Adana Şehir Hastanesi ve Balcalı Hastanesi, sadece Adana’nın değil güney bölgemizin sağlık üssü durumundaki merkezlerdir. Şehir Hastanesi 1500 yatağı, onlarca polikliniği yüzlerce doktoru, binlerce çalışan ve anlaşmalı hizmet sunanları ile devasa bir sağlık merkezidir. Günde on binlerce kişiye şifa dağıtan bir merkezi idare etmek elbette ki çok zordur ve bu kadar hizmet üretilen bir birimde şikayetlerin bitmemesi ise son derece doğaldır. Çünkü insan olan yerde hata olur, eksikler olur. Her gün onlarca ileri teknik gerektiren, birçoğu ileri batı ülkelerinde bile güçlükle yapılabilen yaşamsal ameliyatların adeta “peynir ekmek” gibi yapılabildiği, bir araştırma ve üniversite hastanesi niteliğindeki Adana Şehir Hastanesi’nin doktorların ve hastanede uygulanan sağlık yöntemlerinin ünü, artık sınırlarımızı aşmış durumda.

Kendi vatandaşlarımız ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin sağlık hizmeti verdiği mülteci statüsünde olanların yanı sıra başta Ortadoğu ülkeleri olmak üzere Şehir Hastanesi, sağlık turizminin önemli bir parçası olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. İşte bu yüzden böyle ileri teknolojik bir hastanede basit hatalar kabul edilemez oluyor. Örneğin, koskoca hastane kimi polikliniklerin bekleme salonlarında hastaların hangi doktora muayene sıralarının geldiğini belirten dijital panolar neredeyse takip edilemez biçimde dizayn edilmişler. Fizik Tedavi ve romatoloji bölümündeki ekranlar gibi. Bir okurumuzun fotoğrafını atıp gönderdiği dijital panolar ve üzerindeki yazılar o kadar küçük ve silik ki 5 metreden bile okumak olanaksız neredeyse. Okurum fotoğrafını çektiği panolar için şöyle de bir not eklemiş. “Bırakın, çoğu yaşlı olan hastaları gençlerin bile okuyamayacağı kadar küçük olan bu yazılar, sözde sırası gelen hastayı doktora yönlendirecek oma gel gör ki okumak imkansız. Bu yüzden çoğu hasta sırasını kaçırıyor ve muayene olamıyor, karışıklıklar, tartışmalar meydana geliyor...”

Gerçekten, okurumun gönderdiği fotoğrafı bakarak bile hak vermemek olanaksız. Şimdi birçok kişi belki de diyecek ki, “Yahu devlet koskoca şehir hastanesi yapmış. Milyonlar milyarlar harcanmış bu da dert mi?” İşte zaten sorun da burada. Milyonlarca lira harcayarak tesis edilen, her yıl işletmesine milyonlar ödenen böyle koskoca bir hastanesinin üç, beş kuruşluk dijital panolarının hizmet verememesi, hastaları sıkıntıya sokması kabul edilemez. Bu panoları, insanların rahatça okuyabilecekleri iri yazıları olan ışıklı panolara dönüştürmek herhalde zor olmamalı!.. Milyarca lira harcayıp hastane yapabilirsiniz ama küçük bir ihmal o harcadığımız milyarları değersiz kılabilir. Çünkü her harcamanın tek bir hedefi vardır, o da, insana, hastaya hizmet etmek. Aksi takdirde harcadığınız milyarlar, kuruş değerinde bile değildir!.. Bir sıkıntı da Balcalı Hastanesi ile ilgili…

Deprem şokunu henüz atlatamayan fakat buna rağmen hizmete geçen Balcalı Hastanesi’nin de kardiyoloji hastaları için bir tek anjiyo cihazı varmış. Fakat o da ikide bir arıza yapıyormuş. Bu yüzden uzun hasta sıraları oluşmuş. Hastalara gün veriliyor fakat o gün cihaz arızalı olduğu için anjiyo yapılamıyormuş. Bunu da anlayamıyorum. Evet, Balcalı Hastanesi bir deprem vurgunu yedi, Evet, hastanede depremin izlerini kapatmak için kapsamlı bir restorasyon ve güçlendirme yapılıyor. Evet, bir bölümü Yüreğir devlet Hastanesi’nde hizmet veriyor ama Güney’in en büyük üniversite hastanesinde bir tek anjiyo cihazının olması kabul edilebilir bir durum mudur Allah aşkına? Elbette değildir.

Eminim ki henüz çiçeği burnunda sayılan Çukurova Üniversitemizin değerli Rektörü Prof. Dr. Hamit Emrah Beriş başta olmak üzere dekanlarımız ve hastane müdürlerimiz bu konuya bir an önce el atacaklardır. “Bir tek anjiyo cihazımız var“ kelimesi ya da ”anjiyo cihazımız arızalı” bahanesi Balcalı’nın köklü geçmişi ile asla aynı cümle içinde kullanılamaz…