Hani aramız iyiydi? Hani Türkiye ekonomisinde işler rayına oturuyor gibiydi? O zaman neden IMF’nin yeni “Küresel Ekonomik Görünüm” raporunda, Türkiye ekonomisine dair pek de iç açıcı olmayan mesajlar verildi.

IMF’ye göre Türkiye’nin aldığı önlemler “yetersiz ve zayıf” kalıyor. Gerekli değişiklikler yapılmazsa enflasyonun, iki günlüğüne gelip eve kurulan akraba gibi yerleşeceğini uyarısında bulunuyor.

★★★

IMF’nin Türkiye büyüme tahminlerine bakarsak; Nisan ayında 2024 için yüzde 3.6 demişlerdi, şimdi “yok canım, fazla abarttık, yüzde 3 diyelim” diyorlar.

Oysa bizde İstatistik Kurumu diye bir oluşum var, onu atlıyorlar. Sana kaç büyüme gerekiyor onu söyle... Yüzde 3 falan ne öyle? Gereken ayarlamaları yaparlar ne kadar büyüme gerekiyorsa çıkartırlar. Sen merak etme.

IMF asgari ücrete hedef enflasyon zammı önermişti.

★★★

IMF, yüksek enflasyonla mücadele için politika faizinin yüzde 50’de kalmaması gerektiğini, daha da artırılmasını öneriyor...

Daha da beterini söyleyeyim, “Asgari ücreti ve maaşları yılda bir kez ve hedeflenen enflasyon oranında artırsanız yeter” diyerek fazla zamma karşı duruyor.

Peki bu millet yol yiyip, asfalt mı kemirecek? Ona da çözümü hazır IMF’nin... “Sosyal yardım verin” diyor. Yani bu yılı sadaka ile geçiştirin...

Ben senin gibi IMF’ni gelmişini... Devamını siz getirin!

Yönetim şekli: Sadaka sistemi

IMF’nin çalışanlara maaş artışı yerine sadaka teklifi AKP’nin yıllardır ülkeyi yönetmesinin gizli tarifi... Seçimlerdeki gücünün gerçek ham maddesi...

Partinin en önemli gücü insanların fakirliğini kullanmayı bilmeleri... Yardım alan bir insan kararlarında özgür davranabilir mi?

★★★

Sosyal yardım alan insanların çoğu bu parayı AKP’nin verdiğine inanıyor.  Nitekim AKP her ortamda bu algıyı yayıyor. Oysa halkın parası halka sadaka gibi dağıtılıyor.

Sosyal yardım veren kurumlar AKP’nin kolları gibi çalışıyor. Yardım-oy ilişkisi güçlenerek devam ediyor. Fakirleşme işine geliyor. Minnetten, şükrandan oy devşiriyor.

Vatandaş yardım kuyruklarında geçim mücadelesi veriyor.

★★★

Türkiye’nin 86 milyonluk nüfusunda yardıma muhtaç sayısı 35 milyonu geçiyor. Afet nedeniyle gerçek sayı kim bilir nerede? İşte bu fakirleşme İktidar tarafından güç olarak kullanılıyor.

İşin ilginci 2014 yılından itibaren bütçe sunum kitapçığında yardıma muhtaç hane ve kişi sayıları yer almamaya başladı. Türkiye sosyal yardım istatistikleri bülteni yayımdan kaldırılması ile de gerçek yoksulluk envanteri bilinmiyor. Neden acaba?

★★★

Böylesine çaresiz bir ortamda tabiatıyla, “Biz bu duruma nasıl düştük? Neden kendi ayaklarımız üzerinde durmayı başaramıyoruz?” diye düşünmek lüks kaçıyor. Eğitim de düşük olunca kantar ağır basıyor.

Sosyal devlet ilkesi yoksullara sadaka dağıtma anlayışına indirgendi... Halbuki yönetimlerin budur işi... Ceplerinden vermiyorlar ki... Buyur halka anlat
bunu şimdi...

Devletin borcu boyu aştı!

İşin fena tarafı sadakaya en çok ihtiyacı olan devletin ta kendisi... Neden ülke ülke dolaşıyor Mehmet Şimşek, Evliya Çelebi misali?

Sahi her şeyi sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla yapmıyorlar mıydı? Her söze öyle başlıyorlardı. Bu kadar borcu kim yaptı?

★★★

Nitekim borçlanma hız kesmeden devam ediyor. Temmuz ayında 8 trilyon TL’yi aşan borç, eylül sonunda 9 trilyon TL sınırına dayandı.

Hazine, haftada en az iki, bazen üç borçlanma ihalesiyle fon toplamaya devam ederken, ekim-aralık döneminde de benzer hızda borçlanmayı sürdüreceği sinyalini veriyor.

Yurt dışından uzun vadeli tahvillerle borçlanırken iç piyasalarda da hız kesmeden borç toplaması, yılsonunda kamu borcunun “10 trilyonluk” olacağına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor.

Toplam kamu borç stokunun yüzde 59’unun doğrudan döviz cinsinden ya da dövize endeksli... Döviz fiyatlarının neden artmaması gerektiğinin bir başka kanıtı...

Eylülde borç 9 trilyon liraya dayandı.

★★★

Haklarını yemeyelim bu oran geçen yıl yüzde 64 idi... Oradan indi.

Borcun yarısından fazlası bu faiz oranlarıyla bile dövize bağımlıyken, ekonominin “dolardan kopması” çok zor görünüyor. Bu durum, Türkiye’yi tam anlamıyla “kurun eline bakan” bir ekonomi yapıyor.

★★★

Merkez Bankası, Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla hızlı faiz indirimlerine başlarsa, TL cinsinden yatırım araçlarına yönelen tercihler yeniden dövize kayabilir.

Döviz talebinin artması durumunda ise mevcut kamu borç stokunun yarısından fazlasını oluşturan döviz cinsi borçların TL karşılığı yükselerek toplam borcu daha da şişirebilir.

Bir kıvılcıma bakar... Yönetimin hobisi ateşle oynamak olunca ekonomiye kim nasıl güvenebilir?