Sevgili okurlarım Türkiye siyasetinde inanılmaz, akıl almaz olaylar yaşanıyor. Kim olursak olalım hepimiz bu gelişmelerin içinde yaşıyor ve bir anlamda tarihe tanıklık ediyoruz.

Adına demokrasi denilen kavram darbe dönemleri dahil hiçbir zaman böylesine ayaklar altına alınmamış çiğnenmemişti.

Şimdi tanıklık ettiğimiz en son olay Ekrem İmamoğlu, onun danışmanı Necati Özkan ve gazeteci Merdan Yanardağ’ın tutuklanması oldu.

Merdan TELE1 isimli televizyon kanalının sahibi ve yöneticisi idi. Önceki gün gözaltına alındığı saatlerde bu muhalif televizyon kanalına da derhal, çok acele olarak el koydular ve yönetimi TMSF’ye devrettiler. Bu memlekette muhalif kanal sayısı zaten parmakla sayılacak kadar az. Dolayısıyla, bir muhalif kanal daha yayıncılık alanından böyle bir atraksiyonla tasfiye edilip iktidarın eline verilmiş oldu. 

★★★

Şimdi bunları söylemişken işin aslına esasına bakalım ve gerçekleri daha net bir biçimde görelim.

İmamoğlu aslında “casusluk” dışında büyük bir suç işlemişti! Neydi o suç? Yapılan seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesini bu iktidarın elinden almak! Yani bir insanoğlu tarafından Türkiye siyasetinde işlenebilecek en büyük suçtu!

Sonra ötesi de geldi... İmamoğlu cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP’nin adayı oldu. Baş eğmez bir insandı. Korkmadı, yılmadı, Tayyipgiller iktidarına karşı büyük bir mücadeleye girişti...

Ve sonucu hepimiz biliyoruz.

Hakkında davalar açıldı, tutuklandı ve Silivri Cezaevinde yerini aldı. Aylardan beri tutuklu.

Şimdi bir kez daha tutuklandı ama başka bir nedenle! Hiç kimsenin aklına hayaline bile gelmeyecek bir bahane ile...

Casusluk!

★★★

Türkiye’de cumhurbaşkanı olabilmenin bazı yasal koşulları var. Örneğin üniversite mezunu olmak. Herhangi bir suç nedeniyle hapis cezası almamış olmak. İlkini gündeme sokmak için hakkında sahte üniversite diploması devreye sokuldu. Diğer dava konularına girmiyorum, ikincisi için yaratılan en güncel gelişme ise casusluk!

Casusluk elbette son olmayacak, hakkında başka davalar açılacak, yeni mahkûmiyet davaları devreye sokulacak.

Burada iktidar açısından önemli olan gerek CHP’yi ve gerekse İmamoğlu’nu bu yöntemle sindirmek ve kitlelerin beynine yeni ‘icatlar’ pompalamak olacak...

“İşte görüyorsunuz sayın seçmenler, peşinden gittiğiniz, destek verdiğiniz bu adam bir sabıkalıdır. Şu suçlardan hesaba çekilmiş, bağımsız ve tarafsız Türk adaleti tarafından yargılanmış ve çeşitli hapis cezaları almıştır. En son olarak ‘casusluk suçu’ işlemiştir...”

★★★

Gerçi bu casusluğun nasıl olduğunu bilen yok ama bu işin sonu nereye varacak? Bana soracak olursanız İmamoğlu ve CHP üzerinde kurulan bu baskılar sürüp gidecek, hakkında daha nice davalar açılacak ve İmamoğlu seçimlere kadar hapishaneden tahliye edilmeyecektir.

Tayyipgiller iktidarı, hukuk üzerinden yarattığı bu kozu kendi çıkarları doğrultusunda dibine kadar kullanacaktır.

★★★

Yine bana soracak olursanız bu durumda CHP yönetiminin yakın bir gelecekte çok kritik bir karar alması gerekecektir:

Böylesine bir baskı ortamında, eğer İmamoğlu seçime sokulmayacaksa, yeni cumhurbaşkanı adayını uygun zamanda belirleyip açıklamak...

Bu isim kim olur, Özgür Özel mi, Mansur Yavaş ya da başkası mı, şu anda onu bilmek bizler açısından mümkün değil.

Hemen belirteyim, Ekrem İmamoğlu olayı ile ilgili bu tahminlerim konusunda yanılıyor olmak en büyük dileğimdir. Ama gelişmeler ve işin gidiş yönü ne yazık ki böyle göstermiyor.

PKK tiyatrosu yine sahnede

Sevgili okurlarım, bu memlekete 1984 yılından bu yana kan kusturan, binlerce askerimizi, polisimizi şehit eden, sivil halktan on binlerce kişiyi gaddarca öldüren, memleketimizi yüz milyarlarca dolar zarara uğratan terör örgütü, yeni bir açıklama yaptı.

Türkiye’deki PKK yönetimi bir kez daha silah bırakmaya ve Kuzey Irak’a geçip orada üslenmeye karar vermiş.

Bundan sonra demokrasi işleyecekmiş falan filan!

Bu gibi açıklamalar tamamen yalandır ve palavradır.

Şimdi bunların bir tek amacı var...

Ne pahasına olursa olsun Apo’nun tahliye edilmesini sağlamak.

Bunlar geçtiğimiz temmuz ayında Irak Süleymaniye’de bir şov yaptılar ve ıskartaya çıkarılmış silahlarını bidonda yaktılar! Şimdi aynı tiyatroyu bir kez daha sergileyeceklermiş.

Bir DEM Parti ekibi de iki gün sonra Recep Tayyip’i ziyaret edip görüşlerini ona anlatacakmış!

Şunu iyi bilsinler, Türk Milletinin karnı bu palavralara tok.

Onlar yatıp kalksınlar Apo’dan PKK’nın kurucu önderi diye söz eden ‘Türk milliyetçisi’ Devlet Bahçeli’ye dua etsinler.  

Apo biraz daha sabırlı olsun, az kaldı!