Sevgili okurlarım, bazen birilerine alışırız ve onu bir süre göremeyince özlemeye başlarız!..
Acaba nerede, şimdi ne yapıyor diye çevremize sorarız.
Sağlığını merak etmeye başlarız.
Kendi kendimize ve çevremize “inşallah iyidir, başına olumsuz bir iş gelmemiştir” diye iyi dileklerimizi tekrarlarız.
Gerçekten de öyle...
Aradığımız kişinin başına acaba kötü bir şey mi gelmiştir.
İnsanoğlu bu gibi durumlarda merak eder.
Zaten bilirsiniz, insanın başına ne gelirse meraktan gelir!
★★★
Bunları bir süredir ortalıktan kaybolan bizim Recep Bey için yazdığımı herhalde tahmin etmişsinizdir.
Hiç kuşkum yok, kendisini sizler de benim kadar merak ediyorsunuzdur!..
Bazılarınız iyi niyetle, bazılarınız kötü niyetle.
İyi niyetli olanlar şöyle diyordur:
“Canım, adamın tatil yapma hakkı var. Herhalde sessiz bir yere çekilmiş, kafasını boşaltmaktadır. Ne yani, koskoca dünya lideri tatil yapmasın mı.”
Niyeti kötü olanların söylemi ise 180 derece farklı:
“Başımızdan artık çekilsin de kendisini her gün çeşitli ortamlarda görmekten kurtulalım. Bıktık yani. Kayboluşunu ne kadar uzatırsa bizim sinir sistemimiz o kadar gevşer ve milletçe rahat ederiz...”
★★★
Şimdi acaba hangisi gerçek?
Beyefendi gerçekten tatilde mi, yoksa işin içinde başka durumlar mı var?
Düşünüyorum, bildiğini zannettiklerime soruyorum, kimse bir şey bilmiyor. Ya da bildiğini devlet sırrı gibi gizliyor.
Dün Cumhurbaşkanlığı internet sitesine epeyce bakıp araştırdım.
Sayın devlet büyüğümüzün nerede olduğu konusunda en ufak bir bilgi yoktu.
Bu durum, kim ne derse desin beyefendi açısından bakıldığında üzüntü verici idi.
★★★
Ormanlarımız yaklaşık 10 gün boyunca cayır cayır yanmıştı.
O sahneleri içimiz paralanarak izledik...
Ve böylesine acı ve tatsız bir ortamda bizim dünya liderimizden tık yoktu.
Bir dakika olsun konuşmadı, konuşamadı.
Oysa, böylesine önemli bir konu başka bir ortamda olsaydı kendisini kameraların karşısından indirecek hiçbir güç bulunmazdı.
Konuştukça konuşur, anlattıkça anlatırdı!
★★★
Peki niye kayboldu?..
İlk olasılık, beyefendi gizlice tatile çıktı.
İyi de ormanlar yanarken insan bunu milletinden gizler mi?
Tatil yapmak ayıp mı?
Çekilir Saray’larından birine, temiz hava, bol gıda alıp yan gelir yatar.
★★★
Ancak bu konuda kafa karıştıran bir gerçek daha var.
Bilirsiniz, bizim ‘Kabine’ başka bir deyişle Bakanlar Kurulu her pazartesi günü toplanır.
Emir kulu bürokratlardan hiçbir farkı olmayan bizim bakan hanımlar ve beyler toplantıdan sonra tam kadro kameraların ve özellikle de Recep Bey’in karşısına ortaokul öğrencileri gibi dizilir...
Ve Saray danışmanları tarafından önceden hazırlanmış bir yazılı propaganda metnini okumasını dinlerdik.
Biz evlerimizde, onlar karşısında otururken.
★★★
O halde benzer soruyu yeniden soralım...
Peki, ortalıktan niye kaybolmuştu?
Yanıtı basit...
Zira Türkiye’nin dört bir yanında o güzelim ormanlarımız cayır cayır yanarken söyleyecek bir sözü yoktu.
İşimiz rüzgarın şiddetine ve yönüne, yani duaya kalmıştı!
Rüzgar durur ve yönü değişirse yangının sönmesi kolaylaşırdı. Aksi takdirde işimiz Allah’a emanetti.
Bunu Recep Bey de bizim kadar biliyordu ve belki o nedenle sütre gerisine çekilmeyi tercih etmişti...
Yoksa ne yapar eder ekranları ve medyayı boş bırakmazdı.
★★★
O, koskoca bir dünya lideri...
Orman yangınları konusunu uzun uzun düşündü ve kararını verdi:
“Buradan bana propaganda malzemesi çıkmaz. Millet büyük tepki gösterir. En iyisi bir süre susup ortalıktan kaybolmaktır...”
Ve bence bunu yaptı.
Bu fırsattan yararlanıp gizli tatile mi çıktı, hasta mı falan, o soruların yanıtını biz bilemiyoruz.
Hiç kuşkunuz olmasın eli kulağındadır.
Belki yarın, belki yarından da yakın, yangınların etkisi azalınca aramıza yeniden dönecektir...
O, dünyaya yön veren büyük bir devlet adamıdır.
Konuşmadan, nutuk atmadan, birilerine posta koymadan asla duramaz.
Aksi takdirde dünyanın bütün dengeleri sarsılır, üçüncü dünya savaşı bile çıkabilir!
Ama unutmasın, bunlar Türkiye’de ne ilk orman yangınıdır ne de son olacaktır.