Sevgili okurlarım, Türkiye’nin yaşadığı en kritik seçimler günün birinde yapıldı ve sonucu gördük.

Özellikle muhalefet partileri açısından hayal kırıklığı yaratan durumlar ortaya çıktı.

İyi Parti erken çözüldü.

Meral Akşener eski rotasından saptı ve bambaşka, aşılması çok zor olan engebeli yollara dalış yaptı.

İyi Parti şu anda siyasetin gündeminde yok.

Başka bir deyişle seçimden önce Millet İttifakının CHP’den sonra en etkili kesimini oluştan İyi Parti artık var ama yok!

Onlar da birbirlerine girdi.

O kadar ki içlerinden bazıları “Önümüzdeki yerel seçimlerde bu kez AKP ile ittifak kuralım” demeye başladı.

★★★

CHP derseniz onun hali tam anlamıyla içler acısı...

Her kafadan ayrı bir ses çıkıyor ve o farklı seslerin tamamı toplumun tercihlerine ve güven duygusuna olumsuz bir biçimde yansımayı sürdürüyor.

Her biri kendi işine gelen soruları ve sorunları kamuoyuna iletip kendi açısından güç kazanmaya çalışıyor.

★★★

Bizlere, oylarını seçimde CHP’ye, ya da irili ufaklı muhalefet partilerine vermiş olan milyonlarca seçmene de oturup bu kargaşayı izlemek kalıyor...

Derinlere inen bu kargaşa konusunda bizim gibi sıradan vatandaşların yapacağı herhangi bir şey yok.

Kendi göbeklerini kendileri kesecekler!

Elimizden bir şey gelmiyor.

★★★

Bu kargaşayı kendi penceresinden ellerini ovuşturarak izleyen iktidar partisini soracak olursanız son derece mutlu...

Aradığı fırsatı erken yakaladı.

Arkalarında devletin ve milletin parasıyla, reklam gelirleriyle beslenen acayip bir güç var!

İktidar medyası.

Onların desteği ile CHP’nin yaralarını kaşıdıkça kaşıyorlar.

CHP derseniz, toparlanıp hiç değilse belli konularda birleşebilmek için harcadığı hiçbir çaba yok.

★★★

Kabul ediyorum, Kemal Bey artık iyice yıprandı...

Seçim öncesindeki ağırlığını ve etkinliğini artık ne yazık ki görmemiz mümkün olmuyor.

Keşke olsaydı.

‘Değişim’ olduğu takdirde yerine kimler, hangi kadrolar gelecek, belli değil...

Kurultay nasıl sonuçlanacak, o da belli değil.

Ama benim tahminimi sorarsanız Kemal Bey bir kez daha kazanacaktır...

Çünkü delege seçimlerinde genel başkanlar her zaman büyük avantaj sahibidir... Ve her genel başkan elindeki bu avantajı dibine kadar kullanır.

Giderek yıpranan Kemal Bey için de aynı durum geçerli olacak ve eninde sonunda kazanacaktır.

★★★

Geriye kalıyor Ekrem İmamoğlu...

Kemal Bey’in en önemli rakibi olacağı kesinleşmiş gibi.

Genel başkanlığa aday olacak.

Kazanıp kazanmayacağını kesin olarak söyleyebilmek şu anda hiçbir biçimde mümkün değil.

Burada haddimi aşacak bir şey söylemek isterim...

Ben O’nun yerinde olsam önümüzdeki yerel seçimlere İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak girmeyi tercih ederdim.

İstanbul Büyükşehir bence CHP genel başkanı olmak kadar etkili bir konumdur.

★★★

Acaba mart 2024’te yapılacak yerel seçimde İstanbul’dan ümidini kesti mi?

Bilemiyorum...

Umarım böyle değildir.

Ama önümüzdeki haftalarda yapılacak CHP kurultayında kim başkan seçilirse seçilsin, hangi ekip veya ekipler başarıya ulaşırsa ulaşsın bu tartışmalar bitmeyecek ve parti giderek daha fazla yıpranmış olarak çıkacaktır.

CHP’yi bilerek veya bilmeyerek bu tartışmaların ve sürtüşmelerin tam da göbeğine sürükleyen üst düzey partililer bu durumun acaba farkında mı?

Bu olanların ve olacakların sadece ve sadece AKP ile küçük ortak MHP’nin ekmeğine yağ süreceğini biliyorlar mı?

★★★

İktidarın elinde anormal bir medya gücü var...

Adına yandaş medya dediğimiz bu topluluk şimdi niçin 180 derece dönüş yapıp Meral Hanıma destek vermeye başladı?

Yanıtı gayet basit, Millet İttifakının en güçlü ikinci unsuru piyasadan çekilip kucaklarına otursun ve siyaset piyasasında kendileri tek kalsın diye!...

Ve şunu iyi bilelim, bunu gerçekleştirme adına hızla yol alıyorlar.

Bu sonu gelmez iç kavga ve tartışma ortamı sonrasında varsayalım CHP, İstanbul ve Ankara gibi iki dev Büyükşehir belediyesini AKP’ye kaptırdı.

Film herkes açısından işte o zaman kopar da,