İktidar, ülkede derinleşen yoksulluğun konuşulmaması için sürekli olarak başka gündemler yaratıyor, yargı eliyle CHP’yi uslu çocuk haline getirmeye çalışıyor, operasyonların ardı arkası kesilmiyor.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel bugüne kadar yurdun dört bir yanında 53 miting yaptı.

Bu, kırılması çok zor bir rekordur!

Her miting, Türk halkının duygularını yansıtıyor, insanlar CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in iktidara yönelik eleştirilerine, söylemlerine, davranışlarına sahip çıkıyor.

Tüm mitinglerin olağanüstü kalabalık olmasının yanı sıra, katılanların çok çeşitliliği de ilginçtir.

Yalnız CHP’liler değil, hemen her partiden insanlar (erkek, kadın, genç, yaşlı) heyecan içinde miting meydanlarına akın ediyor. Böyle bir durum, ülkemizin siyasetinde bir ilktir.

Bu neyi gösteriyor? Sorunun cevabını hınca hınç kalabalık meydanlar veriyor.

Toplum “İktidar doğru yolda değil” diye düşünüyor.

★★★

CHP’ye yapılan operasyonlar, belediye başkanlarının tutuklanmaları, bazı işkilli CHP’lilerin korkudan iktidar tarafına geçmeleri, insanlara çektikleri ekonomik sıkıntıları, açlığı ve yoksulluğu unutturamıyor.

Millet aş ve iş derdinde... İktidar bu sorunu çözmeye çalışacağı yerde, tüm gücünü CHP’yi çökertmek için harcıyor.

Kamuoyunda, Gürsel Tekin ve Kemal Kılıçdaroğlu gibi eski üst düzey yöneticilerin, kişisel öfke ve hırslarının CHP’nin aleyhine bir hava yarattığı ve bunların AKP iktidarının değirmenine su taşıdıkları görüşü hâkim.

★★★

Her zaman söylüyoruz. İki ayrı Türkiye var:

Biri, lüks lokantaları, uçakları, tatil yerlerini, beş yıldızlı otelleri dolduran, pembe bulutlar üzerinde uçan bir Türkiye...

Diğeri ise, enflasyonla, hayat pahalılığıyla boğuşan, zar-zor yaşamaya çalışan Türkiye...

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i dinlerken, programının iyi gittiğini, zor günlerin geride kaldığını, 2026’da enflasyonun daha da düşeceğini duyuyoruz.

Sorunlarımız çözülüyor, dertlerimiz azalıyormuş.

Acaba öyle mi?

İnsanlarımız neden dert küpü, neden hep ağlamaklı?

Koskoca Maliye Bakanı yalan söyleyecek değil ya!

Her şey iyiymiş işte!

Ekonomiyi Mehmet Şimşek’ten iyi bilecek değiliz ya! Madem ki işlerin iyi gittiğini söylüyor... Demek ki, bilmeden, farkına varmadan iyileşiyormuşuz!

Kişi başına milli gelirimiz (ister inan, ister inanma) yılda 17 bin dolara yükselmiş! Yoksulluk zincirini kırmışız, zenginleşmişiz de haberimiz yok!

Dedik ya... Bakan Bey’den daha iyi bilecek değiliz ya!

Bu gibi hallerde hep, eski yıllarda 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’den dinlediğim fıkralar aklıma gelir... İşte bunlardan biri. Altta TEBESSÜM bölümünde...

TEBESSÜM

“Doktor Bey’den iyi mi bilicen?”

Bir savaşta o kadar çok zayiat verilmiş ki, doktorlar, yaralıları fazla incelemeye vakit bulamıyorlarmış...

Sıhhiye erleri doktorların arkasında savaş alanını geziyor, yerde yatanlara şöyle bir bakıyor ve dokunuyorlarmış... Adam kımıldarsa, doktorlar “Sedye” diye bağırıyor, bir hareket görmezlerse de:

Denize!” diyorlarmış.

Böylece “Sedyedekiler” tedaviye götürülürken, “Denize” dedikleri karanlık sulara atılıyormuş.

Bir seferinde doktor yine yerde yatanlardan birine dokunmuş. Adam kımıldamayınca:

“Denize!” emrini vermiş.

Sıhhiye erleri, işaret edilen adamı almışlar, denize atmaya götürürlerken kedine gelen adamcağız gözlerini açmış, dehşet içinde sormuş:

“Ne oluyoruz? Nereye götürüyorsunuz beni?”

“Denize atmaya götürüyoruz!”

“Niçin?”

“Sen ölüsün!

“Ben nasıl ölü olurum yahu?

Sıhhiye erleri kızıp terslemişler onu:

“Sus len... Ölüsün dedik... Sen doktor beyden iyi mi bilicen?

KISSADAN HİSSE: Biz de iyileşip iyileşmediğimizi işlerin yolunda gittiğini söyleyen Bakan Şimşek Bey’den iyi mi bileceğiz.

GÜNÜN SÖZÜ

Söyleyecek bir şeyi kalmayan siyasetçilerin son çareleri iftiradır!