Erdoğan, Avrupa'nın Türkiye'ye karşı tutumuna ilişkin sorulan bir soru üzerine, "Onlar ne tür muamele yaparlarsa bizden öyle muamele görecekler. Olay bu kadar basit. Onlardan herhangi birisi bizim elimize düşerse, aynı muameleyi görürüler. Kesinlikle vermicez. Ben bu görevde, bu makamda olduğum sürece asla" dedikten sonra sözü Deniz Yücel'e getirerek, "İşte bir tane geldi ya. Bunu bizzat kendisi istedi" diye konuştu.

Yücel'in PKK ile bağlantısı olduğu iddialarına ilişkin olarak da, "Elimizde görüntüler, her şey var. Bu tam bir ajan terörist" sözlerini tekrarladı.

Erdoğan'ın Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel'in Almanya'ya iade edilmeyeceğini açıklamasına Alman siyasetçilerden tepki geldi.

Hür Demokrat Parti (FDP) Genel Başkanı Christian Lindner Bild gazetesine yaptığı açıklamada, "Erdoğan, Türkiye'nin bir hukuk devleti olmadığı ve Avrupa Birliği üye adaylığına uygun olmadığına dair son kuşkuları da ortadan kaldırmıştır” diye konuştu.

basliksiz-14-2

İÇİŞLERİNDEN TEPKİ: DAVANIN GERÇEK YÜZÜNÜ GÖSTERDİ


İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Günter Krings de Erdoğan'a "sözde hukuk devleti ilkelerine uygun yürütülen bir davanın gerçek yüzünü gösterdiğini” suçlamasında bulundu.

"DAVALARDA SON SÖZÜ ARTIK HAKİMLER SÖYLEMİYOR"


Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partili Krings, Erdoğan'ın bu sözlerle "Türkiye'de davalarda son sözü artık hâkimlerin söylemediğini” itiraf etmiş olduğunu savundu.

Bayvera eyaleti Adalet Bakanı Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partili Winfried Bausback ise "Hukuk devleti ilkeleri, Avrupa'daki devletleri birleştiren temel bir prensiptir. Bu temel prensibin bu kadar açık bir şekilde çiğnenmesi akıl almaz bir durum. Sonuçta Cumhurbaşkanı bizzat kendini kamuoyu önünde diskalifiye ediyor” şeklinde konuştu.