Emin Çölaşan’ın notu:Sevgili okuyucularım, sizlerden her gün çok sayıda mesaj alıyorum. Hepsine tek tek yanıt vermem ne yazık ki mümkün olmuyor. Bunlardan bazılarını yazılarımda kullanıyorum, bazılarını ise pazartesi günleri burada yayınlıyorum.
Burada kullandığım mesajların bazılarında, gönderen okuyucularımın isimlerini ne olur ne olmaz diye vermiyorum. Başlarına iş açılmasın.
Ayrıca bu mesajları, harf ve cümle hataları dahil, üzerlerinde hiçbir oynama yapmadan sizlere iletiyorum.
Her pazartesi günü burada, gazetemizin internet sitesinde buluşmak umuduyla.
________________________________________
sayın Çölaşan mersinden saygılar,sevgiler... bu mesajımı belki okursunuz umuduyla yazıyorum, en azından denemiş olacağım ve üzerime düşeni yapmış olmak istiyorum. ben bir öğretmenim ve bizlere sandıkta görev isteyip istemediğimizi sordular. istekli olanlar başvurdu. geçen gün bir öğretmen arkadaşım görev kağıdını almış ve şunu söyledi: " sandık başkanı olarak görevlendirilmişim ve ismimin karşısında chp yazıyordu. bir başkasının adının karşısında akp..." bundan önce birkaç seçimde görev almıştım ve ilk defa böyle bir şey duyuyorum. resmen sandık kurulu fişlenmiş. bu da yetmezmiş gibi henüz 18 yaşını yeni dolduran imam hatipliler isimlerinin karşısında akp yazan sandık kurulu başkanı görev kağıtlarını almışlar. LÜTFEN EMİN BEY BUNU BİR ARAŞTIRIP SORUN VE LÜTFEN KÖŞENİZDEN BUNUNLA İLGİLİ BİR YAZI YAZIN. SANDIKTA BİŞEYLER DÖNECEĞİNE DAİR GÜÇLÜ ŞÜPHELERİM VAR. LÜTFEN...
SAYGILAR...
( MALUM ZİHNİYET YÜZÜNDEN İSMİMİ VERMEZSENİZ SEVİNİRİM.)
________________________________________
Sayın Çölaşan, YSK'nın beyanı inanılacak gibi değil. Onlardan istenen cumhurbaşkanını denetlemek değil seçimlerin dürüst ve eşit bir ortamda meşru olarak yapılabilmesi için "Seçim sürecini" denetlemek. Bu farkı bilmemeleri kabul edilebilir mi?
Saygılar,
Enis
________________________________________
Sayin colasan,
MAlum YSK surekli olarak cumhurbaskaninin gezileri hakkinda red karari veriyor ki bu dogrudur. Cunku dava konusu cumhurbaskani olamaz. basbakanlik aleyhine acilsa davalarin seyri degisecektir.
anayasamiza gore cumhurbaskaninin tum sorumlulugu hukumettedir. cumhurbaskani sorumsuzdur. dava acilamaz..
muhalefet adam olsa cumhurbaskaninin tarafsizligini korumamasinin sorumlusu olan hukumet aleyhine dava acar ve devlet kesesinden yapilan tum odeme emirlerini iptal ettirir.
ismimim gizli kalmasini rica edecegim.
saygilarimla
________________________________________
Abicim merhaba; an itibariyle akp li seçmenin Cumhurbaşkanı Trabzonda miting yapıyor.
Diyor ki; "Diyanet işleri başkanı arabasını teslim edecekmiş, haberim olsaydı ben o arabayı teslim ettirmezdim. O kurum çok daha lüks (pahalı) arabaları hak ediyor " dedi.
Bende Türk Milletinin bir ferdi olarak diyorum ki; gerekli besini alamadığı için ölen bebeğin...
Soğuk elini trafikteki otobüsün egzozuyla ısıtmaya çalışan çocuğun...
Ambulans olmadığı için çocuğunun cenazesini sırtında taşıyan Babanın...
İlaç alamayan üniversiteli öğrencinin, Bakandan yardım talebi karşısında Bakanın harçlık uzatarak susturulmaya çalışan genç kız öğrencinin...
Çocuklarına istediği meyveleri alamadığı için Adanada intihara kalkışan babanın olduğu Ülkede; Diyanet İşleri Başkanlığının lüks arabalara değil, adam gibi bir MÜSLÜMAN DİN adamına ihtiyacı olduğunu lütfen Türk Milletinin dikkatine taşıyınız.
(Dilerseniz eğip bükmeden bu yazımıda köşenize taşıyabilirsiniz)
ismimin saklanması gibi bir talebim yok. Koskoca Ülkem bir yığın tehlike altındayken, küçücük benim doğru söylediğim sözler için tehlike altına girer miyim gibi bir kaygı umrumda bile değil.
Ekrem
________________________________________
Sayın Çölaşan;
Size yazdığım bu mektubum, -gene de inandığımızın bizlere göstermemesi inancım içinde - kehanetlerimi belirtecektir. Şöyle ki; 1) Bu ülkede, henüz gerçeklememiş seçimler öncesinde söylenen ve belirtilen ve de ayyuka çıkan şaibeler ile bir Parti'nin lideri cebren ve hile ile "başkanlık" sıfatını kazanacaktır; 2) "Millet", "Milliyetçilik" ve "Ulusalcılık" mevhumlarından yoksun olan bu kişi, ülkesinde etnik gruplar arasındaki ayrımcılığı daha da körükleyecek ve bu grupların birbirine karşı yaptıkları çatışmalara göz yumacaktır; 3) Askeri birlikleri lağvedecek ve bunların yerine kurduğu "polis teşkilatını" daha da güçlendirecektir; 4) Ülkeyi "İslâmcılar" ve "İslâm karşıtları" şeklinde ikiye bölecek, İslâmcı olarak nitelendirdiği grupları kurduğu teşkilat bünyesinde bir araya getirecektir; 5) "Ortadoğu İslâm Ülkelerinin Tek Lideri" olduğu sevdasına düşecek, komşumuz olan tüm İslâm ülkeleriyle arasını daha da açacaktır; 6) Bir türlü yamanamadığı Doğu ve Batı Bloklarıyla arası iyice bozulacak ve onlara karşı da cepheleşmesini kuvvetlendirecek çareler üretecektir; 7) "Ortadoğu'nun tek gücü olduğu" iddiasıyla bu Bloklara meydan okumak cesaretini bulacak ve savaş yapmaktan asla çekinmeyecektir; 8) Sonuçta, geçmişte olan "Orta Doğu savaşlarının" en ağırı olanını Dünya Tarihine kaydedecektir.
SELÇUK
________________________________________
Günaydin Emin Abim,Frankfurtta Türk Konsoloslugu bile beyleri sol kapidan bayanlari sag kapidan iceriye aliyor.
buda yeni moda.
saygilarimla Hakan
________________________________________

Sayın Emin Bey kardeşim,Beykozda bizzat şahit olduğum bir konuda sizi bilgilendirmek için rahatsız ettim.
AKP li bir gurup, azına kadar torba ve poşetlerle (içinde kahve ve oy dilenen yazılarla ki biri başbakan Davutoğlu imzalı olmak üzere) minibüsle yaklşık 10 kişilik gurupla ev ev bu hediyeleri! Dağıtıp oy dilenciliği yapmaktadır. Ekte resimlerini de gönderiyorum.
Selam ve Saygılarımla.
________________________________________
Sevgili Emin Ağabey merhaba,
Her gün sizin yazılarınızı heyecan içinde ve büyük keyifle okuyorum.
Bugün yine sabırsızlıkla okumaya başladım.
12 Eylül’ün baş mimarı Kenan EVREN için yazdıklarınızı görünce hem duygulandım, hem içim sızladı, tüm o yıllar gözümün önünden film şeridi gibi geçiverdi.
1980 yılında ben ortaokul son sınıfa gidiyordum, boyum arkadaşlarımdan 15-20 cm. kadar uzundu ve hem mahallede hem de okulda kalabalığın içinde direkt fark ediliyor ve yaşımdan büyük gösteriyordum.
O yıl liseye başlayacaktım, Annem ile Babam düşünceli ve bundan ciddi sıkıntı duyuyorlardı. Sebebi benim okula gitmem değil, giderken ve gelirken yollarda yaşayacaklarımdı, hatta okul bahçesinde…
Çok iyi hatırlıyorum çevremizde özellikle üniversiteye veya işine gidip gelen ağabeylerin her fırsatta köşe başlarında önleri kesilir; sen yeşil anorak giymişsin demek ki solcusun, sen bıyığını uzatmışsın demek ki sağcısın gibi bahaneler ile dövüldüklerine korku içinde çaresizce tanık olurduk. Üsküdar, Bağlarbaşı veya yakın çevre meydanlarında sürekli bombalı pankartlar asılır ve o gün birilerinin canları yanar, kan akardı. Biz her sabah Annem ve Kardeşimle, Babamı yolcu ederken (Çünkü Üsküdar’dan vapur ile Karşı yakaya geçerdi.) akşama sağlıkla gelebilecek mi diye korku ile bekleşirdik.
Devleti yönetenler ne yazık ki kendi dertlerine düşmüş bunları görmezden gelirlerdi.
Bizler T.C. Vatandaşı olarak o günleri korku ve zorluklar içinde yaşarken TSK Yönetime el koyarak Türk Halkına nefes aldırdı.
Sizin de yazdığınız gibi iyi yönettiler, kötü yönettiler, yanlış yaptılar, doğru yaptılar ama bir şey vardı ki ne Kenan EVREN’in nede ortaklarının hiç birinin ve Ailelerinin isimlerini olumsuzluklar içinde duymadık, özellikle Ailelerinin kim olduklarını bilmedik ve haklarında rüşvet, avanta sözü geçmedi, hiç biri ön plana çıkmadı, örtülü ödenek bahsi geçmedi (Kaldı ki ellerindeki imkanla kralını götürebilirlerdi.), hatta Kenan EVREN kitabında yazmıştı, rahmetli eşi rahatsızdı… Kendisi koskoca T.C. Devlet Başkanı’ydı ama laf ederler diye bakıcı, hizmetçi tutmamıştı. Birde şimdikilere ve rezaletlerine bakın… T.C. Vatandaşı olarak insanın içi sızlıyor.
Daha söylenecek çok şey var ama ne yazık ki göz göre göre koyun gibi kaval çalanın peşine giden bu Millet oldukça…
Sevgili Emin Ağabey, nedenini bilemiyorum bugüne kadar hiçbir köşe yazarına yazmadım ama bugün sizinle paylaşmak dertleşmek istedim.
Sevgi ve Saygılarımla,
Alp
________________________________________
Kenan Evren hiç sevmediğim bir insandı (O zamanlar bu sebeple beni vatan hainliği ile itham edenler şimdi nerede pek merak ediyorum) Fakat yazdıklarınıza harfiyen iştirâk ediyorum. Evet, Allah rahmet eylesin!
Hürmetlerimle
Dr. Selçuk
________________________________________
Emin Abi merhaba saygılarımla.
Ben Keçiören Kanuni T.E.M.L 11. sınıfta okuyorum. Bizi bugün (12.05) İncirlideki Yunus Emre Kültür Merkezi'ne seminere götürdüler. M. Akif ERSOY'un Safahat adlı eseriyle ilgili dediler. Gittik. Dinlediğimizde çok alakasız bir konuyla karşı karşıya kaldık. Adam resmen Arapça-Osmanlıcanın propagandasını yapıyordu. Arapçanın öğrenilebilmesi en kolay dil olduğunu söyledi. Bir arkadaşımız çıkıp "Arapça öyle bir dil ki, Allah var demek isterken fonetik bir hata yüzünden töbe haşa Allah Yoktur dedirtiyor. Bu dilin neresi iyi, neresi güzel" diye gereken cevabı verince sus pus kaldı. Bir ara ufak bir ara verilmişti. Konuşmacı, hazırlanmaları esnasında bir şarkı söyledi ve hepimizin katılmasını istedi. Şarkıda ecdadımı severim, korurum, ona karşı olanı boğarım gibisinden sözler vardı. Bu yapılan bize yönelik tamamen bir beyin yıkama operasyonudur, ne yazık ki şikayette bulunabileceğimiz kimse yok, Keçiören İlçe Milli Eğitim Müdürü'ne kadar oradaydı. Türkçe'yi bile adam akıllı bilmeyen herifler bize Osmanlıca öğretmenin derdine düşmüş.Bari sesimizi sen duyur, o kıytırık, Arapça-Farsça kırması, Osmanlı dönemi halkta bile kullanılmayan o boktan dili öğrenmek istemiyoruz.
-Abi ismimi vermezsen sevinirim. Ayrıca gazetede İstanbul 3. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı E. Tümg. Osman PAMUKOĞLU'nu tanıtıcı yazıları da görmek istiyoruz. Şimdiden sağ ol.
________________________________________
Bu ülkede ekonomide her türlü altyapı, iletişim, turizm gibi çığır atlatan ayrıca yasakların kaldırılması,AİHM'ne bireysel başvuru gibi özgürlükler ve demokrasi anlamında çok önemli gelişmeleri arkasında beş tane general varken yapabilen ve hepi topu 6-7 sene iktidar olan
rahmetli Özal'ı hırsızlıkları başlatmakla anmanızı şiddetle kınıyorum ve kabul etmiyorum.
Gerçekten bu tür yolsuzlukların başladığı dönem olarak - hatırlayacak yaşta olmanız dolayısıyla- Yahya Demirel'in Kemal Ilıcakla hayali ihracat ilişkilerini hatırlamamanız için özel bir sebebiniz olmalı diye düşünüyorum
Salih
________________________________________
günaydın sayın çölaşan;
bahsedilen "anırma" jet fadıl'ın araba fabrikası kurma palavrası ile ilgili yıllar önce fatih altaylı'nın söylemidir. sayın Altaylı:"jet fadıl böyle bir fabrika kursun ben de istiklal'in ortasında eşekler gibi anıracağım" demişti.(sanırım teke tek programı idi) saygılarımla Dr.Mahmut
________________________________________

Emin Bey Merhaba;Tesadüf olmadığına inandığım bazı fotoğrafları tarafınıza iletiyorum.
Fotoğraflarda 4 farklı arap vatandaşı (muhtemelen Libyalılar ya da oralı olduklarını söylüyorlar) göreceksiniz.
Bu insanların tek ortak noktası ise bacaklarında !
3 tanesi koltuk değnekli, 1 tanesi sandalyede.
Sadece bunlarda değil otelde bunun gibi daha çok örnek var. Bunlar benim fotoğrafını çektiklerim.
Şimdi sorularımı arz ediyorum :
1- Bu adamlar gerçekte kim ?
2- İstanbul' da Giyimkentte Ramada Otelde bacakları bu halde olan arap vatandaşları nasıl bir araya gelmiş ?
3-Kimin ya da Devletin bundan haberi var/var mı ?
4-Tedavilerini Türkiye'de mi gerçekleştirdiler ?
5- Eğer tedavileri Türkiye' de olduysa bunu kim ve hangi hastanede sağladı?
6- Bu adamların bacaklarındaki sorun ne ? Nasıl bir operasyon geçirdiler?
Aslında bu soruların cevapları zaten belli fakat kesin bir şey söyleyemiyorum.
Bu adamlar muhtemelen Türkiye tarafından desteklenen suriyeli muhalifler. Hepsi güzel güzel tedavisini olmuş 5 yıldızlı otelde paşalar gibi kalmakta ve iyileştiklerinde muhtemelen tekrar savaşmaya gidecekler. Belki 7 Haziranda oy da kullanacaklar!
Umarım ben yanılıyorumdur. Maalesef öyle zamanlar geçiriyoruz ki bunlar hakkında aklıma başka bir şey gelmiyor. Eğer iddam doğruysa ne acı!
Benim vatandaşım hastane merdivenlerinden sürünerek çıkarken bu durum gerçekse insanı kahreder!
Umarım derdimi anlatabilmişimdir. Zaten sizlerinde bunun gibi daha ne çok örnekler gördüğünüzden eminim. Yinede paylaşmak istedim.
Konu hakkında kimlik bilgilerimin tarafınızca saklı kalmasını talep
________________________________________
Sevgili Emin Ağabeyciğim,Ben Kütahya' da yaşayan sıradan bir vatandaşım arabamı hergün park yasağı olmayan trafiği engellemeyen bir bölgeye park ediyor ve günlük yaşantımı idame ettiriyorum. Bugün şehrimize boşbakan Ahmet Davutoğlu geliyor diye dün akşamdan aracımın camına bıraktıkları bu notu sizinle paylaşmak istedim saygılarımla. Bu sabah ise gerek ekip otolarının megafonu ile gerekse telefon açarak tüm araçları bölgeden çektirdiler bu hangi adalete sığar sorarım neyin korkusunu yaşıyorlar hani bunlar halkın adamlarıydı ya ne oluyor?
________________________________________
Emin Bey merhaba,
Ben Samsun'da yaşıyorum.
Malumunuz tarafsız Cumhurbaşkanı mitinglerine devam ediyor. Önümüzdeki hafta Samsun'da da miting yapacakmış. Güya toplu açılış! 2 gündür akp nin tüm seçim arabaları bunun anonsunu yapıyor. akp seçim araçları afiş asıyor. İsterseniz olayın videosunu da gönderebilirim.
Siz bunları zaten biliyorsunuz ama ben yinede yazmak istedim.
Saygı ve sevgilerle
Sedat
________________________________________
Emin Çölaşan Bey merhaba,
Biz Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çalışan asistan hekimleri olarak yönetim ile ilgili ciddi bir sıkıntıyı paylaşmak istiyorum.
11 Mayıs 2015 pazartesi günü erişkin Onkoloji binasındaki yatan hastalar apar topar başka kliniklere aktarıldı ve nedende onkoloji binası aşağıya doğru kayma tespit edilmiş. peki soruyorum hastalar hızlıca diğer kliniklere dağıtıldı peki doktor hemşire ve diğer hastane sağlık personeli güvenliği ne olacak . Bizler insan değilmiyiz. herhangi bir yıkım veya bina kayması olduğunda hastalar ve biz sağlık personeline bir şey olduğu zaman çocuklarımıza ve eşimize hastane başhekimi ne cevap verecek. Acaba Soma faciası gibi geçiştirilecek mi. Bu konun köşe yazılarınızda geçmesi dileğiyle..
Saygılar
________________________________________
7 Haziran seçimlerinde bir oy bile çok değerli. Yüzde on barajını geçemeyecek partiler de seçime giriyor. Bu partilerin seçmenlerinin vereceği oylar boşa gidecek. Yazılarınızda bu seçmenlere bir çağrıda bulunmayı düşünürmüsünüz? Oylar boşa gitmesin. Sadece bu deçimde iktidar olursa seçim barajlarını kaldırcağını ilan eden chp'ye oy versinler. Versinlerki bir sonraki seçimde meclise girebilsinler. Selam ve saygılarımla...
ALİ
________________________________________
Sayın ÇÖLAŞAN,
Temiz Toplum ve Yavuz Hırsız...
Çok eski bir okuyucunuz olarak: yolsuzluk, rüşvet ve zimmete para geçirme gibi yüz kızartıcı hallerin
üzerinde en çok durduğunuz konulardan biri olduğunu da bilirim. Ne hikmetse Demokrat Parti'nin iktidara
geldiği gün olan, 14 Mayıs tarihli "Hırsızın Hiç Mi Suçu Yok!" başlıklı yazınız üzerine de, hoşgörünüze sığınarak ben de naçizane bu konuya değinmeden edemedim. Şöyle ki: 1950'lerde başlayan ve ara ara hemen her devirde ortaya çıkan ve özellikle 1980'lerin sonlarında da âdeta kurumsallaşarak devam eden bu yakışıksız durum karşısında, bazı yazılı medya organlarının da, belki bir faydası olur umuduyla, ülke genelinde bir tür "Temiz Toplum" ve "Temiz Eller" kampanyaları başlattıkları sizin de malumunuzdur... Ve bu bağlamda, ben de birçokları gibi, bu kampanyalara "Temiz Toplum" adlı şiirimle katılmıştım:
"Temiz Toplum diye attık
Ve ne bulduysa temizleyen
Semiz kişiler yarattık...
'O' da bunlardan biriydi...
Hiç hayır demedi ve ne bulduysa yedi..
Ot buldu, yüzü koyun otladı...
Su buldu, balıklama atladı...
Para kesesi doldu ama
Safra kesesi patladı!
Ey "Temiz Toplum" diyenler,
Bıraksanız çatlayacak yiyenler!
İnsaf edin, kaldırın artık bu sofraları
Ve temizleyin şu safraları!.."
Ancak ne yazık ki bu kampanyalar hiç etkili olamadıkları gibi, toplum da gittikçe daha çok kirlendi ve açılan Beyaz Sayfalar da simsiyah hale gelince, sonunda üst kademelerdeki bazı zevatın yolsuzluk ve rüşvet iddiasıyla suçlandığı bugünlere gelindi. Şimdi de siz "Hırsızın Hiç Mi Suçu Yok!" diye soruyorsunuz? Ama o eğer yavuz bir hırsızsa ve üstelik ev sahibi de mülkünü yasal olarak ona karşı korumaktan âcizse, suçu hırsıza
yüklemek çok büyük bir haksızlık olmaz mı?
Saygılarımla,
Nur GÜRKAN
________________________________________
Sayın Çölaşan;
"-Hırsız, hırsızlar var" diye, diye feryat ederken, gözümüzün önünden kaçan bir gerçeği şimdi fark ettim ! Hırsızın arkadaşı kim olur ?; tabiyi ki hırsız olur.. Hak ve adalet kavramından yoksun olanın arkadaşı kim olur ?; tabiyi ki bu kavramlardan yoksun olan kişi olur.. Yandaşın arkadaşı kim olur ?; tabiyi ki yandaş olur.. Şimdi bunları şu sonuca bağlıyorum: Sen ve ben hiç mi, hiç hayıflanmayalım.. Demek ki ülkemizde % ...si hırsız olan, % ..si adalet kavramından yoksun olan, % ...si şuursuzca hareket eden veya bilinçli olarak yavşaklık yapan bir kesim var ki, işte bunlar bu Parti'yi destekliyor ve de besliyor. Neden mi devam edecektir ?; senin gibi gazetecilerin halkımızı yeterince uyaramadığı için devam edecektir; başta CHP olmak üzere diğer Parti mensuplarının halklarımızı aydınlatamayacağı için devam edecektir; hırsızlığı kutsal kitabımıza uydurup, bunu işin fıtratında olduğunu ispat edenlere karşı, bunun aksini ispat edecek bir kişinin yoksunluğundan dolayı devam edecektir; velhasıl devam edecektir.
Sayın Çölaşan, Aziz Nesin'i bir kez daha anarak, sana saygılarımı yinelerim.
SELÇUK ANT
________________________________________
Emin bey merhaba köşenizde şu konuya yer vermenizi rica ediyorum tv de mevlit kandili izledim bu akşam miraç kandili izledim yani kısacası dinayetin bütün hutbelerinde ATATÜRK ve silah arkadaşları yok bu beni çok üzüyor ATAMIZ hutbelerde niye yok bu konuya değinirmisiniz? Saygılarımla...
Osman
________________________________________
Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip beyin her fırsatta övdüğü Adanan MENDERES kim?
Adnan Menderes: ”Oğlum, tahsilini tamamladın artık hayata atılacaksın. Bundan sonrası için ne düşünüyorsun? “
Yüksel Menderes : “baba izin verirseniz serbest meslek, ticaret gibi konulara girmek istiyorum “
Adnan Menderes : “iyi güzel ama Yüksel, sen serbest meslek veya ticaret konusunda ne yapacaksın? Ne alıp satacaksın? Senin alıp sattığın ben olacağım. Ben başvekil olduğum müddetçe sen ne yaparsan yap, yaptıkların bana bağlanacak. Bu beni rahatsız edeceği gibi seni de rahatsız edecek. Kusura bakma ama bu düşünceni uygun görmüyorum. Sana yakışan devlet memurluğudur “
(Adnan MENDERES ‘ in oğlu 2 üniversite bitirmiş akıllı, eğitimli bir insandır.”
Bu konuşma metni, “BABAM VE BEN “ adlı Aydın Menderesin kitabından alıntıdır.
Her lafın arasında Adnan MENDERES i ne kadar sevdiklerini ve takdir ettiklerini söyleyen, günümüz cumhurbaşkanı ve politikacılarının kendilerine örnek almaları gerektiğine inanıyorum.
Ergun