Emre, değişim çağrıları için “İnsanların bu kadar umutlandığı bir durumda, hayal kırıklarını biz de yaşadık. Oturup konuşmak, tartışmak gerekirken sihirli bir kelime bulup hemen ‘değişim’ denmeye başlandı. Yani bu kelimeyi kullanıp birçok şey söyleyebiliyorsunuz ama işi garabet bir noktaya getirdiler” dedi.
SUÇLAMA KAMPANYASI
Kendisinin 5 aydır genel başkan yardımcılığı görevinde bulunduğunu hatırlatan Emre, SÖZCÜ’ye şunları söyledi: “10 yıldır genel başkan yardımcılığı, grup başkanvekilliği yapan arkadaşlarımız bütün süreçlerin karar mekanizmaları içerisinde bulunmalarına rağmen birden değişimci oldular. Hani, hukukta derler ya, ‘hayatın olağan akışına aykırı’ diye, gerçekten öyle. Ben bugün farklı fikirde olduğumuz bu kıymetli arkadaşlarıma hep şunu söylüyorum: Siz bir muhasebe, tartışma, konuşma imkanı yaratmadınız. Yani siz hemen sayın genel başkanımızı suçlayan bir kampanyaya başladınız. Bu durum, gerek kamuoyunda, gerek parti içinde ‘Arkadaş bu kadar da olmaz’ dedirtti herkese.”
KUSURU VAR MIDIR?
Emre, “Ben demiyorum biz oyumuzu çok arttırdık ama arttırdık. Genel başkanın kusuru var mıdır? Elbette vardır. Tartışmak lazım. Bizim %52’nin duygusunu da anlamamız lazım. Tayyip Bey’e oy veren insanlarla memleketi konuştuğumuzda birçok noktada ortaklaşıyoruz. Herkes her şeyin farkında ama sonuçta bir duyguyla Tayyip Erdoğan’a oy verdi. Bu bizim gerçeğimiz. Burada seçmeni suçlayamazsınız. Siz bu işe soyunuyorsanız onları ikna etmeniz lazım. Neden biz bütün bu gerçeklere rağmen bu insanlara güven veremedik? Neden bizi tercih etmediler? Bu duyguyu tartışmamız lazım” görüşünü paylaştı.
Kılıçdaroğlu’nun kazanacağına canı gönülden inanıyorduk!
Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığından önce CHP’nin milletvekilleriyle İzmir’de kamp yapığını hatırlatan Emre, o kampta olanları şöyle açıkladı: “Genel Başkanımız çıktı orada dedi ki; ‘Ben açıkça sizden duymak, görmek, dinlemek istiyorum. Bu yolda benimle misiniz, var mısınız, beni destekliyor musunuz?’ Daha bu cümlenin noktası konmadan arkadaşlarımız avuçları patlarcasına alkışladılar. Geçmişe dönük sosyal medya taraması yapsınlar. Bugün en erken tweetleri onlar attılar. ‘Yürü Kılıçdaroğlu seninleyiz’ dediler. O dönem ben de parti meclisindeydim. Ben bir şeye itiraz ettim mi? Ben de etmedim. Çünkü kazanacağına canı gönülden inanıyorduk. Kendi zihnimde oturtamadığım şey vardı: Bir tane cumhurbaşkanı adayı 7 tane yardımcısı. Kafa karışıklığı olur mu? Ama şartlar buna zorladı.” Kılıçdaroğlu özelinde ‘kazanamaz aday’ kampanyasının yapıldığını da dile getiren Emre, “Bu bizim içimizde de oldu. Masada tam bir uyum oluşmadı. Bu neye sebebiyet verdi? Herkesin gönlü olsun diye cumhurbaşkanı yardımcısı sayısı arttı. İsimleri cumhurbaşkanı adayları arasında geçen başkanlar, ‘Biz kesinlikle aday değiliz. Bizim adayımız Sayın Kılıçdaroğlu’ deselerdi farklı da bir sonuç çıkardı. Bunlardan ders çıkarmalıyız. Analiz edersiniz ki önümüzdeki seçimler açısından bir hedef belirlerken bunlar ölçü olur ama konuşmak da bizim gerçeğimiz.”
Partide değişimi gerçekleştireceğiz
Emre, siyasetin şekillendiği duruma göre parti tüzüğü, programı güncelleme çalışmalarının devam ettiğini anlattı. 15 ana başlık altında değişiklik düşündüklerini belirterek, şu örnekleri verdi: “Engelli kotamız yoktu, şimdi getireceğiz. Güçlü genel sekreterlik dönemine geçeceğiz. Önemli koltuklar, genel başkanla birlikte kurultayda oylanacak. Parti içerisinde aşamalı bir şekilde delege sistemini kaldırmamız lazım. Cinsiyet kotası oranını yükseltip bunu tam uygulayacağız. Belediye başkanlıklarını da aynı şekilde düzenlemek lazım. Çünkü siz samimiyetinizi seçmene göstermediğiniz zaman oy alamıyorsunuz. Kağıt üzerindeki danışma kurullarımıza da işlerlik kazandırmalıyız.Bizim 81 il başkanımız var. Tüzüğe şöyle bir madde koysak desek ki; ‘seçimde oyunu en fazla arttıran ilk 5 il başkanı devam eden ilk kurultayda parti meclisine önerilir.’ Bu rekabeti artırır.”
39 VEKİL TARTIŞMASI
Altılı masadaki diğer partilere 39 milletvekili verilmesinde bütün sorumluluğun genel başkana yüklenmesini eleştiren Emre, açıklamasını şöyle sürdürdü: “O zaman buna kimse itiraz etmedi. İttifak içinde ittifak keşke yapılabilseydi. İttifak içinde ittifakın kurulabilmesi için genel başkanımız arka kapı diplomasisi çok yürüttü. Bunu herkes bilir. Bu günün koşullarıyla o günü değerlendirirsek eksik yaparız.”
Ecevit gittiğinde bütün kadrosu onunla gitmişti!
CHP öncülüğünde Türkiye’de bir demokrasi mücadelesi verildiğini söyleyen Zeynel Emre, değişimcilere şu sözlerle tepki gösterdi: “Bugün ‘Genel başkan şöyle yaptı, böyle yaptı, artık gitsin’ diyenler, bugüne kadar gerek belediye başkanlarının belirlenmesinde, gerek milletvekillerinin, belediye meclis üyelerinin belirlenmesinde… Yani genel başkanın karşısında yer alanların toplam belirledikleri sayı, kesinlikle genel başkanın belirlediklerinin birkaç katı fazladır. Kimse bunları inkar etmesin. Aday belirlemede illerdeki tüm görüşmeleri onlar yaptı. Kimi getirdilerse o isimler parti meclisinden geçti. Karar defterlerine bakıyorum bu arkadaşların hiçbiri kararın altında muhalefet şerhi kesinlikle koymamış. Yani hangi karara itiraz etmişler? ‘Efendim bunu söyledim şunu söyledim’ diyenler samimiyse bunları karar defterlerinden inceleyelim. Eğer bu arkadaşlar gerçekten yenilenme istiyorsa, genel başkanla birlikte bütün kadrosunun da yenilenmesi lazım. O zaman, o isimlerin de yenilenmesi gerekir.” Bülent Ecevit örneği de veren Emre, “Ecevit görevi bırakınca, yanındaki kadrolar da bıraktı. Deniz Baykal döneminde de, Baykal gidince kadrosu da gitti. Şimdi ‘Genel başkan gitsin biz parti içi iktidarda kalalım’ diyorlar. Ya tamam da partiyi iktidara siz taşıyamamışsınız” dedi.