayan davranışlarını eleştirmek için kullanılıyor. Buradaki "zürafa" kelimesi aslında "zarif ve şık" anlamında bir mecazdır. Soğuk kış günlerinde beyaz giymek, pratik olmasa da dikkat çekme ve gösteriş merakının bir sembolü olarak görülmüştür. Bu deyim, günümüz modern yaşamında da geçerli bir anlam taşır. Örneğin, dikkat çekmek için uygun olmayan bir davranış sergileyen veya kendini gösterme çabasında olan biri için kullanılır. Kısaca, bu deyim şartları gözetmeden şıklık peşinde koşmanın eleştirisi gibidir.

***

"Galatı meşhur" denince "Gönül ferman dinlemez" sözü de akla gelir. Doğrusu "Gönül fehman dinlemez"dir. Buradaki "fehman", akıl veya sağduyu anlamına gelir. Yani gönül, mantık ve akıl dinlemez demek istenir. Ancak "fehman" kelimesi az bilindiği için "ferman" olarak değiştirilmiş ve anlam kayması yaşanmıştır.

***

Bir başka örnek, "Güzele bakmak sevaptır." Bu ifadenin doğrusu "Güzel bakmak sevaptır."dır. Buradaki yanlışlık, "güzellik" kavramına duyulan hayranlıkla ilgili algı değişiminden gelir. Asıl ifade, insanlara güzel bir nazarla, iyi niyetle bakmanın sevap olduğunu anlatır. Ama halk arasında "güzel insanlara bakmak" anlamında yanlış bir yoruma kaymıştır.

***

Son olarak, "Eşek hoşaftan ne anlar?" sözünün aslında "Eşek hoş laftan ne anlar?" olduğunu biliyor muydunuz? Bu deyim, kaba birine nazik sözlerin bir etkisi olmayacağını ifade eder. Ancak zamanla "hoş laf" ifadesi "hoşaf" olarak değişmiş ve deyimin gerçek anlamı kaybolmuştur.

Galat-ı Meşhur örnekleri, halkın dil üzerindeki etkisini ve dilin yaşayan bir yapı olduğunun bir göstergesidir. Bu tür ifadeler yanlış gibi görünse de bazen yeni bir anlam katmanıyla dilimizi zenginleştirirler.