Enteresan bir ülkeyiz…
Hani her toplumun bir hafızası vardır ya… Bizimki biraz sıra dışı…
İdeallerimiz başka, uygulamalarımız bambaşka.
Neyi savunduğumuzu hatırlıyoruz ama ne yaptığımızı çoğu zaman unutur gibi davranıyoruz.
Konu: Faiz.
İktidarın “haram” vurgusu yaptığı, ama devletin kasasındaki para akışının önemli bir kısmını bağladığı o meşhur mesele.
Aralık 2021.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o meşhur sözleri hâlâ herkesin hafızasında:
“Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm bu.”
Devam edelim…
30 Mayıs 2025.
Bu kez Dünya İslam Ekonomisi Zirvesi’ndeyiz..
“Faizi ve faize dayalı bir ekonomik sistemi meşru göremeyiz. Faizsiz ekonomi özlemimi gür bir sedayla dillendirmeye devam edeceğim.”
Gayet net.
Gayet berrak.
Gayet inançlı bir duruş.
İslam fıkhında haram olan ve Arapça “riba” olarak ifade edilen faiz; Bakara, Âl-i İmran, Nisa surelerinde apaçık yer alıyor.
Bunda en ufak tereddüt yok.
Ama…
O hassasiyet, iş uygulamaya geldiğinde bir tuhaf hal alıyor.
Mesela…
TBMM’de görüşülen torba yasa ile, Gelir Vergisi Kanunu’nun 74/4. maddesi kısmen tarihe karışıyor.
Nedir o madde?
Ev almışsınız, kredi çekmişsiniz, o evi kiraya vermişsiniz…
Gerçek gider yöntemini seçmişsiniz…
Kredi faizini kira gelirinizden düşebiliyorsunuz.
Artık düşemeyeceksiniz.
“Faize karıştın, vergini artırıyorum” diyor maliye.
Helal mi, haram mı?
Maliye açısından bakınca mesele çok net: Devlet faizle mesafeli.
Devam edelim…
Kurumlar vergisi ve ticari kazanç elde eden gelir vergisi mükellefleri açısından %10 finansman gider kısıtlaması uygulanıyor.
Yani ödediğiniz faizin %10’u “kanunen kabul edilmeyen gider.”
Yani vergisini ödeyeceksiniz.
Maliye diyor ki:
“Faize bulaşırsan gider yazdırtmam, vergisini öde.”
Sadece bu kadar mı?
Bakın mevduat stopajları:
% 5…% 7,5…% 10…% 15…
Derken %17,50…
Kibar bir dille söylüyor:
“Ben sizi uyardım… Faize girersen vergi alırım.”
Repo faizi? Vergi…
Devlet tahvili faizi? Vergi…
Hazine bonosu faizi? Vergi…
Eurobond faizi? Vergi…
Özel sektör tahvili faizi? Vergi…
Ama hisse senedi al-sat yaparsan?
Vergi yok!
Neden?
“Helal halka arz ekonomisi…”
Kar payı (temettü) meselesini de ayrıca vurgulamak istiyorum.
Kar payında stopaj var ama dağıtılan kar payının yarısı vergiden istisna. Serbest bölgelerden taşınmaz satışlarına birçok istisna uygulamasında düzenleme yapılırken neden kar payındaki yüzde 50 istisnasına dokunulmuyor?
Neden?
Benim bir cevabım var ama gerek duyarsa Maliye Yönetimi cevap verebilir.
Yani özetle:
Vatandaş faizli sisteme girince vergi var, şirketler girince var…
Pekala devlet girince…
Orası biraz başka.
Hadi şimdi gelin madalyonu ters çevirelim.
Vatandaşın faizle temasını sınırlayan devletimiz, helalinden topladığı 7,75 trilyon TL verginin ne kadarını faize ödüyor?
Tam 1,66 trilyon TL.
(Ocak–Eylül 2025)
Yani her 5 lira verginin 1’i direkt faize gidiyor.
Haram mı, helal mi, uygun mu, caiz mi…
Artık nasıl tanımlarsanız.
Gelelim 2026 öngörüsüne.
2,7 trilyon TL faiz ödemesi planlanıyor.
Bugünkü kurla 64 milyar dolar.
Vatandaşa faiz haram…
Kredi faizi gider yazılmasın…
Mevduat faizine sürekli artırılan stopaj…
Repoya, tahvile, eurobonda stopaj…
Ama bütçe?
Faiz ödemede Şampiyonlar Ligi!
2019’dan bu yana merkezi yönetim bütçesi faiz dışı fazla veremiyor.
Yani borç ödemede ana parayı ve faizi ödeyemiyoruz, sadece çeviriyoruz.
Borç çevirme oranı %100’ün üzerinde.
Yani borcu borçla çeviriyoruz.
Faizi de başka bir borcun faiziyle.
Şimdi soruyu bir daha soralım:
Vatandaşın faizi haram…
KOBİ’nin faizi haram…
Esnafın faizi haram…
Kira geliri sahibinin faizi haram…
Ama devletin faizi?
O zaman haram değil mi?
İdeal başka, gerçek başka…
Hedef başka, bütçe gerçekleri bambaşka…
Sonuç?
Faiz, vatandaş için “günah”…
Devlet için “zorunlu”…
Bütçe için “bağımlılık”…
Ekonomi için “kaçınılmaz”…
Evet, soru budur:
Faiz sadece vatandaşa mı haram?