Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı seçilince ve yani partisi iktidar olunca “hangi eski yapıyı değiştirip hangi yeni yapıyı kuracağı” enine- boyuna tartışılacaktı.  Gazetelerde ve TV’lerde sorulacak, sorgulanacak, sıkıştırılacak ve o da cevap verecek; halk da dinleyecek, aklıyla tartacak, bir karara varacaktı. Sandık gününe böyle gidilecekti.

Olmadı.

Önü kesildi.

★★★

Ekrem İmamoğlu ve kadrosundan 74 kişi “yolsuzluk ve terör” suçlamasıyla sorguya alınıp hapse konuldular. Milyonlarca genç, yaşlı vatandaş; “İmamoğlu’nu siyaset sahnesinden silmek için iftira atıldığını” düşündüğü için meydanlar, “demokrasiyi hançerletmeyiz” öfkesiyle  doluyor.

★★★

Halk şuna inanıyor:

İntikam duygusu içinde olanlar, iktidarın gözüne girmek isteyenler, belediye parasından avanta isteyip de alamadıkları için İmamoğlu’na kızmış olanlar bilerek ve isteyerek seçilmiş kişiler olabilirler. Ağaç ve hayvan isimleri yaftalayarak “gizli tanık yapılanların” benzerini Ergenekon ve Balyoz davalarında da görmüştük.  O davalarda gizli tanıkların tamamının “kumpas ve iftira aleti ile şeref ve haysiyet celladı oldukları” sonradan ortaya çıkmıştı.

★★★

Daha dün gibi!

Ergenekon ile Balyoz davaları sırasında yapılan haysiyet cellatlığının henüz mürekkebi kurumadı. Peki  bugün gazetecilere ne oluyor? 200 kadar gazeteci ve TV yayımcısı; bir garajda yan yana dizilmiş çok lüks otomobillerin fotoğrafını çekip; “İmamoğlu suç örgütünün milyonluk araçlarına el konuldu! Suç örgütünün haksız kazançlarla alındığı belirlenen lüks otomobilleri, kara para aklamada kullanıldığı saptandı” diye haber yazdılar.

★★★

Bu lüks otomobiller, İmamoğlu’na değil bir MHP’li politikacı ile eşine ait çıktı.

Utanmadılar.

“İmamoğlu örgütünün milyonluk araçları” diye yazanların; iktidarın 23 yıllık döneminde yapılan onca yolsuzluk, soygun, çürüme, adam kayırma, haksızlık, adaletsizlik örneklerinden bir tekini bile eleştiri konusu yapmayan ve Cumhurbaşkanı’nın seyahatlerinde uçağına binip “vitrin gazetecisi fotoğrafı” çektirenler olduğunu gördük. Hapse konulmuş İmamoğlu’nun “şerefli yaşama hakkına” kalemleriyle leke sürmeye kalkıştılar.

★★★

İstanbul Belediyesi’nde İmamoğlu döneminde varsa bir hırsızlık, bir rezilce soygun, bir hayasız rüşvet, gizlenemez. Mahkemede mutlaka ortaya çıkar. Bugün açık kaynaklardan kıyaslama yapınca şöyle bir tablo görüyoruz: İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde İmamoğlu dönemi, AKP döneminin yarısı kadar kaynak kullanarak daha fazla yatırım yapabilmiş.

★★★

İmamoğlu dönemi belediyesi, 849 milyon dolar daha az harcayarak çok daha fazla mal ve hizmet alımı yapabilmiş. 1 metreküp İSKİ su satış fiyatı AKP döneminde 1.48 dolar iken İmamoğlu döneminde 0.69 Dolara inmiş. İETT Tam Bilet fiyatı AKP döneminde 0.80 dolar iken İmamoğlu döneminde 0.42 dolara gerilemiş. (Kaynak Aykut Erdoğdu’nun araştırması)

★★★

Gazeteci kalemini “asla kimseyi vurmak için ve asla kimseyi de parlatıp kollamak için” kullanmayacak yazı emekçisidir. Gazeteci, iktidarın yanında, onun yardakçısı, papağanı, borazanı olmaz. Egemenin, güç sahibinin, zenginin, zorbanın, mafyanın, devleti ve halkı soyanın da yanında, yakında durmaz. İmamoğlu da zaten hapisten çağırı yaptı; “Dava TRT ekranından canlı yayımlansın halk görsün, duysun kim hırsız?” dedi.

Su fiyatı!

Cumhurbaşkanı Tayyip  Erdoğan ile Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş arasında; “su fiyatı” tartışması yapıldı. Erdoğan, “bedava yapacağız dedikleri suyun fiyatını 10 kat artırdılar” diyerek Ankara Belediye Başkanı’nı eleştirdi. Ankara Belediye Başkanı da kendi dönemi ile AKP dönemindeki 1 metreküp su fiyatlarını karşılaştırmalı olarak yayımladı: 2010-2018 AKP dönemi, konut aboneleri için 71.0 TL, tüm aboneler için 82,7 TL. 2019-2024 Mansur Yavaş döneminde ise 1 metreküp  su fiyatı: Konut aboneleri için 29.5 TL, tüm aboneler için 32.4 TL. Aynı gün Ekonomim Gazetesi yazarı Vahap Munyar da bu tartışmadan bağımsız olarak hemen tamamı AKP dönemi zengin işadamlarının bir araya geldiği toplantıda; “ Ambalajlı suya iki yılda yapılan zam yüzde 145 oldu. Allah’ın suyu 19 litrelik damacanaya girince neden 175 liraya çıkıyor?” diye tartıştılar. Habere göre,  Erdoğan yönetimine toz kondurmayan bu yeni zengin işadamları; “19 litrelik damacana suyun 175 liraya çıkmasının” nedeni üzerinde anlaşamadılar.