İş insanları artık yüksek sesle şikayet etmiyorlar ama suskunlukları durumun iyi olduğunu göstermiyor. Aksine; ekonomik ve siyasi gidişata ilişkin karamsarlıklarının arttığını görüyoruz.

TÜSİAD’ın Ankara’da yaptığı yılın son Yüksek İstişare Kurulu toplantısı ve öncesindeki resepsiyona, son yıllarda olduğu gibi, Hükümet üyeleri ve iktidar partisi mensupları ilgi göstermedi. Sanki bu kez, geçen yıllara kıyasla, muhalefet partisi başkan ve üyelerinin katılımı artmış gibiydi.

Dünkü toplantıda yapılan Başkan konuşmalar ise basın mensuplarını şaşırttı. Çünkü Yönetim kurulu ve Yüksek İstişare Kurulu başkanlarının konuşmalarında, güncel sorunlar neredeyse hiç yer tutmuyordu.

Başkanlar, biraz da onur konuşmacısı Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan olduğu için, “artık enflasyon ve faizi konuşmak yerine küresel değişim sancıları ve buna nasıl ayak uydurulacağını” tartışmak gerektiğini söylediler. Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Ömer Aras, küreselleşmenin gruplar halinde devam edeceğinin anlaşıldığını belirterek, Avrupa ile ilişkilerin yeniden gözden geçirilip, iş birliğinin artırılması gerektiği üzerinde durdu.

Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ise küresel ticarette risk ve belirsizliğin hakim olduğunu, büyümenin, yavaşladığını belirterek, “Beklenmeyen darbelere karşı bünyemiz güçlü ve esnek olmalı” dedi. “İş dünyası tüm zamanını kur, faiz ve enflasyon sıkıntılarını gidermeye ayırmamalı” diyen Turan, eski dünya düzeninin değiştiğini belirterek, “Eski dünya düzenine göre belirlenmiş modeli değiştirmeli yeni stratejiler geliştirmeliyiz” dedi.

Toplantı öncesi ve sonrası yaptığımız kişisel sohbetlerde, neredeyse herkesin ciddi bir karamsarlık içinde olduğunu, önümüzdeki döneme ilişkin umutlarının kaybolduğunu gördük. Sadece ekonomik koşullardan değil, siyasi iklimden de kaygı duyduklarını, rahatlıkla söyleyebiliriz.

ANADOLU SERMAYESİ  

Önceki gün KOBİ ağırlıklı iş kesimiyle toplantı yapan bir arkadaşıma TÜSİAD’daki izlenimlerimi aktardığımda, Anadolu’daki şirketlerin de aynı karamsarlık içinde olduklarını öğrendim. Artık “kurlar tutulmadan enflasyonda düşüş olmuyor” sözüne bile, büyük tepki gösterdikleri, önümüzdeki döneme ilişkin ekonomide bir umut görmedikleri izlenimini aktardı.

Sadece TÜSİAD değil, Anadolu iş kesimi de zaten var olan ekonomik sorunları yaşanan siyasi gerginliğin artırdığını, özel sohbetlerde açıkça söylüyorlar. Tüm iş kesimi, enflasyonla mücadelenin çok yavaş ilerlediği, enflasyon düşürülemediği için faizlerin yüksek kaldığı, bu duruma daha fazla dayanmanın çok zor olacağı konularında hemfikirler, diyebiliriz.

TÜSİAD’da Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan bir sunum yaptı ve “yavaşlasa da dezenflasyon sürecinin devam ettiğini” söyledi. Karahan teknik bir sunum yaptı, geçen yıla kıyasla kaydedilen parasal gelişmeleri saydı. Ancak dinleyen iş insanlarını tatmin etti mi derseniz; bence edemedi.

Çünkü konuşmadan sonra iş insanının dönüp, “Nasıl inanacağız; hangi hedefi koydunuz da tuttunuz. Hangi sözünüzü zamanında yerine getirdiniz” diye, yanındaki arkadaşına söylendiğine şahit oldum.

ÇİN TEHDİDİ

Bu toplantıdaki iş insanlarının şikayetlerinde, “Çin Tehditi’nin ilk kez bu kadar dillendirildiğini söylemeliyim. Anadolu’da da, TÜSİAD çevresinde de, Çin’in ABD tarifeleri ardından, Türkiye dahil birçok ülkeye akın edeceği beklentisi vardı. Şimdi bu tehdit somut biçimde hissedilmeye başlamış.

Bir iş insanı Çin tehdidinin otomotivin yanı sıra, son dönemde beyaz eşya ve demir çelik sektöründe de büyüdüğünü belirtti. “Çinliler sattıkları demir çelik bedelinin üç ay sonra ödenmesini bile kabul ediyor” dedi. Bu sektördeki bir iş insanı da, randevu bile almadan, ihtiyacı olan işletmelere Çinli firmaların gidip, kapıdan teklif yaptıklarını belirtti. Vadeli satışların mevcut üreticileri iyice zora sokacağını belirtti.

“İş insanları bu kadar karamsarsa; enflasyon karşısında iyice yoksullaşan, çalışan ve emekli başta olmak üzere, toplumun geniş kesimleri ne yapsın” diye bir soru gelmesi, doğaldır.

Toplumun tüm kesimlerinde hoşnutsuzluğun bu kadar büyümesi, mevcut tablonun sürdürülebilir olmadığını da gösteriyor.