Victor Hugo’nun “1793 Devrimi” romanı, başta İngiltere olmak üzere tüm Avrupa kraliyetlerinin 1789 Fransız Devrimi’ni boğmak için nasıl harekete geçtiğini anlatır...

Avrupa’dan destek alan Fransa’daki Kralcı kuvvetlerin Paris’i ele geçirmek için taşrada örgütlendiği 1793 Mayısı’nın son günlerinden başlar roman... 

Ve çıkan “Vendée Savaşı”nda Paris, yalnızca Fransa’nın geri kalanına değil, tüm karşı devrimci Avrupa’ya karşı direnir...

Victor Hugo şu saptamayı yapar romanında: 

Yerel düşüncenin evrensel düşünceyle kavgası. Yurttaşa karşı, Kralcı dindar köylüler...” 

Bir başka deyişle, ileri ile gerinin savaşıydı bu...

Vendee Savaşı, yani silahlı-silahsız karşı devrimcilik hiç bitmedi. 

Devrim mücadelelerinde saygınlık kazanmış kavramların içlerinin boşaltılıp birer “ambalaj malzemesine” dönüştürülerek kitleler kandırılmaya devam ediyor. Aldatılan kitleler, ilericiliğe karşı kışkırtılıyor...

Son örneği Sırbistan’da yaşanıyor. (Ki Venezuela’da seçim kazanan Maduro’ya yapılan da farklı değil.) Emperyalizm kışkırtıcıları, “özgürlük”, “demokrasi” ve “yeşili koruyalım” gibi aldatıcı talepler ile ulus devletleri- milli iktidarları yıkmak istiyor...

Vendée Savaşı sürüyor...

★★★

Karşı devrimci tarihsel seyir değişmiyor:

Sırbistan’da bugün yaşananların benzeri dün de yaşandı. Ergenekon-Balyoz kumpasları başladığında Hürriyet gazetesinde yazdım: 

“Başka Ergenekon’u yazdım kimse üzerine alınmasın!” (2008)

Sırbistan, Ukrayna, Hırvatistan, Belarus, Gürcistan ve diğerlerindeki karşı devrimci hareketlerin, küresel medya eliyle nasıl hayata geçirildiğini yazdım. Bu ülkelerde yaşanan “renkli devrim” aldatmalarının Türkiye’deki kumpaslardan farkı yoktu. Kimileri gönüllü uşağı oldu bunların...

Kuklacının amacı aynıydı: “Sivil toplumculuk”-“vesayetcilik” vd. kavramlar ile milli piyasaları emperyalist sömürüye açmak...

Bunların demokrasi aldatmacaları gösteriler-ayaklanmalarla iç savaşa sebep oldu. Türkiye’de 15 Temmuz darbesi bunun tipik göstergesi...

Türkiye’de “FETÖ” vardı. Ya diğerlerinde? Beyaz Rusya’da “Zubr”, Gürcistan’da “Kmara”, Kosova’da “Mjaft”, Ukrayna’da “Pora” ve Mısır’da “Kifaye”... Vs.

Sırbistan’daki gelişmeler sıcak olduğu için “Amerikan çocukları” Otpor/ Direniş gençlik örgütünü hatırlatmalıyım. İsmi zamanla kirlendiği için Otpor, Canvas’a dönüştü.

★★★

Otpor, G. Soros’un Açık Toplum Enstitüsü’nün Balkanlar koluydu. Buradan dünyaya yayıldı... 

Bu “Beşinci Kol” faaliyetlerinin özellikle Rusya, Çin ile yakın ilişkide olduğu ülke iktidarlarını hedef alması tesadüf değildi. Resmi sitesinde yer alan bilgilere göre İran, Zimbabve, Burma, Venezuela, Ukrayna, Gürcistan, Filistin, Batı Sahra, Batı Papua, Eritre, Beyaz Rusya, Azerbaycan, Tonga, Lübnan, Tunus, Türkiye ve Mısır dâhil olmak üzere 50’den fazla ülkeden demokrasi yanlısı aktivistlerle birlikte çalıştıklarını, onlara yalnızca eğitim verdiklerini ifade ettiler.

İşte... En son Sırp lider A. Vucic, 9 Ağustos 2024’te yaptığı açıklamada, “Rus istihbaratının ülkede Batılı güçlerin desteğiyle darbe yapılabileceği” konusunda kendisini uyardığını söyledi...

Kırım ve Ukrayna meselesinde Rusya’ya yaptırım uygulamayı reddeden ve “Tayvan Çin’dir” diyen Vucic’e karşı, toplumu kışkırtan gösteriler halen sürüyor. (Dedesi Antelko Vucic başta olmak üzere akrabaları Hırvat faşistler (Ustase) tarafından katledilen Başkan Vucic’e göstericiler “aşırı sağcı” diyor!)

Sırbistan’daki Alman merkezli lityum madeni karşıtı “çevre duyarlılığı” gösterileri aklıma rahmetli Necip Hablemitoğlu’nu getirdi: 

“Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası” kitabında Türkiye’de “çevrecilik” adı altında faaliyet yürüten örgütlerin, Almanlardan aldıkları fonları yazdı...

İktidar medyasının, Özel-İmamoğlu-Kılıçdaroğlu dışında nitelikli tek yazı yazmamalarını nasıl değerlendirmek gerek? Hiç Victor Hugo okumadılar mı?