Gelin bugün görseli bol bir yazıda buluşalım.

İçinde biraz nostalji, biraz siyaset biraz güncel olsun.

Eleştiri eksik kalmasın tabi...

Zira fantastik günler yaşıyoruz ve aslında can sıkıcı olan bu saçma sapan günleri ancak renkli, esprili bir bakış açısıyla atlatabiliriz.

İçinde bulunduğumuz trajediyi, ancak komik şeylerle çekilir hale getirebiliriz.

★★★

İlk resimler eski karikatür dergilerinden.

Başta efsane Gırgır dergisi var. 12 Mart 1978 günü yayınlanmış. O yıllarda tüp gaza zam üstüne zam geliyor. Ali Avaz avazı çıktığınca Türküler söyleyip zamları protesto ediyor. Türküola’dan çıkan kasetleri, plakları elden ele dolaşıyor.

Gırgır dergisi, Başbakan Demirel’in gözünün yaşına bakmıyor.

Başüstü dikiyor ve hiciv dolu bir reklam yapıyor:

“Tüp gaza yapılan zamlar bütçenize hasar verdiyse, hababam ‘Hiçbi şeye zam yapmııcaaaz’ deyen SÜLÜGAZ tüpleri kullanın”

Bugünlerde doğal gaza da zam üstüne zam geliyor ama kimsenin çıtı çık(a)mıyor.

★★★

İkinci karikatür Çarşaf’tan gelsin. 1976 tarihli. Milliyetçi Cephe hükümetlerinin biri başlayıp biri bitiyor. Demirel hep Başbakan. Erbakan hep nöbetçi koalisyon ortağı.

Çarşaf dergisi, iki iktidar ortağını, en ağır şekilde hicvediyor.

Allah ikisine de rahmet etsin. Kim derdi ki bir gün onları mumla arayacağız.

Demirel’in mizah içeren eleştirilere olan hoşgörüsünü bizzat kendisinden görmüş biriyim.

Bugün bu karikatürleri birileri çizse, Sincan’da ya da Silivri’de kalır ve bir daha gün yüzü göremez.

★★★

Sırada yine Çarşaf’ın efsane kapağı var. Başlığı “Plaj güzelleri...”

Demirel ve Ecevit bikini giymiş.

Muhafazakâr Erbakan biraz daha muhafazakâr bir mayoyla poz vermiş.

Bu vesileyle Ecevit’i de rahmetle analım. Amerika’ya kafa tutan, Kıbrıs Fatihi, bütün gücüne ve yetkisine rağmen bu tür hicivleri hep hoşgörüyle karşıladı.

★★★

Alın size bir Özal karikatürü.

  1. madde, Anayasa değişikliklerine dair düzenlemeleri içeriyor.

Yüzde 60 yerine yüzde 66, Anayasa değişikliklerinin kabul edilmesi için gerekli olan oy oranının yüzde 60’tan yüzde 66’ya çıkarılmasına gönderme.

Katılım mecburiyeti, seçimlere katılımın zorunlu hale getirilmesi tartışmasıyla ilgili.

Geçici 4. madde 1982 Anayasa’sında yer alan ve geçiş dönemi düzenlemelerini içeren madde.

Özal bu değişikliklerle seçimleri kazanmayı hedefliyor.

Dönemin karikatüristleri ise Özal’ı seçimi kazanabilmek için her şeyi yapabileceğine dikkat çekerek hicvediyor.

★★★

Şu ana kadar siyasetçilerin eleştiriye karşı hoşgörüsünü yansıtmaya ve izahı yapılamayan durumların nasıl sonuna kadar mizahının yapıldığını göstermeye çalıştım. Şimdi bir de siyasetçilerin işlerini nasıl ciddiye aldıklarına bakalım.

İki fotoğraf görüyorsunuz.

Birinde ayağı kırık bir milletvekili, diğerinde hasta bir milletvekili. İkisi de yasama faaliyetlerine katılıp, oylarını kullanmak için TBMM Genel Kurulu’ndalar.

Peki, şimdiki milletvekilleri ne yapıyor?

Sokak hayvanlarının katledilmesinin önünü açan görüşmenin oylamalarına dair istatistiklere bakalım:

224 vekil “hayır” demiş. 273 vekil “evet” dediği için yasa kabul edilmiş.

Toplamda 497 vekil eder.

TBMM’de kaç milletvekili var?

593.

Peki, 96 vekil nerede?

Kim bilir hangi bahanelerle katılmadılar?

★★★

Son fotoğrafımız ise dün sabahtan.

Malumunuz sosyal medya platformu Instagram Bilişim Teknolojileri Kurulu tarafından kapatıldı. Gerekçe olarak da Instagram’ın Katil İsrail tarafından öldürülen Haniye’yle ilgili paylaşımları sansürlemesi.

Kararı kim almış?

İletişim Başkanı Fahrettin Altun.

85 milyon olarak hepimiz reşit olmayan çocuklarız ya...

Eğriyle doğruyu ayırt edemiyoruz. O nedenle Fahrettin Beyefendi hepimizin velisi gibi görüyor kendini.

Ebeveynler nasıl çocuklarını zararlı içeriklerden koruyorsa, bizim ebeveynimiz olan Beyfendi de Instagram’ı sansürlüyor.

Tam “sana ne kardeşim” diyeceğim...

O da ne?

Fahrettin Altun’un başında bulunduğu ekip, 85 milyon için kapalı olan Instagram’dan “rterdoğan”(Tayyip Erdoğan’ın resmi instagram ismi) adına “Hayırlı Cumalar” mesajı paylaşmış.

Millete yasak, Fahrettin Ağa’ya serbest nasıl olsa!

Aşağıdaki fotoğrafı dün 11:09’da bizzat kendi telefonumdan çektim. 39 dakika önce olduğuna göre mesaj 10:30’da yayınlanmış.

Yani Instagram’ın yasaklı olduğu dakikalarda.

★★★

Biz bunu canlı yayında konuşunca hikâye hemen silindi.

Sanki Cumhurbaşkanı Erdoğan halkına “Hayırlı Cumalar” dilemekten vazgeçti.

★★★

Durun durun daha bitmemiş!

Bir fotoğraf daha var. O da bizim mahalleden. Sadece Instagram yasaklanmıyor memlekette. Parklar da yasak.

TBMM’nin önündeki Mili Egemenlik Parkı.

Gelin görün ki Milli Egemenliğin temeli olan Millet bu parka iki haftadır giremiyor. Koskoca TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Ankara Valisi’ne, Kurtulmuş’un dahi söz geçiremediği koskoca Ankara Valisi de Ankara Emniyet Müdürü’ne söz geçiremiyor. Parkın içinde oturmak isteyen millet oturamıyor.

Parkın içinden geçmek isteyen millet geçemiyor.

Bunun adı da demokrasi oluyor!

Numan Kurtulmuş, Ömer Çelik, Efgan Ala, Abdullah Güler, Mustafa Şen gibi isimler de “biz demokratız” diye dolaşıyorlar.

★★★

Bütün bu değişimler olurken millet ne mi yapıyor?

Her denileni yapıyor. Parkın etrafından dolanıyor. Kaldırımın polis tarafından kapatıldığı yerlerde otomobillerin vızır vızır geçtiği yoldan yürüyor. Polislerin nöbette içtiği sigaraların izmaritlerini, ayranların, suların, yemeklerin kaplarını parka, kaldırımlara atmasına ses çıkaramıyor.

Ne diyeyim artık?

Hayırlı Cumalar!!!

Pardon, bugün cumartesi oldu değil mi?

Mutlu bir hafta sonu diliyorum.