Devlet Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nun kurultayda herkesin gözünün içine bakarak söylediği, “Sırtımdaki hançerlerle seçime girmek zorunda kaldım” lafını değerlendirmiş. Demiş ki miadı geçmiş bir itiraf, beyhude bir sızlanma!

Sonra da özlü sözlerle süsleyerek şu mühim tespitleri yapmış...

“O hançer tutan ellerin, yanına yöresine geldiğinde iyilik meleği olmadığını Kılıçdaroğlu’nun da bilmesi gerekiyordu... Siyaset soğuk tandırdan sıcak ekmek alma hesabı yapanların, rüyasında sinek avına çıkanların, yalanı kana kana içip de bir damla hakikati yudumlamaktan aciz olanların harcı olamaz... Türk siyasetinin bir ahlak reformuna, yeni bir kalkınma hamlesine, bir toparlanmaya ihtiyacı vardır... Buz üstüne bina yapıp içine girenler ilk güneşte batacak ahmaklardır... Kendi evindeki dolu testiyi görmeyip başkasının avucundan su içmeye kalkanların karnı doymaz.”

Peh!

100 yıllık deneyimi, birikimiyle Türk siyasetine yön vermesi gereken CHP’ye söylenenlere, söyleyenlere ve söyletenlere bak!

Dünya liderimiz gibi, “Bay bay Kemal kime bay bay dedi? Peki kongreyi kazanan zat ne dedi? Al birini vur diğerine” diyerek durumu tiye alanlar bile çıkar.

13 yıldır içtiğiniz su ayrı gitmediği için maytap geçene işine bak bile diyemezsiniz.

Bari ben bir hatırlatma yapayım onlara...

Gülme komşuna her an gelebilir senin de başına.

Kıvrak Türk siyaset tarihinde kum gibi hançerli örnek, önünüzde saygı ile eğilmiş görünenlerin kimbilir kaçının arkasında gizlediği hançer tutan eli var.

Söylemeye bile gerek yok aslında, bunu en iyi siz bilirsiniz.

Değerli bulduğum bir laf var... Öğrenmeye niyetli öğrenci varsa ders verecek öğretmen bulunur.

Yani, Özgür Özel dahil pek sayın siyasi parti liderleri siz yeter ki ders almak isteyin!

Ben olsam bu hançerlenme konusundan en az 11 ders çıkarır, ‘yarın’ için hazırlanırım. 10 dersi sayıp, 11’inciyi sona saklayayım...

* İşe kendinizden başlayın, iyi örnek olun. Eleştiriyi dinlermiş gibi yapmayın, dinleyin.

* Herkesi dinleyin ama aklı ‘hayır’ diyebilenden, ‘yanlış yapıyorsun’ diyenden alın.

* İktidar alanınıza her önüne gelenin üşüşmesi sizi sevindirmesin, tedirgin etsin.

* Ben yaptım oldu demeyin. Bir gün şapa oturursunuz! Kafaya göre takılmayın, danışın.

* Danışın ama kime? Siz doğruysanız hiç merak etmeyin, danıştıklarınız eğri olmaz!

* Sorumluluklarınızı devretmeye her zaman hazırlıklı olun. Koltuk babanızın malı değil.

* Madem size lider diyorlar, kriz anlarında da lider olun.

* Takdir edin, memleket için çalışanla kendisi için çalışanı bir tutmayın.

* Benden sonra tufan demeyin.

* Sistem kurun!

Şimdi önce bir ayna bulup kendinize, sonra da etrafınızdakilere bakın...

Ne görüyorsunuz?

Şahsen merak etsem de, gördüklerinizi kendinize saklayın.

Ya da aynen devam edin!

Onbirinci ve son ders...

Asla unutmayın!

Misal size edilen lafları...

“MHP’yi küçülten bu adamla bir yere varamazsın... Kimse bizim karşımıza Türklük ile de çıkmasın. Biz her türlü milliyetçiliği ayaklar altına almışız... Bahçeli bunları ispat edemezsen alçaksın, adisin... Evlenmemiş olabilirsin o ayrı, ama sen aile kadir kıymetini bilemezsin... Bu adam siyasette çırak bile olamadı ve olamayacak da... Ağzından salyalar akıyor... Ey Bahçeli, sana sesleniyorum. Bildim bileli o koltukta oturuyorsun. Hiçbir işe yaramadın ya.”

Ya da sizin ettiğiniz lafları...

“Erdoğan aklı ile arasını açmış, klinik bir vaka haline gelmiştir... Senin yaptıklarına ancak iblis teşebbüs edecektir... Sayın Erdoğan ya Kandil yetiştirmesidir ya Türk düşmanıdır... Cumhurbaşkanı olmanı geçtik de nasıl bir insansın... Sende şeref ve mertlik işportaya düşmüş, hurdaya çıkmış.”

Suya yazı yazandan not... Nobel Edebiyat ödülü ve Oscar kazanan İrlandalı yazar George Bernard Shaw’ın bir sözü var. Şöyle diyor... Tecrübelerimizle biliyoruz ki, kimse tecrübelerden ders almıyor!