Olacağı buydu.

İktidar, 14 Mayıs 2023 seçimlerinden sonra ekonomik krizden çıkış umudunu (Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın deyişiyle küfeyi) Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e yükledi.

Bizi bu krizden sadece ve sadece “Şimşek’in uyguladığı (yüksek faiz, yüksek vergi, düşük ücrete dayalı) ekonomi programı”, “Şimşek’in uyguladığı maliye politikaları”, “Şimşek’in saldığı vergiler/har(a)çlar/cezalar” çıkaracakmış gibi bir algı yaratıldı.

★★★

Oysa gerçekler çok farklı.

Mehmet Şimşek, öncelikle kıt kanaat imkanlarla doldurulan Hazine’nin kasasından yandaş şirketlerin kasasına bağlanmış, yılda 4-5 milyar dolar geçen o hortumları kesmesi gerektiğini hepimizden iyi biliyor ama kes(e)miyor.

Mehmet Şimşek, asıl verginin milyarları götüren yandaş şirketlerden alınması gerektiğini, gariban küçük ve orta ölçekli işletmelerin boğazına çökerek toplanılan vergilerin derdine derman olmayacağını, tersine ekonomiye darbe vuracağını hepimizden iyi biliyor ama durumu değiştiremiyor.

Mehmet Şimşek, öncelikle Diyanet’in, Saray’ın, bakanlıkların korkunç israfına son vermek gerektiğini, memur servislerini kaldırarak kamuda tasarruf edilemeyeceğini hepimizden iyi biliyor ama Saray’a, Diyanet’e, tarikat ve cemaatlere aktarılan haksız bütçelere dokunamıyor.

Mehmet Şimşek, Anayasa’nın uygulanmadığı, demokrasi, insan hak ve özgürlüklerinin ayak altına alındığı bir ülkeye yabancı yatırım gelmeyeceğini hepimizden iyi biliyor ama bu konuları “siyasetin konusu” gösterme kolaycılığına kaçıp yakınından dahi geçmiyor.

★★★

Peki, Baş Ekonomist başkanlığında gerçekleştirilen toplantılarda yapılan konuşmalarda “Şimşek bizi bu krizden çıkaracak” algısı mı hakim, ülke gerçekleri mi?

Bilgiyle yazıyorum: Genel olarak birincisi...

Şimşek ve kurmayları genellikle TÜİK’in gerçeği yansıtmayan verileriyle ekonomik programlarının işe yaradığını gösteren bir ekonomik tablo çiziyor ve şu tür bilgiler paylaşıyor:

- İhracat artıyor, cari açık küçülüyor,

- Turizm gelirleri artıyor,

- Enflasyon düşüyor,

- Ülkeye sıcak para girişi artıyor,

- Kamu harcamaları azalıyor.

★★★

Bazı toplantılarda ise yatırımlar, halka hizmet kalemleri gündeme geliyor. Bu alanlarda durumun Şimşek’in verdiği bilgilerle çeliştiği görülüyor. Şimşek’e “madem öyleyse ödenek verin” gibi talepler geliyor.

Yandaş müteahhitlere akan hortumlara dokunmaya cesaret edemeyen Şimşek, söz konusu halka hizmet ve yatırım kalemleri olunca kaplana dönüşüyor, ödeneklere, projelere geçit vermiyor, meydan okuyor.

Haliyle de ortamlar biraz geriliyor.

(Her ne kadar Hazine ve Maliye Bakanlığı yalanlasa da) meslektaşım Nuray Babacan’ın son aktardığı kulis bilgisine konu olan toplantı da benzer bir toplantıydı.

Şimşek bazı bakanlıkların taleplerini karşılamayacaklarını anlatıp son noktayı koyduktan sonra salonda birkaç dakikalık gerilimli bir sessizlik olsa da Baş Ekonomist’in Şimşek’in yanında durduğunu, bu detayların da bizzat toplantıya katılanlar tarafından dışarıya taşındığını unutmamak gerek.

★★★

Baş Ekonomist her şeyin farkında.

Şimşek’in bırakacağı, gideceği dedikodusu dahi piyasalarda olumsuz hareketlere neden oluyor.

İktidardaki herkes biliyor ki Şimşek bırakır giderse ortalık iyice karışır.

Anlayacağınız, ülke ekonomisinde coğrafi sorunlar, enerji maliyetleri, küresel piyasalar dışında artık bir de “Şimşek kırılganlığı” söz konusu.

Yaptığım görüşmelerden edindiğim kesin sonuç şu:

Şimşek konusunda piyasalar rahat olsun.

Şimşek zaman zaman kabine üyeleriyle, bürokrasiyle gerilim yaşasa da görevine devam edecek.

Görevi bırakmak istese dahi her şeyin farkında olan Baş Ekonomist bırakmasına izin vermeyecek.