CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 5 Aralık 2017’de, partisinin TBMM’deki grup toplantısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, bazı sorular yöneltmişti. Man Adası’ndan Erdoğan’ın bazı yakınlarına toplam 15 milyon dolar transfer yapıldığını iddia etti. Bu açıklamanın hemen ardından Erdoğan, bunun yalan olduğunu belirtti, Kılıçdaroğlu hakkında kendisi ve iddiada isimleri geçen yakınları tarafından 5 ayrı dava açıldı.

5 davanın düştüğü 4 mahkemenin hakiminin, talepleri olmamasına rağmen görev yerlerinin değiştirilmesi, yerlerine yapılan atamalar CHP tarafından sıkça gündeme getirildi. Karar veren avukatlardan birisinin de 16 Temmuz’da yurtdışına kaçmak isterken yakalandığı, daha sonra Man Adası davasına bakan mahkemeye verildiği de CHP’nin iddiaları arasındaydı.

CHP Genel Başkanı’nın Avukatı Celal Çelik, “Bizim hiçbir talebimiz dikkate alınmadı. Dava ile ilgili delillerimiz toplanmadı. Yasal haklarımız elimizden alınmıştı. Hakimlerin 4’ünü de disiplin ve ceza hukuku anlamında şikayet ettik. Reddi hakim talebinde bulunduk” dedi. Çelik süreçle ilgili şu iddialarda bulundu:

“Reddi hakim taleplerimizle ilgili yasal prosedür bile uygulanmadı. Kendileriyle ilgili talebimizi hukuksuz bir biçimde reddettiler. Yaklaşık 2 milyon lira talepli davalarda yargı tarihine geçecek fahiş tazminatlara mahkum olduk. İstinaf, reddi hakim talebimizle ilgili yasal prosedürün uygulanmamış olması nedeniyle kararları kaldırıldı. Orada da, olumlu karar veren mahkeme başkanı ve hakimler başka yerlere gönderildi. Yerlerine atamalar yapıldı. İstinafta taleplerimiz reddedildi.”

YARGITAY AŞAMASI

Çelik, tazminat ödemeye mahkum edildiği davaları Yargıtay’a taşıdığını belirtti. Duruşmalı yapılan davalarla ilgili üçünün kararı yazıldı. İkisinin yazım aşaması devam ediyor. Diğerlerinde olduğu gibi son iki dava da dün tümden reddi gerektiği belirtildi. En önemlisi, 4. Hukuk Dairesi, “Para transferlerinin doğru olduğunu” Halkbank’ın yazısı ve MASAK’ın cevaplarına dayandırdı. Kılıçdaroğlu’nun “Eleştirilerinin olgusal temelinin olduğu, bu nedenle davanın kabul edilemeyeceği” belirtildi. Bu gerçeklerden sonra CHP liderin açıklamasında kamu yararı bulunduğu kaydedildi.

Yargıtay kararında, “Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı olan davalının, kamuoyuna hitaben yaptığı birçok konuşmada davacı yakınları tarafından yurt dışına usulsüz para aktarıldığına ilişkin iddialarda bulunduğu, bu iddialarını Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmüş olan soruşturmalara dayandırdığı anlaşılmaktadır. Konuşma TBMM çatısı altında parti grup toplantısı sırasında yapılmış olup, siyasi niteliktedir” denildi. Karar şöyle devam ediyor:

KAMUSAL ÇIKAR VAR

“Eleştirilerin hedefinde olan davacının konumu ve tanınırlığı nedeniyle makul eleştiri sınırları daha geniş kabul edilmelidir. Temsil ettiği seçmenlerinin talep, endişe ve düşüncelerini politik alana aktaran ve onların çıkarlarını savunan seçilmiş kimseler için ifade özgürlüğünün özellikle değerli olduğu açıktır. Bu sebeple ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlama, eğer bir siyasetçinin ve özellikle somut olayda olduğu gibi dönemin ana muhalefet partisi genel başkanının ifade özgürlüğüne yönelik ise dava konusu istemlerin çok daha sıkı bir denetimden geçirilmesi gerekmektedir.

Olayımızda göz önünde tutulması gereken ikinci husus ise davalının konuşmalarında dile getirdiği iddiaların kamusal çıkarlarla ilgili olup olmadığıdır. Toplumu yakından ilgilendiren konuşmaların çerçevesinin baskın bir şekilde politik alanda kaldığı ve kamuyu ilgilendirdiği açıktır.

DENETİMDE OLMALI

Bu çerçevede Cumhurbaşkanı davacının yakınlarının adının geçtiği soruşturmaların ana muhalefet partisi lideri olan davalının sıkı ve yakın denetimi altında olması doğaldır. Bu nedenle de davacının şöhret ve itibarı ile davalının ifade özgürlüğünün çatıştığı mevcut davada dengelemenin yapılması sırasında kamunun menfaatlerinin gözetilmesi son derece önemlidir.

Kaldı ki davalı, dava konusu konuşmasında doğrudan davacının şahsını hedef almamış, konuşmasını esasen davacının siyasi kimliğine yöneltmiştir. Yapılan tartışmada kamu yararı bulunmaktadır.

BELGELERE DAYANIYOR

Davalının davaya konu ve TBMM’de yaptığı konuşmalarda ileri sürdüğü iddialar davacının yakınlarını ilgilendiren ve bir kısım swift gönderimi içeren banka para hareketlerine ilişkin bilgi ve belgelere dayandırılmaktadır.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 15/01/2018 tarih 2018/460 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı ile sabit olduğu üzere, Halk Bankası Galata Ticari Şubesince verilen 21/12/2017 tarihli cevabi yazıya göre Man Adası’nda faaliyet gösteren Bellway Limited Şirketi’nin belirtilen banka şubesinde bulunan hesabından yüksek miktarda yabancı paraların davacı yakınları dava dışı kişilerin hesabına aktarıldığı ve yine Mali Suçlar Araştırma Kurulu Başkanlığı’nın 22/12/2017 tarih ve E. 34321 sayılı yazısı ekinde gönderilen raporda belirtilen para hareketlerinin banka cevabi yazısı ile aynı olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca davalı yanca dayanılan bu belgelerin sahteliği hususunda da herhangi bir tespit bulunmamaktadır.”

Kararın sonunda, “Davaya konu söz ve ifadeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, kamu yararı içeren siyasi açıklamalar olup baskın şekilde politik alanda kalmaktadır. Demokratik toplumda müdahaleyi gerekli kılan bir hal söz konusu değildir. Aksine demokratik toplumun korunması ve çoğulculuğun sağlanması için ifade özgürlüğü kapsamında korunmalıdır” deniliyor. Açıklanan nedenlerle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının “ORTADAN KALDIRILMASINA”, ilk derece mahkemesi kararının  “BOZULMASINA” oy çokluğuyla karar verildi.