İstanbul’da yapılan “Gazze’ye destek” mitingi bundan daha fena sabote edilemezdi.

Biliyorsunuz yüzbinlerce insan, Gazze’de yaşanan İsrail vahşetine tepki göstermek için Galata Köprüsü’nde toplandı.

Galata mitingi kalabalığıyla bugüne kadar dünya genelinde yapılan en kalabalık Gazze eylemlerinden biri oldu.

Eylemin sloganı da son derece kapsayıcıydı:

Şehitlerimize rahmet, Filistin’e destek, İsrail’e lanet.

Gelin görün ki iki grup, yanı başımızda gerçekleşen 21. yüzyılın en büyük katliamlarından birine tepki göstermek için toplanan büyük kalabalığı suiistimal etmeye kalktı ve bu büyük fırsatı heba etti.

★★★

İlk grup siyasi iktidar mensuplarıydı.

Malum, eylemi organize eden TÜGVA, iktidarın arka bahçesidir.

Haliyle “perde gerisindeki organizatör” olan iktidar da eylemi kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya çalıştı.

Dünya kamuoyuna mesaj vermektense Gazze konusunu içeride iktidarın seçmen tabanını konsolide etmek ve yaklaşan seçimler için bir propaganda kanalına dönüştürmek istediğini ön plana çıkardı.

En komik tarafı da neydi biliyor musunuz?

Eylemde dillendirilen “İsrail’le ticaret yapmak, İsrail’i desteklemek” gibi haklı eleştiri ve suçlamaların tümünün muhatabı mevcut iktidardı.

Perde gerisinde İsrail’le her türlü ticareti yapacaksın, İsrail’e ve lojistik destekçisi ABD’ye taşeronluk eden, üslerini açan Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’la ilişkileri zirveye çıkaracaksın, sonra miting yapıp İsrail’e destek verenleri kınayacaksın!

★★★

İkinci grup ise yine iktidarla bağlantılı tarikat ve cemaatlerdi.

Malumunuz, Millî Eğitim Bakanlığı’yla iş birliği yaparak okullarda örgütlenmeye çalışan, iktidardan her türlü desteği bulan bu gruplar, toplanan kalabalığı fırsat bilerek kendi propagandalarını yapmaya çalıştı.

Onların derdi de Filistin’den çok Türkiye’ye şeriat ve hilafet getirmekti.

En ilginç pankartlardan biri “Filistin’de çözüm hilafet” oldu.

Biliyorsunuz, o grupların mensup olduğu tarikat ve cemaatlerin çoğu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı değil, kendi önderlerini “Halife” olarak görürler.

O nedenle o pankartı açan gruplar 2018’den bu yana her türlü gücü ve yetkiyi elinde bulunduran Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Gazze sorununu çözemeyeceğine kanaat getirdiklerini ortaya koydular.

Slogana bakılırsa ülkeye şeriatı ve hilafeti getirdiklerinde kendi önderleri halife olacak ve o sıfatla Gazze sorununu kökten çözebilecek.

Çok merak ediyorum, eylemi organize eden iktidar mensupları bu pankartlar ve kendilerinden “rol çalan” gruplar hakkında ne düşünüyorlar?

★★★

Şimdi gelelim yazı için kullandığım başlıkla şu ana kadar yazdıklarım arasındaki alakayı kurmaya.

İktidar bir süredir İstanbul ve Ankara başta olmak üzere Büyükşehirler için belediye başkan adaylarını belirlemeye çalışıyor.

Ankara’da Turgut Altınok ipi göğüslemiş görünüyor.

Kimdir Altınok?

MHP kökenli bir Türk milliyetçisi.

Diğer taraftan İstanbul’da Fatih Belediye Başkanı Mehmet Ergün Turan ile İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın isimleri öne çıkmış. Turan, merkezde duruşuyla klasik bir Millî Görüş profili sergilemiyor. Ali Yerlikaya ise (İstanbul Kayyumu olduktan sonra ilk işi makamdaki Atatürk resmini kaldırtmak olsa da) son zamanlarda yayınladığı mesajlardaki “Atatürkçü” tavırlarıyla dikkat çekiyor.

Düşünsenize, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde CHP’lilere karşı mücadele veren gençliğinden bu yana Millî Görüş içinde yer almış Tevfik Göksu dururken iki favori aday da “Atatürkçü” ve “Cumhuriyetçi” görünmeye çalışıyor.

★★★

Bir taraftan radikal muhafazakar tabanı tutmak için İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmak gibi “radikal muhafazakâr” adımlar atan iktidar, bir yandan da 100. yıl kutlamalarında ve Suudi Arabistan’daki Süper Kupa maçından sonra ortaya çıkan “Atatürkçü ve Cumhuriyetçi” damarı kaçırmak istemiyor.

İnsan bunları izlerken ister istemez “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” diyor.

Ancak ben böyle demek yerine iktidara bir öneride bulunmak istiyorum.

Madem her şeyin çözümünü hilafette gören bir tabanınız var, o zaman bırakın “Merkez, Türk Milliyetçisi” adayları, gerçek hilafetçileri aday gösterin.

Ne kendinizi kandırın ne bizleri!