Ülkenin içine düştüğü bu sarmalın tek sorumlusu “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemidir.” Yani Türkiye’nin şu anda bir “Rejim” sorunu” var.

Bu rejim 2017 yılında yapılan referandum sonucu kabul edildi ve 9 Temmuz 2018 tarihinde uygulanmaya başlandı. Bu sistemle Cumhurbaşkanı tam yetkiyle donatıldı.

Geçmişte ağza alınmayacak söylemlerle Sayın Erdoğan’a hakaretler yağdıran Sayın Bahçeli, 2018 yılından başlayarak ittifakın en büyük destekçisi oldu. AKP+ MHP ittifakında tüm sorumluluk Erdoğan’ın olmasına karşın, ortak MHP, yargı da ve güvenlikte oldukça söz sahibi oldu.

15 Temmuz’da medyaya yansıyan bir resim de, yetkin bir polis müdürü Sayın Bahçeli’nin elini öpüyordu. Bunun ne anlama geldiğini siyaset yorumcuları, bir yerlere mesaj veriliyor diye nitelediler.

Yönetenler pembe mesajlar verseler de, yurttaşların durumu yürekler acısı. Hiç kimse bu sorumluluktan kaçamaz. Ülkenin içine düştüğü bu durumun sorumlusu AKP ve MHP’dir. Her ne kadar MHP ben hükümetin ortağı değilim dese de sorumluluktan kaçamaz.2018’den bu yana tüm desteği ile AKP’nin yanında.

Sayın Liderler sokağa inseniz, çarşı pazar dolaşsanız, resmi tüm açıklığı ile göreceksiniz. Sizler çıkamasanız da Milletvekillerinizi görevlendirip onlardan öğrenseniz. Onların sizlere verecekleri cevap, halkın karşısına çıkacak yüzümüz yok diyecekler.

Ekonominin düzeleceğine halkın yüzde 70 inancını kaybetti. Ülkenin saygın tüm ekonomistleri, iktidarınız da, ülke ekonomisinin devamlı irtifa kaybettiğini ve buradan yükselmesinin de mümkün olamayacağını sıklıkla dile getiriyorlar.

Değeli Okurlar: 

Temel ile İdris Fransa'ya geyik avına gitmiş. Av da av yani... Deniz uçağıyla bir krater gölüne inecekler, dağlarda avlanacaklar sonra dönecekler... Şimdi onlara katılalım...

Pilot: Beyler göle indik, size iyi avlar. Bir hafta sonra tekrar bu göle sizi almak üzere iniyorum. Ancak şunu peşin peşin söyleyeyim, adam başı bir geyik taşıma hakkınız var. Deniz uçağı daha fazlasını kaldırmıyor.

Bizimkiler: Tamam, biz zaten seri avı düşünüyor değiliz, asıl kafamız dağılsın diye buradayız.

Pilot: Harika, iyi avlar. Rastgele!

Bir hafta sonra deniz uçağı göle iner... Pilot bir bakar ki... Bizimkilerin yanında, adam başı iki geyik!

Pilot: Bravo da, adam başı tek geyik demiştik. Bu uçak, bu ağırlığı taşımaz.

Bizimkiler: Taşır taşır.

Pilot: Taşımaz.

Bizimkiler: Taşır taşır.

Pilot: Beyler bakın! Burası Avrupa Birliği, her şeyin bir kuralı var. Nizam var intizam var! Dört geyikle binerseniz bu uçak havalanamaz.

Bizimkiler: Havalanır havalanır.

Pilot: Olmaz!

Bizimkiler: Geçen yılki pilot havalandı ama...

Pilot: Havalandı mı? Dört geyikle mi? Buradan mı?

Bizimkiler: Evet tastamam öyle. Geçen yılki pilot, dört geyikle havalandı!

Pilot: Madem o pilot yaptı, ben de yaparım. Hayatımda ilk defa böyle bir şey yapıyor olacağım ama kanıma girdiniz. Hadi yükleyin geyikleri, binin, bağlayın kemerlerinizi, kalkalım.

Pilot gazı verir... Deniz uçağı göl üzerinde süratlenir... Süratlenir... Kızaklar sudan kesilir ama uçak bir türlü ağırlığı kaldırıp yükselemez... . Ve sonuçta burun üstü ormanın içine çakılır, bin parçaya ayrılır. Şans eseri kimsenin burnu kanamadan herkes kurtulur. Ormanda, yarı baygın, paramparça olmuş uçağın yanında, bizim avcılardan İdris kendine gelir, kafayı kaldırır... Temel de gözlerini açmıştır...

Gözlerini açan İdris sorar:

-Ula Temel, neredeyiz biz?

Bizimki şöyle bir etrafa bakar...

- Hemen hemen... Geçen yıl düştüğümüz yerin 200 metre kadar gerisinde!

 Ne yazı ki ülkemiz, faiz düşürüp buna sebep olanlar ve ülkeyi kaosa sürükleyenler ile, not artırımı oldu diye bundan gurur duyup sevinenlerin, aynı adamların olduğu enteresan bir ülkedir... (alıntı)

SON SÖZ: 
"Bilenle tartışabilirsin. Bilmeyenle de tartışabilirsin ama bildiğini sananla tartışamazsın" KONFÜÇYÜS