Sanofi Aşılar İş Birimi Türkiye, İran ve Levant Medikal Direktörü Dr. Özde Tırna ile Sanofi’nin aşı alanında yaptığı çalışmalar, grip aşısının önemi ve aşı güvenliği üzerine konuştuk.
Öncelikle kısaca Sanofi’den ve şirketin Aşılar İş Birimi’nden bahseder misiniz?
Yenilikçi ve küresel bir sağlık şirketi olarak dünya genelinde yaklaşık 90 ülkedeki 91.000 çalışanımızla, bilimin mucizelerini sağlık alanında hayata geçirerek insan hayatını iyileştirmeyi amaçlıyoruz. Dünya çapında milyonlarca hastanın adeta kaderini değiştiren sağlık çözümlerini ve hayat kurtaran aşıları geliştiriyoruz.
Sanofi Aşılar İş Birimi olarak dünyada sadece insan aşılarına odaklanıyor, 180 ülkede aşılarımız ile sağlık çözümü sunuyoruz. Bizler burada hiç kimsenin aşıyla korunabilir hastalıklardan zarar görmediği bir dünya vizyonuyla çalışıyoruz. Çalışmalarımızın motivasyon kaynağı güvenli ve etkili aşılar üreterek insanları bulaşıcı hastalıklardan korumak. Bu adanmışlığın sonucu olarak her yıl dünyanın dört bir yanındaki insanlara aşı sağlıyoruz. Sanofi Aşılar İş Birimi'nin dünya genelindeki aşı portföyü, mevsimsel grip, çocuk felci, kolera, dang humması, boğmaca, Japon ensefaliti, difteri, sarı humma, tifo, hemophilus influenza tip b, hepatit A ve B, meningokok enfeksiyonları, tetanoz ve kuduz gibi çeşitli bulaşıcı hastalıklara karşı koruma sağlıyor.
İçinde bulunduğumuz sonbahar döneminde gripte yaşanan tabloya dair sizin nasıl bir değerlendirmeniz olur?
Öncelikle toplumda doğru bilinen bir yanlışa değinmek isterim. Her üst solunum yolu hastalığı grip değildir. Influenza virüsünün yol açtığı enfeksiyona grip denir ve özellikle risk gruplarında grip ağır seyredebilir. Grip enfeksiyonu, en çok okul çağındaki çocuklarda görülür ve çocukların virüsü ebeveynlerine ve yaşlılara bulaştırmasıyla zirve yapar.2022 yılında ülkemizde grip vakaları kasım ayında görülmeye başladı ve ocak ayında pik seviyeye ulaştı. Tercihen Ekim-Kasım aylarında aşılama önerilse de Sağlık Bakanlığı sezon boyunca aşılanmanın yapılabileceğini belirtiyor. Sezonun değişkenlik göstererek daha geç kendini göstermesi hastalıktan korunmanın en etkili yöntem olan aşılamanın devam etmesi için büyük bir fırsat sunuyor ve önlem alabilmek için halen geç kalmadığımızı gösteriyor.
Aşı sadece aşılanan bireyi korumuyor. Toplum içinde bulaşın engellenmesine ve toplumda enfeksiyon hastalıklarının yayılmasının engellenmesine de yardımcı oluyor. Bu nedenle aşıyı kişisel korunma yönteminin ötesinde toplumsal bir sorumluluk olarak görmek gerek. Toplumda yüksek aşılanma oranlarının yakalanması ile aşılanmayan kişiler de enfeksiyonlara karşı korunur. Grip aşısı, risk grupları başta olmak üzere 6 aylık ve üzeri yaş grubundan itibaren doktor önerisine istinaden yaptırılabilir. Bununla birlikte grip aşılarının mutlaka uygulanması gereken risk grupları bulunuyor. 65 yaş ve üzeri bireyler, hamileler, kalp hastaları, diyabet hastaları, astım ve KOAH hastalarının aşılarını her yıl düzenli yaptırmaları önem taşıyor.
Toplumda aşılara karşı güvenin az olduğunu gözlemliyoruz. Bunun sebebi nedir, grip aşısının bilinen ciddi bir yan etkisi var mıdır?
Özellikle koronavirüs salgını sonrası halk arasında aşıya olan güvenin sarsıldığını görüyoruz. Hastalıklardan korunmanın en önemli ve güvenli yolunun aşılanma olduğunu düşünüyorum. Sağlık sektöründe çalışanlar olarak toplumdaki aşıya güvensizlik algısını düzeltmek için bilimsel verilerle topluma doğruları aktarmanın bizim önceliğimiz olduğunu söylemeliyim.
Influenza virüsünün sebep olduğu grip, özellikle risk grubu olarak adlandırdığımız 65 yaş üstü kişiler, diyabetli hastalar, kalp hastaları ve hamilelerde ciddi sağlık sorunlarına yol açan komplikasyonlar doğurabiliyor. Araştırmalara baktığımızda:
- Grip hastalığına yakalanan sağlıklı kişilerde birkaç gün sonra kalp krizi riskini en az 10 kat ve inme riskini ise en az 8 kat arttırarak şiddetli kardiyovasküler komplikasyonları tetikleyebildiği,
- Diyabetli, hastalarda hastaneye yatış ve ölüm riskini 6 kat ve hastaneye yatıştan sonra yoğun bakım ünitesine yatış riskini 4 kat arttırabildiği,
- İnfluenza nedeniyle hastaneye yatırılan her 3 yaşlı yetişkinden 1'inde zatürre geliştiği ve enfeksiyon sebebiyle 2 ay süreyle felç riski yükselebildiği.
- Grip hastalığı sebebiyle hastaneye yatan 65 yaş üzeri kişilerin yarısı yoğun bakıma alınırken dörtte birinde ise hayatını kaybedebildiği görülüyor.
Yukarıda sunduğum verilerin gösterdiği üzere grip, bilimsel verilerin ışığında sağlığımızın üzerinde olası etkileri yıkıcı olabiliyor. Aslında influenza virüsünden korunma gribin ötesinde halk sağlığını ilgilendiren bir mesele ve bu konuya beraberinde getirdiği risklerle orantılı bir ciddiyetle yaklaşmamız gerektiğine inanıyorum.
Ayrıca mevcut grip aşılarının teknolojisi 20 yılı aşkındır kullanılmakta, ve dünyada her yıl yüz milyonlarca insan grip aşısı olmaktadır. Dolayısıyla minör yan etkilere (aşı yerinde hafif ağrı gibi) kıyasla faydalarının çok daha fazla olduğunu söylemek mümkündür.
Gripte Türkiye’deki aşılanma oranlarına dair neler söylersiniz?
Grip hastalığı vakaları dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de takip ediliyor ve grip aşısı içeriği tüm dünyadan alınan örneklerin analizi sonucunda, dolaşımda olan ve hastalık yapan 4 tip influenza virüsü Dünya Sağlık Örgütü tarafından her yıl açıklanıyor. Açıklanan içeriğe istinaden her yıl grip aşıları üretiliyor ve ilgili grip sezonunda kullanıma sunuluyor. Hastalık yapan virüslerin her yıl değişebileceği ve grip aşısının etkisinin 6-8 ay olduğu düşünüldüğünde her yıl grip aşısını tekrarlamamız gerektiğini unutmamalıyız.
Türkiye’de özellikle risk gruplarında maalesef aşılanma oranları sağlık otoritelerin önerdiği orandan düşük seyrediyor. Sanofi olarak, toplum sağlığını iyileştirmek adına aşıya kesintisiz erişimi sağlamak ve hastalıkla ilgili farkındalığın artması için sağlık otoritesiyle iş birliği içinde hiç durmadan çalışıyor, hastalıktan kaynaklı yıkıcı sonuçları azaltmak amacıyla halk farkındalığının arttırılması için destek oluyoruz.